Rasim Atalay

Rasim Atalay

Değerli olsun, bayram olsun!

Değerli olsun, bayram olsun!

Sayılı gün çabuk geçer derler…

Öyle de oluyor…

Daha dün gibi ama üzerinden 28 gün geçmiş… Ramazan ayı bu yıl kahir ekseriyetimize göre çok hızlı geçti, çok hızlı bitti. Belki psikolojik olarak bir eksik tutuyor olmanın da etkisi vardır.

Hamdolsun güzel geçti… Dolu dolu geçti… İbadet ile geçti…

Ramazan ayının en çok yakıştığı şehirlerden biri olan Konya, bu özel zaman diliminin manevi iklimini bol bol teneffüs etmiş oldu.

Konya’ya Ramazan’ın geldiği belli oldu, Konya Ramazan oldu… Caddesi, sokağı, gecesi, gündüzü, camisi, cemaati, çarşısı, pazarı, hatta mezarlığı…

Konya’ya yakışan şekliyle geldi Ramazan…

Özlenmişti. Çok beklenmişti. Rahmet, bereket ve mağfiret yüküyle gelmişti. İçinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’ni barındıran mübarek ay bize ne de güzel gelmişti…

Şimdi de gidiyor…

Giderken de bize yine bir ikramda bulunuyor. Bayram gibi bir ikram…

Keşke bu ikramdan herkes nasibine düşeni alabilse… Her Müslüman nasiplenebilse… Gazze kan ağlamasa mesela… Oradaki çocuklar bu mübarek ayda zalimin saldırıları sonucu sahur vaktinde atılan bombalarla hayattan koparılmasa. Onlar da bayram telaşını yaşasa, hem de korkulu rüyalar görmeden, mutlulukla uğurlasa Ramazan’ı ve bayramı karşılasa…

Duamız, niyazımız, başta Gazze, Kudüs, Doğu Türkistan olmak üzere dünya üzerinde nerede bir Müslüman kardeşimiz zalimlerin zulmü altında eziliyorsa, onların bu zulümden bir an önce kurtulması yönündedir…

Bayramlarımız ne güzeldir…

Nerede o eski bayramlar diye başlayan cümleleri bir zamanlar büyüklerimden duyarken, bugün aynı cümleleri kurmaya başladım. Bu aynı zamanda büyüdüğüme de işaret eden bir durumdu.

Eskiye öykünürken bugünü kaçırmamak gerekir. Dünde yaşadığımız, bugün özlediğimiz değerleri aslında bizden sonraki nesillere aktarabilirsek işte o zaman daha çok keyif alıp, daha güzel bir bayram geçirmiş olacağız.

Yani bayramı tatil olarak görüp hemen Akdeniz’in serin sularına atmıyorduk biz çocukluğumuzda… Kapı kapı geziyor, akrabalarımızı ziyaret ediyor, el öpüyor, harçlık topluyor, öğürlerimizle oyunlar oynuyor, tıka basa tatlı, çikolata, şekerleme yiyor, zaman zaman yaramazlıklar yapıyor ama bütün bunlarla mutlu oluyorduk.

Bugünün çocuklarına biz eğer bu fırsatı vermez, onları geleneklerimizden, kültürümüzden, bayramdan uzaklaştırıp, tatile götürürsek yarın onların anlatabilecekleri, öykünebilecekleri bir Ramazan, bir bayram dahi olmayacak.

Bayram, değerlerimizle bayram. Bizi biz yapanlarla bayram… Tatil değil, bayram…

Önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamuda çalışanlar için bayram tatilinin 9 güne çıkarıldığını, kamu çalışanlarının bu süreçte idari izinli sayılacaklarını söyledi. Bu açıklama aslında birçok aile için bayram planlarının yeniden gözden geçirilmesini de beraberinde getirdi.

Köyüne gidip sıla-i rahim yapacak olan birçokları tatil haberini duyunca hızlı bir şekilde tatil planları yapmaya başladı. Bu durumu ayıplıyor ve garipsiyorum aslında. Tatilini ailenle, akrabalarınla, büyüklerinle birlikte memleketinde, onları ziyaret ederek geçirmek varken çılgınca başka yerlere gidip, aynı kandan aynı candan olduğun insanlardan uzaklaşmak niye?

Benim gibi gelenekçi olup, bayramı tatilden ayıranlar başta olmak üzere tüm İslam aleminin mübarek Ramazan Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyorum. Allah nice bayramlara, sağlık, barış ve huzur içerisinde ulaştırsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Rasim Atalay Arşivi
SON YAZILAR