Prof. Dr. Recep Dikici

Prof. Dr. Recep Dikici

İstanbul’un manevî Fâtihi ve hayat dersi

İstanbul’un manevî Fâtihi ve hayat dersi

“Büyüklerini tanımayan bir millet asla yükselemez” veciz sözü, anne-babalara büyük sorumluluklar yüklemektedir. Anne-baba olmak, sadece çocuklarının geçimini sağlamak değildir. Onlara dinlerini, tarihlerini, gelenek ve göreneklerini, geçimlerini sağlayacak bir sanat ve mesleği öğrenmelerini sağlamak, vatan-millet-bayrak aşkını vermek, kendilerine örnek alacakları âlim ve evliyâyı tanıtmak, anne ve babaların ilk görevlerini teşkil etmektedir.

İmkanlar nispetinde zaman ayırarak, çocuklarımıza tarihî ve manevî büyüklerimizi ziyaret ettirip, onları tanıtmayı âdet hâline getirmek, en güzel şekilde anne-babalık vazifelerinden birini ifa etmek olacaktır. Örneğin Göynük’te medfûn olan İstanbul’un manevî Fâtihi Akşemseddîn Hazretleri ziyaret edilebilir. Bir defa Ankara-Nallıhan, diğer defa Adapazarı-Akyazı tarafından giderek Akşemseddîn Hazretlerini ziyaret etmenin manevî hazzını anlatamam.

Akşemseddîn, büyük âlim, velî ve hekimdir. Asıl ismi Muhammed’dir. Şihâbeddîn Sühreverdî’nin neslindendir. Soyu, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk’e ulaşır. 1390 senesinde Şam’da dünyaya gelen Akşemseddîn, yedi yaşında babası ile Anadolu’ya gelip Amasya’nın Kavak nâhiyesinde yerleşmiştir. Babası vefat ettiğinde, parçalamak üzere kabrine gelen kurdu mübarek elini uzatarak, boğazından sıkıp öldürmüştür. Bu yüzden Akşemseddîn’in babası Hamza Efendi, “Kurtboğan” lakabını almıştır. Hamdolsun Amasya Üniversitesi’nin düzenlediği sempozyumda “Osmanlı Dönemi Amasyalı Âlimler” adlı bildirimi sunduktan sonra birkaç akademisyenle Amasya’daki bu zatın kabrini ziyaret etmek nasip oldu.

Akşemseddîn, babasının vefatından sonra tahsiline devam ederek sarf, nahiv, mantık, belâgat, fıkıh, akâid ve hikmet ilimlerini okumuştur. Osmancık Medresesi’nde müderrislik yaparken, dersten artan zamanlarda nefsinin terbiyesi ile meşgul olmuştur. Hacı Bayram-ı Velî hazretlerinin tahsil ve terbiyesiyle irşad makamına yükselen Akşemseddîn, önce Beypazarı’na ve İskilip’e, sonra da Göynük’e yerleşmiştir.

Tıp ilminde de kendini yetiştiren Akşemseddîn Hazretleri, hangi otlardan hazırlanan ilaçların iyi geleceğini bilirdi. Bulaşıcı hastalıklar üzerinde çalışmalar yapmış ve o devirde binlerce kişinin ölümüme sebep olan salgın hastalıklara çare bulmuştur. Etkileri bakımından kansere benzeyen seratân denilen hastalıkla da uğraşmıştır. Nitekim Fâtih Sultan Mehmed’in kızı Gevherhan Sultan hastalanmıştı. Tabipler tedavide âciz kalıp özür dilediler. Sonunda Akşemseddîn hazretlerine müracaat edildi. Onun yazdığı ilaçla, Allahü teâla’nın izni ile iyileşti. Akşemseddîn Hazretleri, “Risâletü’n-Nûriyye” ve “Maddetü’l-Hayât” adlı kitapları kaleme almıştır. Eserde yer alan bilgiler tabipler arasında asırlarca elden ele aktarılmıştır. Bilindiği üzere Batı kaynaklarında mikrobun A. Van Leeuwenhoek tarafından keşfedildiği söylenegelmiştir. Oysa Mâddetü’l-Hayât’ta bu zattan yaklaşık iki yüzyıl önce bazı hastalıkların “bitki tohumuna benzer canlı bir molekül” ile taşındığı vurgulanmaktadır. Bu tohumlar mikroptan başka bir şey değildir. Dolayısıyla tıp tarihinde mikro-organizmalardan bahseden ilk kişi de Akşemseddîn hazretleri’dir. Yine bu kitapta epilepsi, gut hastalığı, vitiligo ve cüzzam gibi hastalıkların ırsî (genetik) geçişi olduğunun belirtilmesi önemli bir bilgi olarak tarihteki yerini almıştır.

Akşemseddîn hazretleri sohbetlerinde ve vaazlarında hayat dersi mahiyetinde şöyle buyururdu: “Her işe Besmele ile başla. Temiz ol, dâim iyiliği âdet edin. Tembel olma, namaza önem ver. Nimete şükür, belâya sabret. Dünyanın mutluluğuna mağrur olma. Kimseye kızma, eziyet ve cefâ etme. Ömrün uzun olmasını istersen, kimsenin nimetine hased etme. Kimseyi kötüleyip, atıp tutma. Senden üstün kimsenin önünden yürüme. Dişin ile tırnağını kesme. Ayakta pantolon giymekten sakın. Misvâkı başkasıyla beraber kullanmak uygun olmaz. Çok uyumak kazancın azalmasına sebep olur. Akıllı isen yalnız yolculuğa çıkma. Gece uyanık ol, seher vakti tilâvet kıl, Kur’ân-ı kerîm oku. Daima Allahü teâlâ’yı zikret. Kendini başkalarına medhetme. Nâmahreme bakma, harama bakmak gaflet verir. Kimsenin kalbini kırıp, virân eyleme. Düşen şeyi alıp temizleyerek yersen, fakirlikten kurtulursun. Edepli, mütevâzi ve cömert ol. Tırnağınla dişini kurcalama. Elbiseni, üzerinde dikmekten sakın. Cünüp kimse ile yemek yemek gam verir. Yalnız bir ev de yatmaktan sakın. Çıplak yatmak fakirliğe sebep olur.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Recep Dikici Arşivi
SON YAZILAR