Metehan’dan Cumhuriyet’e...
Türk tarihinin, iktidar için ilk siyasi cinayeti, babasının Çinlilere çok taviz verdiğine kızan, Metehan’ın babasını öldürmesi ile başlar. Teoman, ilk kurban kabul edilir. İktidar sahipleri, hiç bir zaman iktidarlarını paylaşmak istememişler ve tarih boyunca, kendi kardeşleri dahil, çocuklarını, babalarını bile öldürtmüşlerdir.
Geçen hafta, başbakan yardımcısının, cumhurbaşkanına ve Ankara belediye başkanını, sert sözlerle eleştirmesi, milleti şok etti. Vay Efendim, AKP'de böyle şeyler olur muymuş, niye olmasın ki, insanların hepsi nefis taşıdığına göre, bu çeşit patlamalar olacaktır, bu kadar kalabalık grupların, tek ses, tek nefes olmasını beklemek, nasıl bir anlayıştır.
Sayın Cumhurbaşkanı partiyi kurmuştur,12 sene iktidara gelmiş, şimdi cumhurbaşkanı olmuştur, parti artık Sayın Başbakan’a aittir, kararları o verecektir ama etrafta öylesine yoğun bir baskı var ki, Sayın Başbakan’ı Haber Türk televizyonunda izledim, ter içinde bir haftada üç sefer cumhurbaşkanı ile görüştüğünü ve emrinde olduğunu 5 sefer söyledi.
Başbakana bu kadar baskı yapılması doğru değildir, giden gitmiştir, boşalan makamlara gelenlere, yol açılmalı, inisiyatif hakkı verilmelidir. Devamlı Demokles’in kılıcı gibi, başında kılıç sallanması, hiç doğru değildir... Ömer Seyfettin’in, “Diyet” hikayesini bilen bilir, diyetin bile bir noktada değeri kalmaz. Türk tarihinde Türkler, hiç bir dönem, vesayet altında yaşamamıştır...
Geçen yazımda da yazmıştım, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de iktidar partilerinde kaçınılmaz bir mental yorgunluk başlamıştır. Tabi, sistem güçlü vekil istemediği için, vekil seçilmek genel başkanın, iki dudağı arasında olduğundan dolayı, seçilecek vekillerin gözü hep genel başkanda ve genel merkezlerde olur. Bu sistem, insanın, ruhunu incitecek bir sistemdir ve kendisini seçene, devamlı minnet duyacağı bir sistemdir...
MHP'de, AKP de tam manası ile önseçim yapsa, adaylar en azından güçlerini görürler, kaybeden ikinciye daha fazla çalışı ama yok, öyle adamlar yazılacak ki devamlı borçlu olacaklar, genel merkezlere ve genel başkanlara.
Sonra, insanın yaradılışına aykırı bir şey istenecek, hep sadakat, ne sadakati, seçilme... Böyle bir durumda, insanların vereceği ödünleri düşünmek bile istemeyiz.
CHP doğrusunu yapmıştır, hakim nezaretinde ön seçim, bu işin doğasına uygundur. İktidara gelmek demek, mutlaka Karun kadar zenin olmak olmamalıdır, eski vekillerin bile, fır fır ortalıkta döndüklerini görünce, bu vekillik olayı, ciddi bir rant kapısı mı acaba diye düşünmeden edemiyoruz.
MHP'de Osman Fedai’den, Mustafa Çitçi’ye kadar, sevdiğimiz bir sürü arkadaşımız, aday olmuşlar, onlara başarı diliyoruz ama adil bir yarışın olmadığını da net olarak görüyoruz. Ne bekleniyor, genel merkezlerin takdiri, böylesine tuhaf bir olay oluyor.
AKP'de o kadar ünlü aday var ki, Recep Konuk en ünlüsü, vallahi Recep Konuk’la görüşmek bile randevu ile zorken, başkanın aday olmasını da anlayamadık, şu anki imkanları milletvekilliğinden çok daha fazla...
AKP'de adaylar içinde yakın tanıdığımız iki kişi daha var, biri Attila Şirin, diğeri Mustafa Çağlayan, bu arkadaşlara da başarı diliyoruz....
Ama bizim gönlümüz, artık bir Türk çağının başlatılmasını beklemektedir, kaç tane de Türk var bildiğimiz yok ama, artık devlet yeni bir hamle ile Türk dünyası ile, coğrafi olmasa bile siyasi birleşmenin yolunu açacak, hamleler yapmalı, kadrolarını da ona göre kurmalıdır. Gelecek iktidar asla, özelleştirme yapmamalı, gelecek nesillerden emanet aldığımız vatan toprağı peşkeş çekilmemelidir...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.