Ne Diyeyim Ne Söyleyeyim, Ölü Bizden Olmayınca
Anadolu’nun bazı yörelerinde eskiden beri bilinen bir geleneğe göre cenazede ağlamasını bilmeyenler ağıtçı tutarlar, onlar da “ne diyem, ne söyleyem, ölü bizden olmayınca” şeklinde ağıtlarını yakarlarmış.
Engin Ardıç’ın tabiriyle “postal medyası” ile “paralel medya”, Ermeni tohumları ve PKK aynı safta birleşti. Bunlar şehitlerimize ağlamıyor, ağlayacak yürekleri de yok ama ağlar görünüyor, çünkü şehitler onların değil. Başkaları ağlasın, bunlar göbek bağlasın. Öyle ya Erdoğan ve hükümeti zor durumda bırakmak için tam zamanlı siyaseten şehitleri istismar edilebilir.
Bazıları ermeni tohumu olduğunu saklamadı zaten. Anayasa gereği demokratik haklarını kullanarak kabineye giren (bunda hükümete girmeyen MHP’nin de payı var) bakanlar ilk günlerde Ermeni soykırımını tanıyarak, ülke çıkarlarına ters düşen davranışlarda bulundular ya, yetmez mi?
Hain olmadığı müddetçe Ermeni olmak suç değil, hain ise Türk de olsa suçtur. Anadolu insanının ermeni komşuları gelinleri, çocukları ve akrabaları vardır. Ermeni olmak suç olmamalı da, ancak kökeni ne olursa olsun her ülke vatandaşı gibi üzerinde yaşadığı vatanının çıkarlarını korumak esas olmalıdır.
Sitemim, Ülke çıkarlarından ziyade darçevre çıkarlarını ön planda tutan, kendi yapısının devamı için PKK ya dahi geçit veren paralel yandaşlaradır. Paralelciler artık kendilerini boşuna inkâr etmesinler; cemaat, hizmet, himmet gibi masumiyet safsataları ile yanlışlarını savunmaya kalkmasınlar.
Açık yerleri kapalı yerlerinden fazla, altlarından pislik, ağızlarından küfür, kalplerinden nefret akın, halkı kışkırtmak için her türlü yolu meşru sayanlarla aynı davranıyor, Tayyib’i istemeyenlere uşaklık yapıyorlar.
Ey SÖZCÜ, ey GÖZCÜ, ey HİMMET’çi; ey ZİMMET’çi, sizden başka demokrat, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Müslüman yok mu? Nasıl oldu da birden ele ele gelerek ilanı aşk ettiniz, hemen. Kaç yılın hazırlığı idi bu?
Demokrasi parmak hesabı ise, neden normali kabullenmiyorsunuz. Takke düştü, kel göründü. DON çözüldü, FON ezildi, SON’lu günlere az kaldı. Hele bir eğilin de bakın ne göreceksiniz! Bu ne KÖR’lük, bu ne HIR’lık, bu ne ZIR’lık. Tayyip düşmanlığı vatan, dünya Müslümanları ve mazlum milletler düşmanlığıdır.
Bu senaryoyu siz yazmadınız ama size oynatıyorlar. Etrafa bir bakın ülkemize ve de size biçilen rolü rahatça göreceksiniz. Anadolu’nun tertemiz demokratı, Cumhuriyetçisi, Müslümanı “bu rolü oynatmaz size, ey PARALEL zırvalar çekilin ininize” diyecek.
Tayyip sizin memurunuz, şamar oğlanınız, uşağınız değil, bu millet sizin iftiralarınıza rağmen Onu lider seçti. Sizin oylarınız 2 kişilik mi de iki de bir Cumhurbaşkanına ve halka meydan okursunuz. Sizin gibileri öz vatanına, öz ülkenize, öz değerlerinize ve hatta geleceğinize karşı kullanıyorlar.
Selahaddin Eyyubi’nin şu sözüne bakınız “Dostlarıyla uğraşanlar, düşmanıyla savaşamazlar. Keşke dost kalsaydınız, siyasete el atmayıp boyunuzdan büyük işlerle uğraşmasaydınız. Yarın çok daha geç olabilir, yanlışlar doğrunun yerini aldı, daha da alabilir.
GEZİ-SEZİ-PKK,-PARALEL’le EL ELE, BOŞUNA UĞRAŞMAYIN İŞİN SONU NAFİLE
Dün Hürriyet Gazetesi’ne yaptığı yanlı yayınlardan dolayı bazı tepkiler olmuş ve camlar kırılmış. Tepki yerinde ama camlar kırılmasaydı, keşke. Lütfen protestolarınızı fikirle gösteriniz, postal medyasının istediği zaten bu. Sizin haklı tepkinizi onlar başka taraflara çeker ve suçlanan insanlar olursunuz.
Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni olayı kullanarak provokasyona başladı bile. PKK onlarca insanı şehit eder tepki yok, haklı tepkilerini ortaya koyanlar ve sadece kırılan bir CAM için ise hemen başlık hazır “canımızı zor kurtardık”. Öte yandan kırılan onca CAN için ise, TIS.
Sizin CAMlarınız, bizim CANlarımızdan daha mı kıymetli bre POSTALCI ve PARALELCİ zekâ dumurcuları.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.