İnşaatçılar kendi ayaklarına sıkmış
Ülke için en lokomotif sektör olarak her ortamda inşaat yapımı gösterilir. Yüzlerce kalem işin bir organizasyon etrafında toplanıp bir yapıyı oluşturduğu başka bir yapım bulmak kolay değildir. Haliyle her kesimden insan bu yoldan ekmek yer.
Ülkemizde birçok sektörde olduğu gibi müteahhitlik mesleğinin herhangi bir standardı yok. Anlayan ya da anlamayan herkes bugünlerde inşaatçı olarak karşımıza çıkabiliyor.
Sektörde 10-20-30 yılını devirmiş tecrübeli, işin çekirdeğinden gelen isimleri dinliyoruz zaman zaman. Bugün onlar için özeleştiri vakti denilebilir. Zira ağız birliği etmişçesine hepsi aynı şeylerden dert yanıyor.
“Bize en büyük kötülüğü yine kendimiz yaptık. İşin kolayına kaçalım, para harcamayalım diye bütün işleri daire karşılığı yaptırmaya çalıştık. Taşeronlara daire karşılığı verdiğimiz işler hem satışlarımızı etkiledi hem de neredeyse bütün taşeronları müteahhit yaptı. Kendi ayağımıza kurşun sıktık. Şimdi ah-vah ediyoruz”
Sektörü bilen abiler için çok şey anlatıyor bu ifadeler.
Şehrin ortalama bir mahallesinde 3+1 bir daireyi arsa dâhil mal etmek için aşağı yukarı 150-200 bin lira arasında para harcanıyor. Yani 10 dairelik bir apartman için 2 milyon TL’ye yakın para gerekiyor.
Peki, sektöre yeni girmiş 10 daireye başlayan inşaatçıların hiçbirinin cebinde o kadar para olmadığını söylesem şaşırır mısınız?
İş para güç meselesinden çıkmış. Tamamen organizasyon ve cesaret meselesine dönüşmüş. Kimse yapayım bitireyim satayım demiyor. Temeli atan önce satıyor o parayla iş yapıyor. 20’yi geçen daire yapanların işi daha kolay. Onlar betoncuya bir daire, demirciye şu ötekine bu derken 50-100 bin lira ile 3-4 milyonluk riske girebiliyor.
Şimdi bırakın herhangi bir caddeyi küçük dar bir sokakta bile adını ilk defa işittiğimiz kum gibi inşaat firmaları türedi. Özellikle Karatay bölgesi bu işlerin membaa demek yanlış olmaz.
Diyeceksiniz ki serbest piyasa, herkes istediğini yapar, becerebiliyorsa helal olsun. Saygı duyarım. Yalnız kaygım bu işin sonunda mağdur olacak halk için. Güvenip ömrü boyunca biriktirdiği parasını teslim ettiği firma güvenilmez çıkarsa ne olacak o garibana?
Ailesi, huzuru, dünyası yıkılmaz mı?
Hadi teslim aldı oturdu diyelim. Belirli standartlara göre yapılmamış; iskân almış olsa bile berbat bir işçilikle şekillenmiş yapılara verilen paraya yazık eğil mi?
Yine sektörden bir dostumuz, “bizim insanımız 98 Model Şahin alacak olsa sanayi de 3 ayrı yere göstermeden para vermez. Hele ki 15-20 liralık bir malzeme için 3 dükkân gezmeden almaz. Ama iş daire alımına geldi mi gözlere perde iner. Öncelikle başımızı sokacak bir ev mantığı devreye girer. Yüzbinlerce lira ya peşin ya kredi yoluyla verilir tapu imzaları atılır iş işten geçtikten sonra başlanır veryansın etmeye.”
Müteahhitlik standartları kesinlikle değiştirilmeli. Her önüne gelen bu işe girememeli. Geçmiş yıllarda Konya’da, Allah korusun batan firmalara şahit olduk. Daralan ekonomi en çok bu sektörde domino etkisiyle hızlı yok oluşlara sebep olabilir. Sektör temsilcileri bu iş için acilen bir şeyler yapmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.