NE ZENGİNLİKLERİMİZ VAR AMA BİLENİMİZ YOK
Seçim, siyaset, günlük dertler… Kapıldık gidiyoruz. Sayısı ve niteliği tartışılan üniversitelerimiz; sayısı, unvanlandırılmaları, nitelikleri, katkıları tartışılması gereken bilim insanlarımız var. Slaven Biliç söylemişti “Türkiye’de bilgisi olanların yetkisi yok, yetkisi olanların bilgisi yok”. Futbol üzerine bir sözdü ama genelleme de mümkün.
Efendim, Türkiye'de 3 bini endemik, 9 bin bitki türü bulunurken, Avrupa'nın tamamında 2 bin 750'si endemik olmak üzere 12 bin bitki türü bulunuyor. Türkiye'de en çok endemik bitkinin yetiştiği iller arasında ise 578 endemik bitkiyle Antalya, 478 türle Konya ve 366 türle İçel ilk üç sırayı paylaşıyor. Ekonomik değeri en fazla endemik bitkiler arasında orkide, badem, tere, kuşkonmaz (Konya), pancar, kiraz, nohut, keten, kekik, madımak, armut, çavdar, çemen, üvez, adaçayı, safran, turp sıralanıyor.
Ülkemiz botanik servetlere sahip ama uzmanlara göre bildiğimiz, gördüğümüz, yararlandığımız, bu konuda bir programımızın olduğu bile söylenemez. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdem Yeşilada acı gerçeği ve kaybolan serveti Tıbbi ve Aromatik Bitkileri Araştırma Komisyonu’nda yaptığı sunumda örneklerle ortaya koymuş. “Her şey var elimizde ama hiçbir şey yok, altın tutuyoruz ama değerini bilemiyoruz” ifadeleriyle kahrolduğunu anlatmış. Umarım ilgilenilir ve adımlar atılır.
Arapzamkının ticari merkezi Kayseri Develi imiş, artık Develi’de kimsenin haberi bile kalmamış, dünya ise parfümeride, yiyecek sanayii başta her şeyde kullanıyormuş, ticari merkezi artık Senegal ve Sudan. Atkestanesi bizde süs bitkisi iken dünyanın ilaç olarak kullandığı hammadde imiş. Barutağacından en fazla para kazanan Çinliler imiş oysa ülkemizde en önemli kaynağı Doğu Karadeniz. Tavşanmemesi’ni ilaç sanayiinde kullanıyorlarmış efendim. Biz ham ürünü satıyormuşuz, 5 miligramını 262 euroya bize satıyorlarmış. Akçabardak Soğanı’nı Bolu’dan satın almışlar, tüm dünyaya Alzheimer ilacı olarak satıyorlarmış. Likeni biz kullanmaya gerek görmemişiz, Fransızlar parfümeri sanayinde ekstre olarak satıyormuş. Ökseotunu tüm dünya bağışıklık sistemi güçlendiricisi olarak kullanırken biz Gümüşhane’de ökseotuyla mücadele ediyormuşuz. Dağçayını biz önemsemiyormuşuz, Yunanlılar satıyormuş. Ülkemin her tarafında antiviral özellikli laden varmış ama biz bu alanda da pazarı Yunanlılara bırakmışız. Dünyanın en kaliteli meyanı bizde yetişiyormuş, tüm dünya başta Çinliler meyan ürünlerini pazarlarken bizde kitabı çıkmış “Hububat Tarlalarında Meyan Otuyla Mücadele” ismi ile. Trabzon hurması antioksidan özelliği ile özellikle Japonlarca lokum olarak pazarlanıyormuş.
Güzel ülkeme aslında her türlü zenginlik bahşedilmiş. Eksiğimiz liyakata önem, uzmanlara kulak verme ve tabii plan ve programla zenginliklerimizden yararlanmak. Ben Sn. Erdem Yeşilada hocamın Meclis Komisyonundaki sunumunun bir başlangıç ve milat olmasını ümit etmek istiyorum. Bu arada en çok eksikliği duyulan Tıbbi Aromatik Bitki Yetiştiriciliği sanırım yakın gelecekte Çorum’da başlayacak, Konya’m bir fırsatı daha mı kaçırdı sizce? Saygı ve sevgiyle kalınız.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.