Sırtımda bir dünyayla
Şehrin kalabalığında kaybolmuş yüzlerce yalnız yolcuyuz... Hepimiz ayrı bir hikâyenin kahramanı, tek başımıza yazdığımız bir senaryonun figürleriyiz.
Sokaklar, her biri farklı bir dünyaya açılan kapılar gibi uzanıyor önümüzde. Her adımda yeni bir karşılaşma, her bakışta yeni bir hikâye saklı.
Ama bu kalabalığın içinde ne kadar da yalnızız aslında. Kendimizi saran görünmez duvarlar var sanki birbirimize yaklaşmamızı engelleyen. Belki de bu yalnızlığın sebebi, kendi yarattığımız duvarlarda yatıyor. Kendimizi kıyafetlerimizle, makamlarımızla, paramızla ve maddi varlıklarımızla süslüyoruz. Unutuyoruz ki, bu dünyadan götüreceğimiz tek şey ruhumuz. Giysilerimiz eskimeyecek, makamlarımız elimizden gidecek, paramız bir gün değerini yitirecek. Ama ruhumuz, bu geçici dünyanın ötesinde sonsuza kadar var olacak. Peki, bu ruha ne kadar değer veriyoruz? Onu beslemek için ne kadar çaba sarf ediyoruz?
Sokaklarda dolaşırken insanlara bakıyorum.
Gözlerinde hırs, telaş ve belki de bir parça mutsuzluk var. Maddiyatı peşinden koştururken maneviyatı unutmuş gibiler. Belki de bu yüzden bu kadar yalnızlar. Belki de bu yüzden ruhları aç.
Unutmayalım ki, bizler sadece bu dünyada var olmak için değil, aynı zamanda güzel bir iz bırakmak için de buradayız. Bırakacağımız iz, maddi varlıklarımız değil, ruhumuzun güzelliği olsun.
Unutmayın, yolculuk tek başınıza da olsa, varış noktası herkes için aynı….
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.