SINIRLARINIZ OLSUN
İnsanlar geceyle gündüz gibi birbirine zıttır. Yani kimi karanlıktır, kimi aydınlık, kimi iyidir, kimi kötü. Kimi huzur bahçesidir huzur verir, kimi huzurunuzu çalan bir hırsızdır. İşte bu tezatlarla varlığını sürdürür insan. Biri gelir sana kötülük yapmak ister. Çünkü kötü düşüncelerle sevgisizlik beslemektedir. Beslendiği sevgisizlikle de, başkalarını mutsuz etmeye, yaşadığı karanlığın içine çekmeye yönlendirir. Ama öyle insanlar da vardır ki, beslendikleri kaynak sevgidir. Her sözü sizi mutluluğa davet eder ve huzur verir.
Siz duygularınızı ve aklınızı kullanarak ne istediğinize karar verin. Eğer ne istediğinizi bilirseniz, kötüye kanıp hayata küsmez, mutsuzluk yaşamazsınız. Güven duygunuzu ayakta tutun ama her gördüğünüzün, herkesin de iyi olduğunu düşünmeyin, yanılırsınız. Yanılgınız, sizde hayal kırıklığı yaratır, mutsuz olmaya ve güven duygunuzun kaybolmaya başladığını görürsünüz.
Siz birilerinin gelip sizi mutsuz veya mutlu etmesini beklemeden önce kendinizi, hayatın getireceği bu durumlara alıştırın. Eğer kendinizi alıştırırsanız, sonucu ne olursa olsun, mutsuz olmaz, ne karanlığa dalarsınız, ne de aydınlık sandığınız hayal kırıklıklarına. Yani mutluluğu da, mutsuzluğu da, karanlığı da, hüzünleri de öncelikle siz içinizde yaşayın. Unutmayın, hayat nasıl bir varmış bir yokmuş masalları gibi gelip geçiyorsa, mutluluklar, mutsuzluklar da bir varmış bir yokmuş gibi geçiyor. Bu yüzden, yaşadığınız mutluluğun kıymetini bilin. Ama hüzünden, karanlıktan ve mutsuzluklardan ders alarak hayatınıza güzellikleri ve olumlu şeyleri katmayı, oluşacak karanlıkları yok etmeyi unutmayın.
Siz yüreğinize güvenin. O yanılmayacak, yüreğiniz, sizin ulaşmak istediğiniz mutluluğa gidişinizi kolaylaştıracak.
Ama karşınıza çıkan kim olursa olsun, sınırlarınız olsun. Kendinize çizdiğiniz sınırların dışına çıkmayın. İstekleriniz veya ulaşmak istediğiniz hedefinizi belirledikten sonra daha fazlası için kendinizi zorlamayın. İhtiyacınızdan fazlasını istemeyin. Çünkü isteğiniz, istediğiniz ölçüde gerçekleşmezse yani daha fazlasına yönelirseniz, yine mutsuz olursunuz.
Bir sınır çizin kendinize. Bu kendinize çizdiğiniz sınırlar, sadece almakla veya vermekle sınırlı kalmasın. Belirlediğiniz sınırlar birilerini rahatsız edebilir, istediklerini almak için sizi zorlayabilirler. İşte böyle durumlarda, sınırlar kadar sinirleriniz de önemlidir. Bu iki durum da, insanların hoşuna gitmeyebilir. Birileri, sınırlarınızı zorlamaya başlayınca, sinirleriniz ortaya çıkacaktır. Bazen kendinize hâkim olacak, sinirlerinizi yumuşatacaksınız, bazen de sınırlarınızın ihlalinde sinirlemenizin önüne geçemeyeceksiniz.
Bunları yönetmesini bilirseniz, yani sınırlarınızı koruyarak sinirlenmemeniz gereğini, yapmanız gerekenleri görüp bilirseniz, rahatlarsınız. Mesela bazı insanlar vardır, başkalarıyla gülerken, ağlayacağı zaman sizin omzunuza başını koymak ister. Başkalarıyla eğlenirken, kendi mutsuzluğunu size yansıtmak, sizinle yaşamak ister. Belki arkadaşlık dersiniz, belki dostluk dersiniz, belki de insanlık dersiniz, ona kulaklarınızı değil gönlünüzü açar dinlersiniz. Fedakârlıkta bulunur zamanınızı ona ayırırsınız. Ama o sizin zamanınızı çaldığı gibi yaptığınız fedakârlıkla kalır ve onun eziyetine katlanırsınız da, sizin gösterdiklerinize karşı nankörlük yapar. İşi bittikten, senden vefa gördükten sonra, vaktinin olmadığını söyler ve senden uzaklaşır. Sonra, kendisine acı veren insanların yanına tekrar döner, vaktini onlara harcamaktan vazgeçmez. İşte böyle insanlara tahammül etmek zorunda değilsiniz. Onları tutmayın salın gitsin, silin gitsin hayatınızdan. Gittiği yerde kalsın ki, nereye ait olduğunu, yerinin neresi olduğunu bilsin.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.