Selçuk Üniversitesi
Selçuk Üniversitesi’nde yeni bir süreç başladı. Geçtiğimiz günlerde yapılan seçim ve atamalarla, gelecek başarının temel kuralı olan, işin ehline verilmesiyle başladı. Atamalar ve projelerle, temelleri sağlam oluşturularak, hantal görünen ve durağanlaşan yapının, yukarı doğru bir ivme kazanacağı görülmektedir.
Bel altı ve akademisyenliğe yakışmayacak, adeta bir siyasetçi gibi “seçim sürecinde her yalan mubahtır” diyerek kampanya yürütülmesi, akademisyenler tarafından nasıl itibar edilmediyse, Konya halkı tarafında da aynı görüş hâkimdi. Hayali bir destek, suni bir gündem oluşturarak akademisyenlere yönelik algı yapılmaya kalkışıldı. Kaldı ki bazı kesim, eğer rektör başbakanın gösterdiği aday seçilirse üniversitenin önünün açılacağını, kendilerinin icazet aldıklarını ve kendileri seçilirse hükümet tarafından desteklerinin üst düzeyde olacağını söyleyerek, hem başbakana hem de akademisyenlere yalan söylemeyi kendilerinde bir hak olarak gördüler.
Kimi kalemşorlar işi o kadar büyüttüler ki, ”olmazsa olmaz” deyip, “eğer seçmezseniz başbakanı seçmemiş olacaksınız”, “Seçmezseniz başbakana muhalefet ediyorsunuz” diyecek kadar ileri gittiler, anlamsız ifadelerle yazılar yazdılar. Çocuk kanmazdı ki, akademisyen kansın bu sözlere. Kaldı ki kanmadılar ve gerekli cevabı da sandıkta verdiler. Ama sinek küçüktü, mide bulandırırdı da, bunu da başardılar, huzursuz geçen bir seçim ortamı meydana getirdiler.
Kaldı ki sayın başbakanda da bir akademisyendi. Sayın başbakan bu ayak oyunlarına gelmedi. Hatta bu söylenenlere kızdı. Üniversitenin üzerine bir tahakküm koymadı. Ve üç adaya da eşit mesafede olduğu ortadaydı. Sayın Başbakan, hangi aday olursa olsun birleştirici olmasını istedi.
Kimileri bu tür ayak oyunlarıyla kampüste, fakültelerde gezerken, Mustafa Hoca elinde projeleriyle gelecek dönemde eksik gördüğü, özellikle dört yıldır görülen aksaklıkları ve hantal yapıyı nasıl yok edeceklerini anlatıyordu. Gerçek anlamda üniversitenin problemlerini, eksiklerini anlatıyor, çözümler üreteceğini belirtiyordu.
Tıkanıkları açmayı bilmek başka, rektörüm diye koltuğa oturup, yetki dağıtmadan, tek adam olmak başka. Aklın yolu birdir. Eğer yetkileri paylaştırmazsanız, iş yoğunluğundan kaynaklanan hantal bir yapı oluşturur, işlere yetişemezsiniz, işler yarım kalır ve uzun bir sürece mahkûm olur. Yani işi ehline vererek ve paylaştırmak ve kolaylaştırma düşüncesindeydi Mustafa Hoca.
Ben önümüzde ki dört yıllık rektörlük süresince Sayın Rektör Mustafa Hoca’nın herkese aynı mesafede olacağını ve öğretim görevlilerinin özlük hakları konusunda ayırım yapmadan davranacağına inanıyorum. Zaten programlarında bahsettiği gibi unvanı almış olan akademisyenlerden kadro almayanların, kadrolarına uygun maaş almaları için talimat vereceğini söylemişti. Ancak o olayın mahkemelik olduğunu, çeşitli mahkemelerden döndüğünü öğrenmiş, konuyla alakalı hukuki çalışmalarını sürdüreceğini açıklaması, öğretim görevlileri açısından güven telkin etmesine sebep olmuştur.
Gelişen teknolojiyle birlikte kütüphanelere fazla değer vermeyen öğrencilerimizi kütüphane ortamına çekme gayreti de takdire şayandır. Ama 250 bin cilt kitap, inşallah kaynak oluşturacak bir arşiv teşkil eder ve bunların dijital ortamlarda taranması yapılarak bilgisayar ortamına aktarımı yapılabilir. Kitap okuma özürlü olan gençlerimiz de bu sayede dijital ortamdan bu bilgilere kolayca ulaşabilirler. Tabiî ki bunun da, sadece devletten ve üniversiteden beklenmemesi gerekir. Mademki dinimiz oku’mayı ilk emir olarak ortaya koymuşsa, hayırsever insanların da bu emre riayet etmeleri, okumaları veya okumak isteyenlere kaynak sağlamaları gerekmektedir.
Ben şahsen gelecek bu dört yılı; akademisyenlerin çözülemeyen kadro sıkıntılarının çözüleceği ve iş üretiminin yavaşlamasıyla durağan hale gelen Selçuk Üniversitesinin şahlanışı olarak görüyor, problemlerin aşılacağına inanıyorum. Rektör Mustafa hoca, nasıl ki uluslar arası başarılara imza attıysa, onun önderliğinde üniversitedeki öğretim görevlilerinin de aynı başarıyı göstereceğine şahit olmayı umut ediyorum.
İnanıyorum ki, atalarımızın dediği gibi “at sahibine göre kişner “ sözünü, “akademisyenler de Rektörleri gibi olur,” üniversite adına, şehrimiz adına başarı örneğini iyi algılar, verimlerini ortaya çıkartırlar diye düşünüyorum.
Yolun açık olsun Selçuk Üniversitesi.
Yolunuz açık olsun Sayın Rektör Mustafa Şahin hocam
Ve Mustafa hocamın “her biri rektör olabilecek dirayette” dediği yardımcıları, Sayın Abdullah Topçuoğlu, Sayın Ahmet Kaan Karabulut ve Sayın Hüseyin Kara hocalarım, yolunuz açık olsun.
Allah utandırmasın…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.