Ahmet Çapanoğlu

Ahmet Çapanoğlu

Kapalı kapılar

Kapalı kapılar

Hayatımızda öyle kapıları kapatmışız ki kendi yüzümüze, hak eden veya etmeyen insanların yüzüne, hiç farkında değiliz. Belki de farkında olarak bu kapıları kapatıyoruz. Üzerinde pas tutmuş kilitler. Açılmayı bekleyen, ama açmaya cesaret mi edemiyoruz, yoksa açmak ihtiyacımı hissetmiyoruz da kapalı kalmasını istiyoruz.

İnsan kapattığı onca kapıyı neden açmak istemez ki. Yüzleşmeye cesaret edemediğinden mi? Yoksa kapattığı kapının ardına itelediği iyi, kötü hatıralarından dolayı mı? Yüzleşmeye ve muhakeme etmeye çekindiğimiz bir sürü nedenler vardır o kapıların arkasında. Belki unuttuğumuz, belki unutmak zorunda olduğumuz, belki de unutulduğumuzu varsayarak üzerine kilitler vurduğumuz kapılar.

Her şey eskiyip gidiyor. Sadece öfkemiz, egomuz ve dünya sevdasından dolayı insanları yok saymamız eskimiyor da, biz bunun farkına varamıyoruz. Hep canlı tutmaya çalıştığımız, günümüze adapte ettiğimiz öfkemizle acı çekmeyi, acı çektirmeyi yeğliyoruz. Öfkemize ve egomuza mağlubiyetimizi yaşıyoruz. Eskiyen biz, eskimeyen öfkemiz, kinimiz ve nefretlerimiz bizi kemiriyor da haberimiz yok.

Neredeyse, kimseye ihtiyacımız yokmuş gibi hayata sarılmadan, tek düze yaşamayı mı istiyoruz yoksa. İsteklerimizin yerine gelmemesinden dolayı kapıların arkasına gizlediğimiz küskünlükler, dargınlıklar. Hep bir bahane, hep egomuzun saldırısından kurtulamadığımız affedemeyişlerimiz, cezalandırma duygumuz. Aslında biz kendimizi affedemiyor, kendimizi cezalandırıyoruz affetme duygumuzu körelttiğimizden dolayı.

Hiç düşündünüz mü? Nice kapılar açılmıştır, sizin kilit vurduğunuz, basit istek ve egolarınızla yok saydığınız insanların yüzlerine kapattığınız kapılardan sonra. Hangi kapıların açıldığının farkında mısınız kapattığınız kapıların yerine. Kırdığınız, üzdüğünüz, yok sayıp alay ettiğiniz insanlar. Kapattığınız kapılar, unuttuğunuz özür dilemeler onlara ne zararlar vermiştir, ne acılar yaşamalarına sebep olmuştur.

Hiç düşündünüz mü, sevgisizce, sırf menfaatleriniz doğrultusunda kırdığınız ve yüzüne kapıları kapattığınız insanların yaşadığı manevi boşluk ve hayata küskünlüklerini. Belki tek o kapı kalmıştı sarılacakları, hayattan yol alacakları.

Kapı kapatmak, erdemli insan olma özelliklerini yok eder. Kapattığınız her kapı, kaybettiğiniz bir değerin yeri doldurulamayacak boşlukların oluşmasına sebep olur. Belki sende olmayan bir erdemin yüzüne de kapatmışsındır bu kapıyı farkında mısın? O erdemlerin yerine, hiç ölmeyecekmiş gibi zevk saltanatlarında kürek salladın, kürek sallayanlara dümenci oldun.

Siz siz olun, kapatan değil kapı açan olun. Kırgınlıklarınızı, öfkelerinizi yenmeyi ve kapı arkasına atmayıp yüzleşmeyi prensip edinin.

Unutmayın!

Yaşadığınızı sandığınız dünya, sadece kendisi için yaşamaya çalışan, başkalarını yok sayanlar için en büyük kapalı kapıdır.”

Egosundan sıyrılıp affetmeyi ve kapılardaki kilitleri kırarak sonuna kadar açıp, öfkesiyle ve egosuyla yüzleşerek, kapının arkasına attığı insanlardan özür dileyerek kucaklaşmayı bilen insanlarla güzelleşecektir bu hayat.

Sevgiyle, hoşgörüyle çaldığınız her kapının, size ve açılan kapıdakilere sevgi getirmesi dileğiyle!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Çapanoğlu Arşivi
SON YAZILAR