Millî ve yerli olmadan küreselci olunamaz
TARİHE YOLCULUK (209)
Kaşgarlı Mahmud Ortaokulu’ndaki öğrencilerin psikolojileriyle oynamayınız! Millî ve yerli olmadan küreselci olmak, eğitim ve kültürümüzü mahveden küreselci düşüncenin ekmeğine yağ sürmek demektir.
Mahmud bin Hüseyin bin Muhammed El Kaşgari, 1008’de Türkistan’da doğan ve 1105’de vefat eden Türk dil bilginidir. Biz kendisini Kaşgarlı Mahmud olarak bilir ve tanırız. En ünlü eseri Dîvân-ı Lugati't-Türk’tür. Karahanlılar soyundandır. 1072 yılında yazmaya başladığı eserini 1074'te tamamlayarak Bağdat'ta Abbasî halifesi El-Muktedî Billah'a sunmuştu. Eserin el yazması tek kopyası Fatih Millet Kütüphanesi'nde 1910 yılında bulundu. Türk dil birliğinin sağlanmasına önemli katkılarda bulunan Kaşgarlı Mahmud, aynı zamanda filolog, etnograf ve ilk Türk haritacısıdır. Divân-ı Lügati't-Türk’te bir dünya haritası da vardır. Oğuz Türklerinin 24 boyu ile ilgili şemayı da verdiği eserinde, Türkçe'nin zenginliğini ve Arapça ile Farsça yanındaki değerini de bilen ve ispat etmeye çalışan Kaşgarlı bu Türk dil bilgini, ayrıca Türkçe'yi Araplara öğretmek gayesiyle Kitâbu Cevâhirü'n-Nahvi Lügâti't-Türk adlı gramer kitabının da yazarıdır. Kaşgarlı, eserini Araplara kabul ettirmek için iki yerde; Peygamberin iki hadisini zikreder:
“Yüce Allah! Benim bir ordum vardır ki onlara Türk adını verdim. Onları doğuda birleştirdim. Bir millete kızarsam cezalandırmak görevini onlara veririm...” buyurmuştur.
“Yüce Allah! Türkçe öğreniniz, çünkü Türkçe'nin uzun bir saltanatı vardır...” diye buyurur.
Divanü Lügati't-Türk dünyanın her yanında, Türkoloji ilmiyle uğraşan pek çok bilgin için paha biçilmez bir kaynak olmuştur. Üzerinde şimdiye kadar yerli, yabancı, uzmanlar çok çeşitli incelemeler yapmışlardır.
Selçuklu’da, yukarıda tanıtmaya çalıştığımız Türk dil bilginin adını taşıyan bir ortaokulu var. Konya’nın önemli okullarından biri. Üç bin öğrenci kapasitesine sahip olan ve 18 şubesi bulunan Kaşgarlı Mahmut Ortaokulu’nun İmam Hatip kısmı, yarı yıl tatilinde yeni binasına taşınınca; iki yeni sınıf oluşturma hasıl olmuş. 42 - 44 kişiden oluşan sınıflar yeni oluşturulacak sınıflarla mevcut öğrenci sayısı 40’a düşürülecekmiş.
Meram’dan bile öğrencileri bulunan bu ortaokulumuzdan bazı veliler beni arayarak yarı yıl tatilinde yeni sınıf oluşturulmasına, öğrencilerin sınıflarından, öğrenci ve öğretmenlerinden koparılmasına hem eğitim, hem psikolojik hem de sosyolojik açıdan çok mahzurları olacağından dolayı karşı çıktıklarını ifade ettiler.
Yeni oluşturulan sınıflara öğrenciler kur’a yoluyla seçiliyorlarmış. Hangi yolla seçilirlerse seçilsinler öğrencilerin bir yarı dönem ısındıkları kendi arkadaşlarından ve öğretmenlerinden ayrılacak olmaları; onların psikolojilerini olumsuz yönde etkileyeceği aşikâr. Bu okulumuz vizyonunu “Eğitim ve öğretim hizmetlerini çağdaş ölçütler doğrultusunda yürüten, sürekli gelişen, nitelikli ve yenilikçi bir kurum olmak” şeklinde belirlemiş. Misyonunu ise şu şekilde ifade ediyor: “Mutlu, özgüvenli, başarılı, ilkeli, duyarlı, açık fikirli, araştıran-sorgulayan, iletişim becerileri gelişmiş, öz değerlendirme yapabilen, işbirliğine yatkın, yaratıcı ve eleştirel düşünen, öğrenmeye ve yeniliğe açık, entelektüel, cesaretli, çok yönlü gelişime açık, ulusal kültürünü özümsemiş, küresel düşünen bireyler yetiştirmektir.”
***
Ben, ilkokulu İhsaniye İlkokulu’nda üçüncü sınıftan itibaren okumaya başladım. Son sınıfa geldiğimde ne yazık ki okul değiştirmek zorunda kaldım. Küçük İhsaniye ile Büyük İhsaniye’yi birbirinden ayıran bir cadde üzerinde yeni yapılan Barbaros İlkokulu’na bir yarı yıl tatilinin başlangıcında geçiş yapmak zorunda bırakılmanın, bir ilkokul çocuğu üzerinde yapacağı psikolojik baskıyı düşünebiliyor musunuz? Yeni bir okula adapte olacaksınız, yeni öğretmenlerle tanışacaksınız ve yeni sıralar, koridorundan sınıfına kadar Türk büyüklerinin resimleriyle dolu Konya’nın ilk örnek teşkil edecek okuluna eski okuldaki arkadaşlarınızı da bırakarak başlayacaksınız…
Yeni bir öğretmene alışmak acaba nasıl bir duygudur. Bu duyguyu ve zorluğu talim ve terbiye açısından ebevenler ile sınıf öğretmenleri acaba nasıl karşılar, ne düşünürler? Okul idaresi, rehber öğretmenleri, milli eğitim müdürü ve bu şehri yöneten idareciler acaba bu durumu nasıl karşılar?!
***
Kaşgarlı Mahmut Ortaokulu’nda okuyan öğrenciler meramlarını kaç kelimeyle anlatıyorlardır, bilmiyorum. Kaşgarlı Mahmud’un 11. Yüzyılda yazdığı Türkçenin ilk sözlüğü, ansiklopedisi ve dil bilgisi kitabı toplam 7.500 Tükçe sözlük içermektedir. Kelimeleri güzel anlatmak için atasözleri ve şiirlerin kullanıldığı bu sözlükten bu ortaokulda okuyan öğrenciler, acaba bu sözlükten kaç sözcük, atasözü ve şiir bilmektedir?
Annemin ak sütü gibi helal ve temiz olan öz dilimi ayakta tutan Kaşgarlı Mahmud’u, acaba o ortaokulda okuyan üç binin üzerinde kaç talebe, yüzü geçkin kaç öğretmen ve idari kadrodan kaç kişi tanımaktadır? Benim sesimi, sevdamı, öfkemi, derdimi, beni ben yapan her şeyin temelini öz dilini 11. Yüzyıldan bu tarafa ayakta tutan bu kutlu adamın isminin verildiği bir okulda; kelimelere kol kanat geren ve Türk milletinin dilini ve dolayısıyla kültürünü ve milli karakterini korumuş ve kollamış bu yiğit adamdan ne okulun ‘vizyon’unda, ne de ‘misyon’unda hiç söz edilmiyor. Bu okuldan yetişecek çocuklar “ulusal kültürü”nü nasıl öğrenecek ve öyle bir dil yapısına sahip olmalı ki “küresel düşünen” bir birey olarak hayatta yer alabilsin.
İşte bütün bunları sağlayacak olan Türkçe’yi iyi bilmek, anlamak ve kavramaktan geçiyor.
Öğrencileri, yarı yolda birbirinden, sınıflarından ve öğretmenlerinden ayırarak ne milli kültürüne sahip ne de küresel düşünebilen fertler yetiştirmek biraz zor galiba.
Millî ve yerli olmadan küreselci olmak, eğitim ve kültürümüzü mahveden küreselci düşüncenin ekmeğine yağ sürmek demektir.
YARIN: Mevlânâ Dergâhı nasıl müzeye çevrildi…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.