Makam araçları konusu genelde seçim dönemlerinde olmakla birlikte gündeme geldiği her dönemde reyting yapmıştır. Aslında her hükümetin hemen hemen ilk yaptığı iş içinde makam araçlarının mutlaka yer aldığı kamuda tasarruf tedbirleri genelgesidir. 2002 yılında rahmetli Bülent Ecevit’in görevden ayrılırken yayınladığı 45 sayılı ambulans ve itfaiye aracı dışında araç alımını Başbakanlık iznine bağlayan genelgesinden tutun, 18 Ocak 2007 yılında 26407 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan tasarruf genelgesine kadar hemen hepsi benzerlikler içerir. Kısacası makam araçlarının kullanımı, edinilmesi, araçların havuza alınması, bazen bizzat Bakan, illerde Valilik denetimine alınması hep düzenlenmiştir de konu ülke gündeminden hiç düşmemiştir. Az gidip uz gidip dere tepe düz gidip bir arpa boyu yol aldığımız konulardandır sanki makam araçları konusu.

Müdürlüğünü yaptığım belediyedeki görevim sırasında Belediye Başkanımızın “makam araçlarının yakıt tüketimi artmış, bunlar sizin namusunuza emanet edilmiş millet mallarıdır” dediğinin akşamı ilçe sınırları dışında yeni açılan alışveriş merkezine özel aracımla gittiğimde iki müdür arkadaşı aileleriyle makam araçları ile AVM incelemesinde görmüş ve sözleri ne kadar ciddiye aldıklarına tanık olmuştum. Başkanımız kendisi hassastı ama bu konularda. Eski dönemden kalma Renault makam aracının sık arızalanmasından bıkıp encümende tekrar tamirini reddettiğimizi öğrenince kendisine Opel Frontera araç almış ve banka promosyonundan Opel Omega araç gelene kadar özel aracını makam aracı olarak kullanmıştı.

İnanması güç ama ülkemde “makam aracını özel işlerinde kullandığı” suçlamasıyla İçişleri Bakanlığı’ndan istifa eden bir siyasetçi var; Halil Özyörük; yıl 1951. Sonraları Adalet Bakanlığı da yaptığına göre sanki istifanın ardında başka çekişmeler olabileceğini düşündüm. Rahmetli Kurthan Fişek bir röportajında özel aracıyla giderken trafikte tartıştığı makam aracı sürücüsünün “resmi plaka, görmüyor musun?” sözüne “ulan, bu plakadan çöp kamyonunda da var” cevabını verdiğini aktarmıştı. Artık çöp kamyonlarının bile çoğu sivil plaka, makam araçlarının çoğu öyle; kapısında kurum adı yazan resmi plakalı araç hemen hemen yok, öyle olunca da sanırım özel amaçlı da kullanılsa kamuoyu baskısı da kalkmış durumda.

Ben Sn. Kılıçdaroğlu’nun “ben o Mercedes’e binmeyeceğim” sözünü makam aracı kullanmayacağı anlamında söylemediğine eminim. Ancak Sn. Kılıçdaroğlu’nun Başbakan olsa dahi Mercedes’e binmeyeceğine de inanıyorum. CHP Genel Başkanı olduğunda da binmemişti çünkü. Gazeteler Sn. Baykal’ın kullandığı Mercedes’in galeriye verilip yeni genel başkana Audi alındığını yazmıştı. Binmez zira Sn. Kılıçdaroğlu Audi seviyor. Zevkler ve renkler tartışılmaz tabii. Saygılarımla.