Toplum olarak tartışmayı  o kadar çok seviyoruz ki tartışacak bir konu bulamadığımız zaman psikolojimiz bozuluyor, daha saldırgan oluyoruz.

Hele hele belli kesimler İslami olan her şeyi tartışma konusu yapıyorlar. Bu da toplumsal ayrışmaya sebebiyet vermektedir. Şimdiki tartışma konusu, Müftülerin Nikah Kıyması.

            İnanın, bu konunun bu kadar tartışma konusu yapılmasını anlamıyor, mantıklı bir zemine de oturtamıyorum.

            Doğrusunu söylemem gerekirse bu tartışmanın bir tarafında olarak değil; konuyu farklı bir bakış açısıyla değerlendirmek istiyorum. Çünkü, tartışmak gerçek sorunları çözmek yerine bilâkis sorunların üzerini örtmektedir.

             Sorunlara geçmeden önce “Müftülerin Nikâh Kıyması” ile ilgili tartışmalara kısaca değinmek istiyorum.

Bilindiği gibi müftülerin nikâh kıyma yetkisi ile ilgili kanun ana muhalefet partisinin karşı çıkmasına rağmen TBMM’de kabul edilmiştir. Ana muhalefet partisi kanunu Anayasanın Laiklik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine götüreceğini kamuoyuna duyurdu.

Her ne kadar ülkemiz de “Resmi Nikâh”, “İmam Nikâhı” gibi iki nikâh çeşitlemesi yapılsa da nikâh dini bir vecibe olup nikâhın şartlarını din belirler. İslami kurallara uygun yapılmayan bir nikâh İslam’a göre sahih olmaz. Onun için, resmi nikâhtan sonra ülkemizin insanının ana muhalefet patisine oy verenlerde dahil olmak üzere kahir ekseriyeti bir hocaya dini nikâhlarını kıydırırlar.

Aslında müftülere nikâh yetkisinin verilmesiyle birlikte nikâh gerçek yerine oturacağı gibi ikili nikâh kıymaya da son verilecektir.

-Kendinizi nasıl tanımlarsanız tanımlayın, hangi partiye oy verirseniz verin bu kadar makul, pratik karşılığı olan bir uygulamaya neden karşı çıkılır?

Eğer bunun cevabı “Lâiklik İlkesi” ise nikâhı kıyacak olan Lâik Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın müftüleridir. Doğrusu imamlarında kıyması gerektiğini düşünüyorum. Nikâhsız yaşamın önüne geçilmesi için nikâh kolaylaştırılmalıdır.

Her neyse bunlar zaten tartışılıyor, çok uzamaya da gerek yok. Yukarıda belirttiğim esas sorunlara gelmek istiyorum. Konu ayrıntılı olmakla birlikte kısaca değineceğim. Bunlar;

1-Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verilerine göre yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede evlilik dışı yaşam tahminimizin çok üzerinde artmış ve normal karşılanır hale gelmiştir.

2-Evlenme oranları her yıl azalmakla birlikte buna mukabil evlilik yaşı da artmaktadır.

3-İslama göre caiz olmasına rağmen Yüce Rabbimiz(cc) tarafından hoş karşılanmayan boşanma çok çok artmıştır.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2015 yılında evlenen 600 bin çiften 150 bini bir yıl içerisinde boşanıyor. Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede bunun adı; FELAKET!!! 

4-“Nikah” ve “Boşanmanın” çok hassas kuralları olmasına rağmen hassasiyet gösterilmediği gibi hassasiyetleri de bilinmiyor. Nikah ve boşanmanın esası da esas, şakası da esastır.

Bir erkek karısına üç kere şakacıktan da olsa “ben seni boşadım” dese karısı kendisine boş olur ve evliliklerini devam ettirirlerse zina etmiş olurlar.

Ayrıca, ülkemizde içki tüketimin artmasının getirdiği sarhoşluk halinde oluşan çatışmalar sonucu karısını boşayanlar da artmaktadır. Kişinin sarhoş halde iken karısını boşaması mazeret teşkil etmeyip boşanma vukuu bulmaktadır.

5-Abartılı düğülerle masrafların çok artırılarak evliliklerin zorlaştırılması.

Bu sorunlar sıradan sorunlar olmayıp ülkemiz ve insanımızın geleceği için hayati derecede önemlidir. Önemli olmasına rağmen çokta üzerinde durulmamaktadır. Neslin korunması için aile müessesi olmazsa olmazımız olup aile korunmalıdır.

Keşke müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesinin tartışıldığı kadar evlilik dışı yaşamın yaygınlaşması, boşanmaların artması gibi sorunların neden ve sonuçları tartışılsaydı da çözüme dönük ciddi adımlar atılabilseydi. İşimiz gücümüz vıdı vıdı!!!

Bugün toplum olarak bu kadar sıkıntı yaşıyorsak bir değil bin kere düşünmeliyiz!

-Niye, iyiye iyi kötüye kötü diyemiyoruz?