Tarihî sanduka Türkiye’ye iade edilmeli
- Almanlar tarafından yıllar önce türbeden çalınan Şeyh Hasan’a ait muhteşem sanduka, Berlin ‘Doğu Asya ve İslâm Sanatları Müzesi’ndedir. Sandukanın Türkiye’ye iâdesi için medya vasıtasıyla başlatılan hukukî mücadele de devam ediyor.
Hacı İbrahim Velî Hamamı (Meydan Hamamı)
Hacı İbrahim Sultan Zâviyesi Vakfı’na ait bir hamamın, Maruf’taki manzûme içerisinde yer aldığı bilinmektedir. Söz konusu yapının, külliye içerisinde yer alan ve zâviyede kalanların ihtiyaçlarını gören bir hamam olduğu anlaşılmaktadır. Fakat bu yapı günümüze kadar intikâl etmemiştir. Kalıntıları ise, türbenin yer aldığı bahçenin girişinde ve sol tarafta yer almaktadır.
Vakfa âit ve günümüze kadar intikâl eden çifte hamamın da dönemin Akşehir’inde hizmet verdiği anlaşılmaktadır. Hamamın tarihsel süreçte, “Subaşı Hamamı, Emir Şerâfeddin Hamamı, Hacı İbrahim Velî Hamamı, Çarşı Hamamı, Aşağı Hamam, Cumhuriyet Meydan Hamamı, Meydan Hamamı” adlarıyla anıldığı görülmektedir. Arşiv kayıtlarında söz konusu hamamla ilgili pek çok kayda rastlamak mümkündür. Günümüzde Meydan Hamamı olarak bilinen bu hamam şehir merkezinde Selçuk Mahallesi İnönü Caddesi’nde Batı Cephesi Karargâhı Müzesi’nin yanında yer almaktadır.
Aile Sandığından Çıkan Metrûkât
Halen vakıf mütevellîliğini yürüten Erkök Avcıoğlu, kuşaktan kuşağa aktarılan metrûkâtı muhafaza etmekedir. Bunlar arasında, Hacı İbrahim Sultan Vakfiyesi, tevliyete ait belgeler, yazma Kur’an nüshaları, cevşen, okka-divit, tesbihler bulunmaktadır.
Türbe
Hacı İbrahim Sultan Türbesi’nin taç kapısı üzerinde yer alan inşâ kitâbesinin günümüz Türkçesi’ne aktarılmış metni şu şekildedir: “Bu mübârek imâretin inşâsını merhûm ve mağfûr Şeyh Hasan’ın oğlu, Allah kendisini gufrâna gark etsin ve cennetlerin ortasında oturtsun, şeyhlerin ve âriflerin melîki, evliyânın haleflerinin hülâsası Hacı İbrahim 1 Zilhicce 771/26 Haziran 1370 yılında emretti.”
Dolayısıyla kitâbesi H. 1 Zilhicce 771/ M. 26 Haziran 1370 tarihine tekâbül eden türbenin, vakfiyenin tanzîminden (H. 776/M. 1374) beş sene evvel ve Hamidoğulları döneminde Hacı İbrahim’in emriyle yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bu dönemde Hamidoğulları tahtında İlyas Bey’in oturduğu görülmektedir.
Türbede daha önce yer alan sandukalardan birinin (çalınan sandukanın) Şeyh Hasan’a, birinin Hacı İbrahim’e ve üçüncüsünün de Şeyh Hasan’ın karısına veya Ecem Paşa adlı bir dervişe ait olduğu kabul edilmektedir.
Sanduka
Hacı İbrahim Sultan’la ilgili bir diğer önemli husus ise, türbeye ait üç sandukanın olduğu, bunlardan Hacı İbrahim Sultan’ın babası Şeyh Hasan’a ait olduğu bilinen sandukanın yıllar önce türbeden çalındığı ve halen Berlin “Doğu Asya ve İslâm Sanatları Müzesi”nde olduğudur.
Söz konusu sandukanın Türkiye’ye iâdesi için, “Siyâsî bir teşebbüsle bu eserlerimiz Almanya’dan geri alınamaz mı?” diyerek kendi devrinde kültürel mirasımızın yapı taşı olan bu eserin iâdesine dikkat çeken ilk şahsiyet de İbrahim Hakkı Konyalı’dır. Bu talebin bir uzantısı olarak, vakıf mütevellîsi Erkök Avcıoğlu da Berlin’deki Hacı İbrahim Sultan’a âidiyeti kabul edilen sandukanın ait olduğu türbeye getirilmesi için hukukî ve medya vasıtasıyla bir süreç başlatmış, ayrıca bilim dünyasının konuya olan ilgisini çekmek için de bir takım yazılar kaleme almıştır.
Netice-i Kelâm
Hacı İbrahim Sultan Velî’nin, kendi çağında (XIV. yüzyıl) tesis ettiği vakıf külliyesiyle Nasreddin Hoca, Seyyid Mahmud Hayranî ve Nimetullah Nahcivânî gibi Akşehir’in manevî mimarlarından biri olduğu anlaşılmaktadır.
Manzûmesinden günümüze kadar intikal eden vakfiyesi, türbesi, kitâbesi, sanduka, arşiv belgeleri ve son dönem araştırmacılarının çalışmalarından hareketle, Hacı İbrahim Sultan’ın tarihî şahsiyeti ortaya çıkmakla birlikte, kurmuş olduğu vakfın günümüze kadar devam etmiş olması da, Anadolu’da teşekkül eden en eski vakıflardan biri olduğunu ortaya koymaktadır.
Akşehir’in müşahhas (somut) ve mücerret (soyut) kültürel mirasının ortaya çıkarılması ve tanıtılmasında, Hacı İbrahim Sultan önemli bir figürdür. Ayrıca, Almanya’da bulunan sandukanın Türkiye’ye iâdesiyle ilgili olarak daha önce vakıf mütevellîsi Erkök Avcıoğlu tarafından mahkemeyle kazanılan sürecin sürdürülmesi en büyük temennimizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.