İHANETİN BEDELİ AĞIR OLUR
İnsan ve toplum hayatında en çok kullanılan kelimelerden birisidir İHANET!
Her ne kadar lügatteki karşılığı sevgide aldatma, sadakatsizlik olsa da en dokunaklısı en acıtıcı olanı yardıma muhtaç olunduğunda dostların yardımlarını esirgemeleri; esirgemeleri yetmediği gibi kötülük etmeleri; işte İHANETİN en büyüğü burası!
Hem dünya tarihinde hem de kendi tarihimizde yaşanan ihanetleri zaman zaman sosyal hayatın içinde de kullanırız.
Mesela, “Sen de mi Brütüs”, “Dostun Attığı Gül Yaralar Beni” gibi.
Bilindiği gibi Brütüs, Roma İmparatoru Sezar’ın hem evlatlığı hem en güvendiği yakınındaki kişidir. Sezar’ı ortadan kaldırmak için yapılan suikastta ilk bıçak darbesini Brütüs vurunca İmparator Sezar; “Sen de mi Brütüs” diyerek ihanetin acı yüzünü ortaya koyar.
“Dostun Attığı Gül Yaralar Beni” sözünün hikayesini Hallac-ı Mansur ve Pir Sultan Abdal’ın asılması esnasında sevmeyenleri tarafından taşlanırken görüyoruz. Hallac-ı Mansur’un dostu Şibli, Pir Sultan Abdal’ın dostu Ali Baba’nın taşlayanlarla birlikte gül atmaları daha fazla yaralamıştır. Her neyse konumuza dönersek:
Türkiye Gazetesi Yazarlarından Mustafa Necati Özfatura’nın 13 Ekim tarihli “Osmanlı Gitti Huzur Bitti” başlıklı yazısında dikkatimi çeken bölümü paylaşmak istedim.
Özfatura; “Birinci Dünya Savaşı sırasında S. Arabistan’da müzesi bulunan ve sevilen İngiliz casusu Lawrence, Vehhabileri ve bazı Arap aşiretlerini Osmanlıya karşı gerçekleşmeyen hayallerle isyana sürükledi.
İsveç’in eski başbakanlarından Carl Bildt’in teşhisi şudur: “Osmanlı gitti huzur bitti. Ortadoğu ülkeleri bunun bedelini taksit taksit çok ağır ödüyor.”
1916 yılında İngiltere, Lawrence’e Türkler ile Kürtler arasına nifak sokması görevini verince Lawrence bir rapor hazırladı: “Türkler ile Kürtler etle tırnak gibi bir bedendir. Bu ancak yüz yıl içinde yapılabilir. Bunu ben değil yerli Lawrenceler yapabilir...” Bu görüşü önemlidir. Bunun için çok sayıda yerli Lawrence görev almıştır.”
Günümüzde yaşanan olaylar M. Necati Özfatura’nın yazısında dile getirdiği yerli Lawrencelerin iş başında olduğunu bize göstermektedir. Özellikle Türkler ve Kürtler olmak üzere tüm Müslümanlar bu gerçeği görmeli ve oynanan oyunlar karşı birlikte hareket etme iradesini göstermelidirler.
Osmanlı İmparatorluğu sonrası kurulan devletlerin ne büyük acılar yaşadığını çok değil yakın zamanlarda da gördük ve görmeye devam ediyoruz.
Bütün samimiyetimle Hz. Hüseyin (ra) Efendimiz ve ailesinin maruz kaldığı acı “Kerbela Vakıasını” hatırlatarak yüreğinizin sızlamasını istemezdim; ancak, bugün Suriye ve Irak’ta yaşanan vahim olayların Hz. Hüseyin (ra) Efendimize yapılan büyük “İHANETİN” ağır bedellerinin sonucu olduğunu düşünüyorum.
Değerlendirmelerimizi “Kerbela” odaklı yapmalıyız ki ÜMMETİN başına gelen belaların nereden geldiğini değil neden geldiğini iyi anlayalım; anlamadan bu belaları def edemeyiz.
Eğer bölgenin en huzurlu dönemi Osmanlılar dönemi ise Osmanlı’nın ÜMMET gerçeğini anladığının en önemli göstergesidir. Osmanlı her zaman Hz. Muhammed ((sav) Efendimizin Ehli Beyt’ine, Eshab’ına sonsuz saygı duymuş ve hatıralarını yaşatmıştır. Osmanlı’dan önce ve sonra kan hep akmış ve bugünde akmaya devam etmektedir.
Osmanlıdan önce dedim; tarihin en zalim hükümdarlarından biri olan Cengiz Han’ın torunu Hülagü Bağdat Şehrinde taş üstünde taş bırakmadığı gibi baş üstünde baş bırakmamış yüzbinlerce insanı öldürmüştür.
Dün zalim Hülagü ve diğerleri bugün zalim ABD, Rusya ve diğerleri.
Dün fitne ateşi yakan İngiltereli Lawrenceler bugün onların izinden giden yerli Lawrence’ler…
Emperyalist güçlerin uşaklığını bırakın, İngiliz Lawrence’in ifade ettiği “Yerli Lawrenceler” olmayın; emperyalist güçlerin uşağı FETÖ, PKK gibi terör örgütlerine ve her türlü uzantılarına destek olmayalım ve akan kanların durması için gerçek anlamda “ÜMMET” olalım ve “ÜMMET” şuuruyla hareket edelim.
İhanetin bu dünya hayatında büyük bedeli olduğu gibi öbür dünya hayatında daha büyük bedeli olduğunu da unutmayalım!
İhanet içinde olanlara ve ihanet edenlere destek olanlara duyurulur!!!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.