MANEVİ EĞİTİM
Çağımız insanın yaşadığı sorunların başında gelen dünyevileşme manevi değerlere olan ilgiyi de belirgin düzeyde etkilemiştir. Bu durumu hayatın her alanında olduğu gibi eğitimde de görmekteyiz.
Milli eğitim; milletin, milli ve manevi değerlerini genç nesillere aktaran, aktarılan değerlerin yaşatılmasını sağlayan eğitimdir. Geleceğimiz bu eğitimin ne ölçüde verilip verilmediğine bağlıdır.
Onun için milletler, kendi milli eğitim sistemini oluştururken milli ve manevi değerlerin çocuklara kazandırılmasını öncelikli amaç olarak benimsemişlerdir.
Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçlarında da “….Türk Milleti’nin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan yurttaşlar olarak yetiştirmek,” önceliği olarak ortaya konulmuştur.
Devlet; milli eğitim politikalarını bu temel üzerine oturtmalı, tüm hükümetler programlarını bu temel üzerine bina etmelidir. Türk Milleti’nin öz değerlerini koruması, devletimizin bekası, nesillerimize milli ve manevi değerlerimizin aktarılmasıyla daim olur.
Milli eğitim sistemimiz değerlerimizin aktarılmasında ne derece etkili; maalesef toplum olarak yaşadığımız bunalımlar, sistemin amaçlarına uygun olarak işlemediğini bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
Manevi eğitimin sadece okullara bırakılması yaşanan manevi bunalımın çözümünde yeterli olmadığı bütün çıplağıyla görülmektedir. Onun için çocuğun eğitiminde etkili olan aile de sorumluluğunu yerine getirmek zorundadır.
Maalesef; dünyevileşmenin bir sonucu olarak veli taleplerinin bu yönde olmasından kaynaklı okullarımız manevi eğitim yerine sınavlara hazırlama merkezleri olarak çalışmakta ve bütün başarı değerlendirmeleri bu minval üzerine yapılmaktadır.
Aileler çocuğunun matematik öğrenmesi için harcadığı paranın ve emeğin ne kadarını manevi eğitimi için harcamaktadır?
Harcamıyor; bırakınız para ve emeği çoğunun umurunda bile değil!
-Öyle değil mi?
Manevi eğitimin temelinde din vardır. Eğer, dinimiz İslam’ın insani ve ahlaki değerlerini merhameti, sevgiyi, saygıyı, yardımlaşmayı çocuklarımızda küçük yaşlarda kazandıramazsak okulda verilen eğitim yeterli olmayabilir.
Temel olmadan bina olmaz! Kimse kendisini kandırmasın, manevi değerler sistemli ve sürekli bir çabanın sonucunda kazandırılabilir.
Birbirimizin üzerine sorumluluğu atarak sorunları gideremeyiz! Sistem eleştirisi yaparken birilerini, kurumları suçlayarak değil; hepimiz, kendi sorumluluğumuzu, üzerimize düşenin ne kadarını yapmışız en azından ne kadar duyarlıyız ortaya koymalıyız.
Maneviyat bunalımı sadece yaşadığımız toplumu değil; dünyayı da tehdit etmektedir. Dünyada bu kadar insanlık dışı olaylar yaşanıyorsa bu yaşananlar maneviyat bunalımının sonucudur. İnsanlık tarihinin en bunalımlı dönemlerini yaşamaktadır.
Üzülerek ifade etmek istiyorum ki, Müslümanlar olarak İslam’dan uzaklaşmanın acı sonuçlarını yaşamaktayız. Değerlendirmeyi ülkemiz özelinde ele alalım.
Temel değerlendirmelerimizden olan; saygı, sevgi, adil olma, kul hakkına hassasiyet gösterme, doğruluk, iyilik, hoşgörü, çalışkanlık, emeğe saygı, dayanışma, paylaşma gibi değerlerimiz insan ve toplum hayatında ne kadar zaafa uğramış azıcık düşünün?
Yanlış anlaşılmasın çocuklarımıza bilgi, beceri kazandırmayalım sadece maneviyat eğitimi verelim demiyorum. Elbette ki, fen ve sosyal bilimlerde de çağın şartlarına uygun olarak en güzel şekilde eğitimi vermeliyiz.
Tek yönlü eğitim başarıyı getirmediği gibi huzuru da getirmez. Ülkemizin maddi ve manevi alanda kalkınması için aile ve okullarımız işbirliği yaparak her iki eğitimin verilmesini birlikte vermelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.