KAYNAK MI DEĞER Mİ?...
İnsan elbette serveti, parayı, malı tabiî olarak sever çünkü tüm bunlar hayatını devam ettirmesinin vasıtasıdır. Bu normaldir. Kendini, ailesini kimseye muhtaç etmeden para kazanmaya çalışmanın hor görülecek hiçbir yanı yoktur. Meğer ki para hırsa dönüşmesin…
İçinde bulunduğumuz bu zor günlerde sağlık durumumuzun yanında en çok da ekonomik gelişmelerin seyri çok fazla tartışılmakta. Dedik ya para hayatın devamı için gerekli olan en önemli unsurlardan biri!
Son iki ayda virüsün yayılma hızına paralel olarak tüm dünyadaki finansal piyasalar da çöküşe geçti. Dünya piyasaları, ekonomistler, yorumcular, spekülatörler bu durum karşısında çaresizce bir seyre daldılar. Çünkü genel kanıya göre, piyasalarda bugün olanlar 1929 yılı ABD Buhran Döneminden beridir yaşanmamıştı. Kaldı ki şimdiki iletişim ve haberleşme gücü sayesinde ilk defa bu denli büyük bir kriz bu kadar büyük bir iletişim içinde gerçekleşiyor.
Örneğin ABD borsaları ve de Amerikan Merkez Bankası bilançosunda büyük düşüşler yaşandı. ABD dahil tüm ülkeler çareyi para basarak çözmeye çalışıyor. Tüm bu göstergeler finansal piyasaları anlık olarak etkiledi. Tüm uzmanların ağız birliği etmişçesine kabul ettikleri konu ise; reel piyasalarında bu krizden çok büyük bir yara alacağı yönünde. Özellikle mecburi sosyal izolasyonun tedarik zincirinin çöküşüne etkisi büyük. Yani iç-içe olan sektörlerin birbirini etkileyerek çökmesi söz konusu olan! Nasıl mı? Şu an nüfusun büyük çoğunluğu evde. Pek çok sektör buna bağlı olarak etkilendi. Örneğin kafeye gidemeyen bir memur yüzünden kafe sahibi kahve, çay, şeker v.s. gibi gereksinmelerini almaz oldu. Bu durumdan etkilenen kahve toptancısı kahvesini elden çıkaramayınca işyerinin gelir- gider dengesini kaybetti, belki işçisini çıkardı, belki çocuğunu özel okuldan aldı. Özel okuldan alınan çocuklar yüzünden okulun giderleri karşılanamaz oldu…gibi ucu sonsuz açık olan bir zincir bu.
Bu kriz son yaşadığımız 2008-2009 global krizinden çok farklı. Göreceğiz ki ileride ithalat ve ihracatçı rolleri farklı şekilde evrilecek. Bu dönemde bazı önemli ihtiyaçların seyri değişecek . Önemli olduğu zannedilen pek çok ihtiyaç geri planda kalırken diğer bazı şeylerin önemi artacak. Bunların örneklerinin ne olduğunu zaman gösterecek.
Elbette devletlerin teşviki bu noktada önem kazanacak. Her ülke hem kendi vatandaşına hem de birbirine destek olmak zorunda çünkü, dünya artık küçük bir küre ve birbirine bağımlı.
Sağlık sektörü daha fazla önem kazanacak, İspanya örneğinde olduğu gibi hastane yatak sayılarının üçte biri plastik/kozmetik cerrahiye ayrılması gibi lüks ihtiyaçların yerini daha sosyal sağlık sigortası destekleri alacak.
Elbette tüm bu global etkiler ve ekonominin geleceği konuları konunun uzmanları ve değerli hocalarımız tarafından ele alınacaktır. Bu konular bizim sadece seyredip sonuçlarını sonrasında görebileceğimiz konular.
Yerel ve küçük sektörlerin bu zamanda, gelecek hareketlerini çok fazla düşünerek ve stratejilerini profesyonelce yönlendirmesi gerekmektedir. Bu noktada en önemli konu ise; mevcut insan kaynağı politikalarının doğru yönetilmesi…
Ülke olarak içinde bulunduğumuz bu krizden ekonomik olarak en az yara ile çıkmamız için, insan faktörünün gözden kaçırılmaması gerekmektedir.
Şu anda pek çok özel sektör evde çalışma sistemlerini, online görüşme düzeneklerini hızlıca harekete geçirdi bile. Bu krizde hızlı ve doğru hareket etmenin en önemli faydasını bu örneklerde görüyoruz. Veya ulusal çapta pek çok firma, örneğin alışveriş merkezleri içindeki mağaza zincirlerinden bazıları, geçici bir süre kapanmalarına rağmen çalışanlarının maaşını ödemeye devam edeceğini belirtmişlerdir.
Diğer taraftan yine bazı özel-ulusal firmalar ise çalışanını zorla yıllık izne veya ücretsiz izne çıkararak insanı ikinci plana atmışlardır.
Yine başka bir örnek verecek olursak; aynı sektördeki bazı kuruluşlar çalışanının bu dönemdeki tüm sıhhi ihtiyaçlarını eksiksiz karşılarken bazıları da çok az malzeme ile idare edilmesi gerektiğini iletmişlerdir çalışanlarına.
İşten haksız yere çıkarılan çalışanlar ise; olayın en trajik yönünü göstermektedir.
Her kriz, her buhran, her salgında olduğu gibi bu zor dönemde bitecek. Bittikten sonra ise ekonomide hızlı bir toparlanma çabası ve dönemi başlayacak. İşte bu dönemde başarılı olan firmalar ve kuruluşlar; insanı kaynak olarak değil de kıymet olarak görenler olacaktır. Kaldı ki, malum içinde bulunduğumuz hızlı iletişim ve sosyal ağ her firmayı şeffaf bir şekilde bu yönleri ile olumlu ya da olumsuz ifşa edecektir. Unutulmamalıdır; insana değer veren firmanın markası her daim güven kelimesi ile yan yana anılır.
Çünkü içinde bulunduğu çalışma ortamında, huzur ve güven hisseden bir çalışan; firma markasını sahiplenip, tüm enerjisi ve coşkusunu müşterisine yansıtacaktır. Bu bitmeyen ve asla değişmeyen bir döngüdür.
Kısacası insana yapılan yatırım; gerek teknoloji gerekse hammadde v.s. e yapılan yatırımdan çok daha önemli hale gelmiştir. İnsan; bir bilançodaki görünmeyen ama en etkili yatırımdır.
Belki de şu an tüm dünyayı saran bu görünmez düşmanın, giderken geride bırakacağı olumlu sonuçlardan biri de “insanın değerinin anlaşılması “ olacaktır. Kim bilir!...
Umudumuz ve sağlığımız daim olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.