MUHSİN YAZICIOĞLU VE MUKADDES DÂVÂSI (12)
“İSLAM’A SIMSIKI SARILALIM”
MUHSİN BAŞKAN: “Müslümanlar üzerine oynanan oyunları bozmanın ilk kuralı; Allah’ın ipine mutlak bir imanla sımsıkı sarılmak ve İslam’ın öz kaynaklarından bilgiyle donanmaktır.”
“-Türkiye’de, Müslümanlar üzerine oynanan oyunlar nelerdir?”
Muhsin Yazıcıoğlu’na yukarıdaki soru sorulunca; “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. (Enfal/46)” ayetini hatırlatarak o soruyu, bu ilahi tesbit ışığında değerlendiren Yazıcıoğlu, şu cevabı veriyor:
“Bu Âyet-i Kerîme’de; birlik ve beraberliğin, kuvvetli olmanın ve devleti elde tutmanın ancak ve ancak Allah’a ve Resûlüne imanı ve mutlak itaati gerektirdiğine işaret edilmektedir. Türkiye de dahil olmak üzere Dünyadaki bütün Müslümanları içine düştükleri bu günkü durumu yukarda işaret edilen ilahi tesbit ışığında değerlendirirken, Müslümanlardan kaynaklanan iç sebeplerin ce dış sebepler olarak da İslam karşıtı güçlerin yani emperyalizmin bugünkü ve gelecekteki çıkarlarını garanti altına almak için Müslüman toplumlar üzerine kurduğu tezgâhların bilinmesinde ve anlatılmasında yarar vardır.
Müslümanlar, insanlığa ışık olmuş bir medeniyetin sahibi ve varisleri olarak, sahip oldukları medeniyeti ve her çağın insanına hitap edip onun dünya ve ahiretinin kurtuluşuna vesile olacak orijinale bağlı, ama realiteyi muhatap alacak yenilikleri oluşturacakları yerde; İslam’ın nurlu yolundan uzaklaşarak taklitçilik hastalığına kapılmışlar ve bu hastalıkta onları “mutlak imandan, mutlak itaatten” uzaklaştırmıştır. Allah’a, Allah’ın istediği şekilde imanın ve itaatin olmadığı bir toplumun da güçlü olması, otoriteye hâkim olması mümkün değildir.
İnsanlık kriz içerisindedir. Yüzyıllardır sadece “Roma Kulübü”nün getirmiş olduğu modelleri deneyen dünya, bu modellerin arkalarında ölüm ve kandan izler bırakarak tarihe gömüldüğünü gördükçe yeni model arayışlarına girmiştir. Dünyada müthiş denilebilecek bir sömürü ağı kuran emperyalizm, arayış içindeki insanlığın ilahi modeli bulduğu noktada kendi sonunun geleceğinin şuurundadır. Hangi rengiyle olursa olsun emperyalizm, insanlığın çıkış noktasına ulaşmaması için, bütün gücüyle İslam’a yüklenmekte, Türkiye’de ve bütün Müslüman toplumlarda yerli ve yabancı misyonerleriyle Müslümanları İslam’dan tamamen koparıp asliyetine yabancılaştırma faaliyetlerini sürdürmektedir.
Ülkemizdeki durum da diğer Müslüman toplumların haliyle özdeştir. İnsanlarımız, kitle iletişim araçlarının tamamına yakın kullanılarak kendi değerlerine yabancılaştırılmaya çalışılmaktadır. Harem-i ismetimize kadar sokulan TV. vasıtasıyla Müslüman Türk’ün aile yapısı parçalanmakta, başka din ve felsefelerin propagandası yapılarak İslam gündem dışına itilmekte, İslam’ın “Haram” dediği bütün yaşama biçimleri; insanlarımızın kafasına adeta zorla yerleştirilmektedir.
Toplumumuz kendine yabancılaşmanın doruk noktalarına yaklaştığı halde, okuyan, araştıran, soran, sorgulayan bir neslin yetişmekte oluşu ve bu neslin çıkış noktasının İslam olması, İslam düşmanı yerli ve yabancı güçlerin saldırgan faaliyetlerini artırmıştır.”
“TEK ÖLÇÜ İSLAM OLMALI”
Muhsin Başkan, Müslümanların, Ortadoğu’da ve dünyanın başka yerlerinde olsun birbirine düşürüldüklerini, birbirine düşman hale getirildiklerini, bölünüp parçalandıklarını belirterek bu tablonun oluşmasında gayri müslimler ne kadar suçluysa, Müslümanların da o kadar suçlu ve sorumlu olduklarını da ifade ediyor.
Gözyaşı Dergisi’ne 1991’de verdiği bu röportajında Muhsin Başkan, sanki bugünleri görürcesine; şu tesbitte de bulunuyor:
“İslami cemaatlerin arasına sızan mevcut modelin ajanları, cemaatleri amip misali kendi içinde bölmekte, bir cemaatten değişik grupçukların oluşmasına zemin hazırlanarak Müslümanlar arasındaki ayrılık mesafeleri genişletilmektedir. Çoğalan cemaatlerin mensuplarına ve bütün Müslümanlara göre tek ölçü İslam olması gerekirken, bazı insanlar ölçü olarak alınmakta ve bu insanların meşrep ve metodları da diğer gruptakilere uymayınca, İslam düşmanlarının Müslümanlar üzerindeki faaliyet alanları genişlemektedir.”
Muhsin Başkan, söyleşinin sonunda oyunlara gelinmemesi noktasında; “Müslümanlar üzerinde oynanan oyunlar, Müslümanlar tek ölçü olan İslâm’ın azami müştereklerinde birleşmediği ve batılının üzerine tek yumruk halinde gidilmediği sürece başarılı olacaktır.” uyarısında bulunduktan sonra çözüm olarak “Allah’ın ipine sarılmak” olması gerektiğine inandığını söylüyor.
Allah’ın ipine sarılırken de bunun “mutlak bir imanla sarılmak, bilerek sarılmak, bilgiyle donanarak sarılmak” gerektiği sözlerine ekleyen Muhsin Başkan, Müslümanlar üzerine oynanan oyunları bozmanın birinci kuralını da şöyle açıklıyor:
“İslam’ın öz kaynaklarından bilgiyle donanmaktır. Gerisi kendiliğinden gelecek ve Müslümanlar üzerine oynanan oyunlara, oynayanların kendileri takılacaktır. Allah şüphesiz ki inananlarla beraberdir.”
YARIN: Yazıcıoğlu’nun Avrupa Birliği’ne bakışı…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.