SAYGISIZLIK MI, SİVİL İTAATSİZLİK Mİ?
Sosyal medyada herkes davranış bilimi uzmanı kesilmiş, herkes ahkâm kesiyor. Neymiş efendim; Konya valisi Cüneyit Orhan Toprak, kalabalığın ortasında bunu yapmamalıymış. Peki, ne zaman yapmalıymış? “Program sonunda çağırıp gizlice anlatmalıymış.” Hadi canım siz de. Siz böyle bir davranışla adab-ı muaşeret kurallarının dışına çıkacak, sanki “sivil itaatsizlik” (pasif direniş) yapacaksınız, insanın motivasyonunu bozacaksınız, sonra da Vali beyin davranışını yadırgayacak, yargılayacaksınız. Bırakın yargılamayı da siz önce örf ve adetlerimize bakın. Gidin babanızın dedenizin karşısında ayak ayaküstüne atın, bacaklarınızı uzatın bakın bakalım neyle karşılaşacaksınız.
İnsanlar bacak bacak üstüne atamazlar mı, tabi ki atarlar. Ama mesele şu ki, insan kahve köşesinde arkadaşlarıyla sohbet eder pozisyonda gibi bir toplantıda, bir devlet adamının karşısında öyle oturursa, muhakkak ona haddini bildirirler. Eğer bildirmezse o makam sahibi laçkalığa izin vermiş olur. Bu, edeptir, insana olmasa da makama saygıdır. Edebin olmadığı yerde ilmin olmuş neye yara ki? Hz. Ömer’in de dediği gibi “edep, ilimden önce gelir.”
Tamam üslup sert olmuş ama had bildirmenin de yeri ve zamanı olmaz. Nerede nasıl davranılması gerekiyorsa öylece davranılır, ertelenmez. Herkeste görecek, bir daha o davranışı yapmadan dersini alacak. Hadsize haddini zamanında bildirmek de “bir fakire hırka giydirmekle” eşdeğerdir.
Herkes yerini ve haddini bilecek ve ona göre davranacak. Her kim olursanız olun, kiminle karşılaşırsanız karşılaşın, hele hele karşınızda da Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden bir makam sahibi varsa saygı gösterecek, edep dairesinden çıkmayacaksınız.
Herkes takmış “birader” söylemine. Siz Vali Bey’in bu “birader” söyleminin devlet ricaline ters olduğunu düşünebilirsiniz. Ama her yiğidin bir yoğurt yiyiş şekli ve sabır ölçüsü vardır. Ortada bir saygısızlık var ve sizin edep daireniz bu tavrı hoş görebilir ama başkasının ki hoş görmez. Sonuçta Sayın Vali de bir insandır kendine göre bir mizacı ve konuşma üslubu olabilir. Siz yapılan hatanın ve hakaretin üzerine gitmiyor, Vali Bey’in üslubunu faşizan ve diktatörlük olarak görüyorsunuz, ben de o kişinin o tarz oturuşunu devlete karşı “sivil itaatsizlik” olarak yorumluyorum. Demek ki anlayış farkı insanlara göre değişiyor.
Herkesin içinde bugüne kadar baskıladığı ve kusamadığı ne çok öfkesi varmış. Tam yerine rasgeldi, vurun abalıya der gibi herkes Vali beye yükleniyor, saygısız insana tek kelime yok. Kimi diyor ki; “Yok efendim Vali Bey’in yaptığı bu çıkışla o gazeteciyi patronu işten atabilirmiş”, atsın kardeşim. Kimse hareketleriyle, tavırlarıyla devlete veya devletin makamına “sivil itaatsizlik” veya saygısızlık yapamaz, meydan okurcasına umursamaz tavır sergileyemez. Siz evinize gelen misafirin karşısında bacak bacak üstüne atıp oturan çocuğunuza ne yaparsınız, “aferin” mi dersiniz, yoksa gelen misafirden utanır mısınız? O yüzden kendinize gelince öyle, birilerini yargılamak için böyle. Bu ikiyüzlülük değil de nedir?
Siz saygısız, adabı muaşeret kurallarına uymayan adamı yargılayacağınıza “birader” dedi diye devletin valisini yargılıyorsunuz. Kişisel olarak sevmeyebilirsiniz, sevmek zorunda da değilsiniz, bunu sizden dayatmayla da kimse isteyemez. Ama makam olarak saygı göstermeniz gerektiğini birilerinin size öğretmiş ve sizin de bunu öğrenmiş olmanız gerekir. Kim olursanız olun, sonsuz özgürlük hakkına sahip değilsiniz. Protokol ve saygı kurallarının dışına çıkamazsınız, saygısız davranamazsınız. Yok farkında değilmiş, yok dalgınmış, yok kötü niyeti yokmuş gibi safsatalar, yapılan saygısızlığı mazur göstermez. Kaldı ki aile ortamından başlayan ve okullarda buna riayet etmemizin ve sadece protokole değil toplumun her kesimine saygı göstermemiz gerektiği anlatıldı. Maalesef biz bu davranışın yanlışlığını savunurken, bazı kesim de Valilik makamlarının ihtilallerin ortaya koyduğu bir güç ve güce tapıcılık olarak değerlendiriyor. Siz devletine bağlılığı ve saygıyı güce tapıcılık olarak tasvir edin ama devletine inancı olan insanlar için hiç mahsuru yok. Mesele şu; Siz makama saygı göstereceksiniz ki, saygı göreceksiniz. Sonra haddiniz bildirince de mağdur ağlamasında bulunmayacaksınız.
Unuttuysanız hatırlatayım! Türk milletinin özünde bir duruş vardır. Bırakın resmi dairede birinin karşısına çıkmayı, bu millet kendinden büyük bir insanla konuşurken bile düğmesini ilikler, saygısını gösterir. Bacak bacak üstüne atmışsa hemen indirir. Bu insanın edebinden kaynaklanır. Ama siz özünüzü, edebinizi kaybettiyseniz buna da diyecek bir lafım yok.
Benim sosyal medyadaki Vali beyin bu çıkışını alkışlamamdan dolayı, Atatürkçü ve İslami çevreden hayli tepki topladım. Oysa hatırlarsınız bir dönem okullarda okutulması bırakılan andımız için ne mücadele vermişti o Atatürkçü cenah. Peki o andımız da ne diyorduk, “büyüklerimi saymak” diyorduk. Demek ki sizin büyüklerimizi saymaktan anladığınız, “bir, iki, üç” diye rakamsal saymakmış.
Diğer yandan bir Peygamber düşünün; kızı odaya girince ayağa kalkıyor. Her iki kesime de en güzel örnek değil mi bunlar?
Kimse bana hikâye anlatmasın ve bu tavır karşısında da makamları ya da makam sahiplerini kimse küçümsemesin, kıt ve ideolojik düşünceleriyle yargılamasın. Tamam bu makam dokunulmaz, yargılanmaz değil ama böyle bir durum karşısında da yargılamak hiç birinizin haddine değil.
Ha şunu da söyleyeyim, ben Vali Bey’i tanımam, bir kere olsun elini sıkmışlığım da yok ve Vali beyden de hiçbir menfaat beklentim yok. Benim derdim, devletin makamına yapılan saygısızlık ve insanların da bu davranışı yadırgamaması ve makamı yıpratma yoluna gitmesi. Beni üzen sadece bu, yoksa başka bir amacım da yok.
Bugün medyaya baktım edepsizlik yapan benmişim gibi söylenmedik laf kalmamış. Ben Müslüman bir Türküm. Benim inanç ve kültür düşüncemde kırmızıçizgilerim vardır. Eğer siz, İslam ahlaki, edebi ve Türk kültürünü, örf ve adetlerini kaybettiyseniz beni anlayamazsınız. Edep ve ahlak çerçevesinin dışına çıkıp kültürel yozlaşmayı yaşayarak batılıların davranışını örnek gösterirseniz de hiç umurumda değilsiniz. Siyasal düşünceniz, ilminiz ve konumunuz ne olursa olsun, kültür ve edep dairesinin dışına çıkarak devlet büyüğü ne karşı böyle lakayt davranamazsınız. Benim yazdıklarımı istediğiniz gibi eleştirebilir, beğenenlere de istediğiniz gibi sitem edebilirsiniz. Hiç de umurumda değilsiniz. Sizin amacınız üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekmiş. Ama “bağcı devlettir, devletle oyun olmaz, devlete saygısızlık yapılmaz.”
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.