Şeytana karşı güçlü bir silah ; Dürüstlük
Yalancılık şeytana sadakattir. Doğruluk veya yalanı samimi olarak itiraf etmek ise kişinin Allah'a olan itaatini gösterir. Fakat insan, bir hata yaparak bir an şeytana uyup yanlış bir söz söylemiş olabilir. Ancak hemence hatasını anlayarak, yalanını samimi olarak itiraf ettiğinde, şeytanın üzerindeki etkisini kırmış, ona bağlılık göstermeyerek, Allah'a olan itaatini ve Allah'tan korkup sakındığını göstermiş olur.
Ve bir Mümin, çıkarı zedelense dahi kesinlikle dürüst olur, boş bulunup bir an için yanlış bir söz sarf etse bile mutlaka hemen ardından doğruları açıklar. Allah bir ayetinde insanın kendi aleyhinde dahi olsa mutlaka doğruları söylemesini emretmektedir:
Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)
Bir kimse Allah karşı samimi olmaya karar vererek yalanını veya bir başka günahını itiraf ederek, Allah'tan bağışlanma dilemesi ve bu günaha asla girmemek için söz vermesi, o kimseye çok fazla dürüst olmanın huzurunu ve pek çok nimeti daha kazandırır. Herşeyden önce bir mümin Allah'ın sevgisini ve rahmetini kazanmak için dürüst olmakla sorumludur. Ayrıca insanın günahlarını itiraf etmesi ve hatasını düzeltmesi onun kibirini kırar ve ona tevazu getirir. Bu da şeytanın o kimse üzerindeki planını bozar.
Kuranda işlemiş olduğu bir günahın hemen ardından Allah'a yönelen ve tevbe eden müminlerin örnekleri şöyledir;
Diğerleri günahlarını itiraf ettiler, onlar salih bir ameli bir başka kötüyle karıştırmışlardır. Umulur ki Allah tevbelerini kabul eder. Hiç şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Tevbe Suresi, 102)
Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah'tan bağışlanma dilerse Allah'ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur. (Nisa Suresi, 110)
Ancak kim işlediği zulümden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) düzeltirse, şüphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir. (Maide Suresi, 39)
Günahını itiraf ederek tevbe eden bir insan şeytanın boyunduruğundan kurtulup Allah'a itaat etmiş demektir. inşaAllah bu kimseler için Rabbimiz müjdeler olduğunu bildirmektedir.
Tağut'a kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a içten yönelenler ise; onlar için bir müjde vardır, öyleyse kullarıma müjde ver. (Zümer Suresi, 17)
Zaten şeytan insanlar üzerinde çok az bir etkiye sahptir. Şeytan sadece yalanlar vaadeder, insanları aldatmak için kuşkular fısıldar. Ancak asla insanlar üzerinde zorlayıcı bir etkisi olmaz. Fakat, çıkarlarına ve dünyaya düşkün, hırslı ve kibirli insanlar hemen şeytanın sözüne kulak verirler. Müminler ise Allah'a olan sevgi ve bağlılıklarından dolayı, şeytanın etkisinden güvende olurlar. Şeytan onları kısa süreli etkilese dahi hemen Allah'ı düşünerek doğruları görürler. Samimi olarak günahlarını itiraf ederek şeytanı dürüstlük silahı ile etkisiz hale getirirler. Allah'ın Kuran'da bildirdiği gibi:
Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiçbir zorlayıcı-gücü yoktur. Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir. (Nahl Suresi, 99-100)
Allah'tan korkup sakınan bir insan, çıkarları ne kadar zedelenirse zedelensin, Allah'ın razı olmayacağı bir şeyi asla yapmaz. Aleyhinde dahi olsa dürüst olur ve şeytana karşı Allah'ın izniyle galip gelir.
İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şefkatli olandır. (Bakara Suresi, 206-207)
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.