Siyasetin samimiyeti…
Ülkede öylesine bir samimiyetsizlik var ki değmeyin gitsin. Her şey gösteriş, her yapılan iş yapay, toplum bir yerlere gitmekte ama nereye gittiğini kendisi de bilmiyor. Toplum nasıl oluşmuşsa, kendini temsil edenlerde öylesine oluşuyor, güven, doğruluk gibi kelimelerde sadece yazıda kalıyor.
Yerel siyasette de kazanlar fokur fokur kaynıyor. Menfaatler, başka amaçların arkasına saklanıyor. Hiç ilgimiz yok ama mesela AKP il başkanı, başarısız kabul ediliyor ve aday olmuyor veya olamıyor. 14 vekilliğin 11’ini alan nasıl başarısız ayrı bir konu… 31 ilçeden 27 sini almış, başarıda sınır ne, o da belli değil. Amaç değişimse o da ayrı bir konu, ama Başbakan’ın Konyalı oluşu, il başkanlığını ateşten gömlek haline getirir.
AKP’de 11 vekil nasıl seçiliyor, kıstas ne, hangi başarıları ile seçildiler, belli değil. Ön seçimse bir kooperatif başkanı ön seçimde birinci olmuştu, listeye bile giremedi.
MHP ise Türk milliyetçiliğinin yegane temsilcisi ve kurucu genel başkanı Başbuğ'un mirasını yemeye devam ediyor. Bir sefer 5 vekil çıkardı, sonra yaklaşık 45 yıldır sadece iki vekil çıkarabiliyor, üç demiyor, ama o kadar sıklıkla il başkanı değiştiriyor ki… Görevden alınan niye alındığını bilmiyor, atanan neden atandığını bilmiyor! Genel başkan bir türlü istenilen performansı gösteremiyor. Ortalık yanıyor, MHP'nin görüşlerini millet merak ediyor, ama duyamıyor.
Aslında zemin son derece müsait, eski Osmanlı’yı canlandırma çabalarına karşın, inanılmaz bir Arap sevdasının başını alıp gittiği bu günlerde, işe şu anda idamı bekleyen Uygur Türklerinden başlayabilir. O Uygur’lar ki tarihte ilk Türk alfabesini kullanan ve yazılı eser bırakan ilk Türk kavmi. Arakan için ortalık yıkılırken birde Türk dünyasından bahseden olsa diye, Türk milliyetçileri merakla bekliyor ama ses yok.
Birde Osmanlıca olayı var. Osmanlıca dil değil! Arap alfabesinin sadeleştirilmiş halidir. Özellikle el yazması Osmanlıca terimleri, normal bir eğitim alanı bırakın, uzmanlar bile son derece zor okurlar, öğretilse olur ama tüm okullarda öğretecek adam da yok, onu öğrenecek öğrenci de yok.
Osmanlı devletinde, harflerin değiştirilmesi olayı taa 1862’de Cemiyeti İlmiye Osmaniye’de başlamış. Münif Fehim Paşa başta olmak üzere yıllarca çalışılmış. 1928’e gelindiği zaman, olgunlaşan olay değiştirilmiştir. 1918’de Osmanlı devletinde okuma yazma bilenlerin oranında sadece yüzde 12 olduğu da unutulmamalıdır.
Siyaset toplumdan ayrı olmadığı için samimi değildir. Her şeyden önce devleti yönetenler çok fazla konuşmaktadırlar, en tepeden başlayarak o kadar çok konuşuyorlar ki, bazen ne söyledikleri anlaşılmaz hale geliyor.
Bu ara her gün F tipi dediğimiz cemaate ağır hakaretler moda oldu, bunlar kim? Gerçekten İsrail ajanımı, gece gündüz namaz kılıp hizmet ettiklerini iddia eden kimseler ne zaman İsrail ajanı oldular, iktidarla çok samimi idiler. Devrin Başbakanı bunların gecesine katılır, dön hocam bu hasret bitsin derdi… Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise gözyaşı dökerdi. Bunların ajanlıklarını bu kadar istihbaratçıya rağmen nasıl anlayamadılar, bizim gibi sıradan insanlar bu işlere inanamıyor!
O zaman bizim anlayamadığımızı devleti yönetenlerde anlayamıyorsa, demek ki hepimiz aynı şeyi biliyoruz. Bilmediğiniz şeyler var sözleri boş sözler, hepimiz aynı pencereden görüyorsak, niye bizler olduğumuz yerdeyiz de, aynı insanlar hep yönetti bu işleri anlayamıyoruz.
Yoksa her kesim kendi menfaatini düşünüp, büyük ulvi sözlerle milleti oyalayıp dünyalıkların yapıyor da, aşağıda oturup cambaz mı seyrediyoruz. Sanki hepimiz cambaz seyrediyor gibiyiz, bu arada giden gidiyor…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.