HEPSİ TAMAM DA PİLAVLAR NE OLACAK?
Bu Korona denen illet hayatımızı esir almaya devam ediyor. Dünyanın birçok yerinde toplu organizasyonlar bir bir iptal ediliyor. İnsanlar sistematik bir biçimde evlerine hapsediliyor.
Yabancı basında “sosyal hayat olmadan yaşanır mı?” tartışması çoktan başladı. Okullar, maçlar, sinemalar, tiyatrolar, müzeler hepsi kapalı…
Bizim için hepsi tamam. Uyarız.
Geçtiğimiz gün bir ortamda “şimdi aynı bamya tasına kaşık sallamayacak mıyız?” cümlesi kurulunca içim ayrı bir ‘cız’ etti.
Konyalı için bunun ne demek olduğunu başka şehirden olanlar ne yazık ki anlayamaz. Bizler için pilav kültürü özellikle bahar aylarıyla birlikte olmazsa olmazımızdır.
Zaten mübarek Ramazan ayı da yaklaşıyor. Her akşam verilen pilavlı iftar davetleri de ortadan kalkacağa benziyor.
Çok vahim çok…
Allah vere de etliekmek fırınlarımıza bir yasak gelmese…
ESPRİ ANLAYIŞIMIZLA YENERİZ
Korona ile ilgili alınanlar tedbirlere harfiyen uyulması hususunda halkımız elinden geleni yapıyor. Birlik beraberlik hususundaki gücümüzü bela ve musibetlere karşı tek yürek halinde sergilememiz; bizim bu illetten en çabuk şekilde sıyrılacağımızın en önemli kanıtı…
Temizlik, hastanelerin durumu, karantina bölgeleri, kit, aşı, ilaç tedavi… Hepsi bir yana, toplumsal olarak Koronaya olan bakış açımızı tüm bunları bilmemize rağmen espriye vurabiliyorsak bence zaten 1-0 galibiz.
Bakın diğer milletler korkudan market yağmalıyor, birbirleriyle kavgaya tutuşuyorlar. Bizde birkaç istisna haber dışında çok şükür ne raflar boşaltıldı ne de millet birbiriyle kavga ediyor.
Sağlık Bakanımıza uyarlanan “etliekmek” videosu bile Whatsapp gruplarının vazgeçilmezi halini alabiliyor.
Sağlık Bakanı demişken hemşerimiz Dr. Fahrettin Koca’yı; şeffaflığı, iş bilirliği, zamanında müdahale ve istişareye verdiği önemden ötürü bir kez daha tebrik edelim.
Devletinin verdiği bilgiye itibar etmeyen, Türkiye’de 6-7 değil de binlerce vaka olsa daha çok sevinecek bir kitle var. Her zaman muhalefet olmayı bir marifet zanneden insanlar!
Dünya kırılıp dökülüyor çok şükür biz de tek bir ölüm dahi yok. Kaldı ki bizim sağlam inanç yapımız birçok şeyin üstesinden gelmemizdeki en büyük garantimiz…
UMRECİLER NEDEN KONYA’DA?
Dün gece kusursuz bir tahliye operasyonu ile umreden gelen binlerce vatandaşımız otogar bölgesindeki devlet yurtlarında karantinaya alındı. Son görülen vakaların umreden gelenler arasından görüldüğü bilgisini göz önüne alırsak oldukça yerinde bir tedbir.
Diyanet ne kadar açıklasa da vatandaşlar evlerinde bu karantina sürecini bozabilirdi.
Konya’nın hoşgörü ve kardeşlik şehri olduğunu her fırsatta vurguladığımı bilirsiniz. Bunun yanı sıra yurtlarda karantina altında tutulan umrecilerin 4 bin kadarı zaten Konyalı. O bölge Beyhekim Devlet hastanesine olan yakınlığı ve kolay izole edilebilmesi açısından da oldukça uygun.
ERTUĞRUL’UN GÖZYAŞLARI
Geçen hafta Fenerbahçe’yi yener maç başı 1 puan ortalamayı yakalarız demiştim. Şartımız yedek kalecimiz Ertuğrul’du. Bülent Hoca kesinlikle Ertuğrul ile yoluna devam etmeli. O adamın maç biter bitmez döktüğü gözyaşları helaldir. Maç sonunda “2 tane çocuğum var ben buradaki işimle onlara ekmek götürüyorum, onlara haram lokma yedirmem” demeci her şeyi anlatıyordu. Spikerin hiç kurtarış yapmadın şeklindeki aptalca cümlesine rağmen terbiyesini bozmadı. Ertuğrul inanmıştı. Bu maçta Fener baskın oynasa da 50 tane şut çekse de kazanamayacaktı. Hakemlik yaptığını zannederek takımı patlıcan gibi doğrayan, buz gibi golünü vermeyen aşağılık zihniyet elbet bir gün cezasını çekecek!
Maç sonuna doğru zaruretten oyuna giren Ali Turan’a da ayrı bir parantez açmamız gerekiyor. Maalesef ya yeterince hazır değil ya da ne yaptığını bilmiyor. Son 5 dakikada yaptığı 2 kritik hatayla bütün takım arkadaşlarının döktüğü tere yazık etmiş olabilirdi. Onun tecrübesindeki bir futbolcu son dakikalarda böyle kritik hataları hangi akılla yapar kocaman soru işareti!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.