Mursi ve Dünyanın Sessizliği
Mursi mi öldü yoksa dünya mı? Bence Mursi'den ziyade ölen dünyadır. Mursi'nin kendisi tertemiz, başı dik bir şekilde giderken bize kirli bir dünya bıraktı. Çünkü utanacak bir şey yapmadı. Ne çaldı ne çırptı ne zulmetti ne kan akıttı ne de darbe yaptı. Yüzyıllar sonra insanlığın bulduğu ve en iyi yönetim şekli dediği demokrasinin foyasını ortaya çıkardı. Görün bulduğunuz demokrasinin defosunu/oyununu. Sandık, siyaset, seçilmişlik hepsi birer hikaye. Çünkü yönetmeye talip olurken yönetilmeyi, güdülmeyi, yerleşik düzenin dümen suyuna girmeyi, fincancı katırlarını ürkütmemeyi kabul etmek zorundasın. Kabul etmezsen ne olur? En hafifinden Mursi'nin başına gelen olur: Kansız ölüm. Adına da kalp krizi denir, olur biter. Çünkü ülkeler halkın seçtiği kişilere bırakılmayacak kadar önemlidir dünyayı yönetenler için.
Dünyanın ayıbı saymakla bitmez. Halkının yüzde 52 oyla seçtiği cumhurbaşkanının bir darbeyle indirilmesine sessiz kalan dünya, Mursi’nin haksız yere 6 yıldır Mısır zindanlarında tutuklu kalmasına da sesini kaldığı gibi şüpheli bir şekilde ölümüne de sessiz kaldı maalesef. Haydi diyelim ki İslam dünyası “Kendi muhtacı himmet dede, kime himmet ede” sözü gereği aciz ve gücü yok. Başlarına örülen çoraplarla uğraşıyor ve birbirini yiyor. Demokrasinin beşiği diyebileceğimiz İngiltere ve diğer Batı ülkeleri niçin sessiz? Demek ki onların demokrasiden anladıkları, demokrasinin tüm kurallarıyla sadece kendi ülkelerine hizmet etmesi… Görünen o ki İslam ülkelerine bu demokrasi denen yönetim tarzının her yönüyle gelmesi muhaldir.
Yaşadığımız dünyayı yaşanmaz kılan ve her geçen gün iyice yaşanmaz kılacak olan insanlığın sessizliğidir. Maalesef güce tapan, güce boyun eğen bir dünya ile karşı karşıyayız. Bu dünyada mağdurun ve mazlumun ne söz hakkı var ne de yaşama hakkı. Kim, ben doğuştan gelen en doğal haklarımla adam gibi yaşayacağım, kimseye eyvallah demeyeceğim derse bedelini tıpkı Mursi gibi bedeniyle öder. Aslında Mursi’nin bu şekilde ölümü/öldürülmesine sessizlik, arkadan gelen ve “Ben Mursi gibi olacağım” diyenlere bir gözdağıdır aynı zamanda. “Boyunduruğumuza girmezseniz Mursi gibi olursunuz. O yüzden otur oturduğunuz yerde, haddinizi bilin” demektir. “Size öyle bir ölüm tattırırız ki cesedine bile dokunamaz ve son göreviniz olan tekfin, teçhiz ve defin işlerini bile yapamazsınız” derler.
Yusuf peygamber gibi nahak yere suçlanarak gömleği arkadan yırtılan Mursi, önce zindanı şimdi de ölümü tattı ve bu kirli dünyadan kurtuldu. Bakalım biz ne yapacağız? Çünkü iyilerin çoğunlukta olduğu bu dünyayı iyi günler beklemiyor. Bu sessizliğimiz başımıza nice gaileler açacak, bekleyip göreceğiz. Çünkü “Lut Kavmi içinde 80.000 kişi gece namaz kılardı. İçlerindeki ahlaksız 33 kişiye tepki göstermedikleri için hepsi helâk oldular” rivayetinde olduğu gibi dünya, “sarı inekleri” bu şekil verip sessizliğe büründükçe giden sarı ineklerin ardı arkası gelmeyecektir. Yerleşik düzen tekrar tekrar kan isteyecektir, doymayacaktır. Çünkü yedikleri içtikleri kan ve gözyaşıdır, tıpkı vampirler gibi. İnsan görünümlü bu yaratıklar karınlarını doyurmadan nasıl yaşayacaklar? Sesini çıkaranın kanını emip günlerini gün edecekler.
Mahkeme salonundaki son sözü “Ülkemin güvenliği, selameti ve egemenliği için benimle mezara gidecek sırlarım var" olan Mursi, “İnananlardan, Allah'a verdiği ahdi yerine getiren adamlar vardır. Kimi, bu uğurda canını vermiş, kimi de beklemektedir. Ahitlerini hiç değiştirmemişlerdir” ayeti gereği görevini bihakkın yerine getirmiştir. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun! Ölümü Mısır’ın kurtuluşuna vesile olur inşallah!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.