Prof. Dr. Recep Dikici

Prof. Dr. Recep Dikici

Tecrübe ile sabittir

Tecrübe ile sabittir

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde doktora yaparken, Süleymaniye Kütüphanesi’nde ilmî araştırmalar yapıyordum. Eski harfli bir eserin kenarında kırmızı mürekkeple yazılmış “Sâbitün bi’t-tecrübe: Tecrübe ile sabittir” yazısı vardı. Acaba tecrübe ile sabit olan nedir? diye merak ettim ve asıl metni okudum. Yazan kişi şöyle diyordu: “Ben ne zaman büyük âlim ve evliyâ Muhammed Emin Tokâdî Hazretlerinin huzurunda duâ ettim ise, Allahü Teâlâ isteklerimi kabul buyurdu. Ancak sağlam bir itikâd ile duâ etmek şarttır.” Eşhedü billah ben de, tecrübe ile sabit olduğuna inanıyorum.

Bunun üzerine hemen Unkapanı'na inen cadde ile Zeyrek Yokuşu'nun kesiştiği tepede, Soğukkuyu Piri Paşa Medresesi kabristanında bulunan Muhammed Emin Tokâdî Hazretlerinin türbesini ziyarete gittim. Kabristan bakımsız olduğu için toz ve dikenle kaplıydı. Siyah takım elbisemle duvardan atlayarak, kabristana girdim ve huzurunda duâ ettim. İki polis de, o zamanlar bazı komünist işçilerin çalıştığı, şimdiki Haliç Üniversitesi’nin bulunduğu Tekel Fabrikasını yukardan gözetliyorlardı. Benim halimi görünce şaşırıp, niye buraya girip takım elbisenizi batırdınız? diye sordular. Ben de, “Burada Muhammed Emin Tokâdî Hazretleri ve ayak ucunda da talebesi meşhur Müstekimzâde Süleyman Efendi yatıyor. Siz çok şanslı iki polissiniz. Çünkü bu büyüklerin huzurundasınız. Meselenin önemini anlattıktan sonra, gereken vazifeyi yapınız.” dedim. O günden itibaren ziyaretlerini ihmal etmemeye çalıştım. Yakın geçmişte Ebû Eyyûb el-Ensâri ve yakınındaki seçkin zatlar ile Muhammed Emin Tokâdi'yi ziyaret ettim. Bu sırada Anadolunun muhtelif şehirlerinden gelen kalabalık toplulukların düzenli ve bakımlı bir vaziyette olan kabristandaki türbede iştiyakla duâ ettiklerine şahit oldum.

Trakya bölgesindeki bir şehirde yaşayan ve dermansız bir hastalığa müptela olan bir zatın, tavsiye üzere Muhammed Emin Hazretlerini ziyaret ettiğini ve kabir başında bir doktorla tanışıp, derdini anlattığında ziyarete gelen doktorun bu zatı tedavi ederek iyileştirdiğini yakinen biliyorum.

Birkaç yıl önce Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nin düzenlediği sempozyumda, “Osmanlı Dönemi Tokatlı Âlimler” adlı bildirimi sundum. Bu büyük zatı bilim dünyasına tanıtmayı çok arzu ediyordum ve Allahü teâlâya şükür, nasip oldu. Mehmed Emîn Tokadî hazretleri, evliyânın meşhûrlarından Ahmed Yekdest hazretlerinin halîfesidir. Ahmed Yekdest de, Îmâm-ı Rabbanî hazretlerinin oğlu Muhammed Ma’sûm Fârûkî hazretlerinin halifesi olup, onun yetiştirdiği yedibin mürşid-i kâmilden biridir.1664 yılında Tokat'ta doğdu..1745 yılında İstanbul’da vefat etti. Kendisini vesile ederek, kabri başında yapılan dua müstecaptır. Tanıyıp sevenler, kabrini ziyaret ederek kendisinden feyz almakta ve muradlarına ka­vuşmaktadırlar. Talebesi Müstekîmzâde Süleymân Sâdeddîn Efendi (ö.1787), İmâm-ı Rabânî hazretlerinin Mektûbât’ını Türkçeye tercüme etti. İstanbul kütüphânelerinde Müstekîmzâde’ye âit, büyüklü küçüklü 136 kitap vardır.

Vehhabiler ve mezhepsizler, Müslümanlar sıkıştıklarında Allah’ı unutuyorlar. Ölüleri ilah ediniyorlar. Ölülerin, kendilerinden istenilenleri yapacaklarına inanıyorlar diyorlar. Burada Müslümanlara iftira edilmektedir. Müslümanlar, hergün beş kere, Allahü teâlâya ibadet ediyor. Ona yalvarıyorlar. Böyle olan bir kimse içün, Allah’ı unuyor demek, açık bir yalancılıktır. Müslümanlar ölüye tapınmaz. Allahü tâlânın sevdiği kullarının, hattâ her ölünün, mezarda işittiğini, hadîs-i şerîfler bildirdiği için, evliyanın mezarına gidip, onun sebebi ile allahü teâlâya duâ ediyorlar. Meyyitten vesîle olmasını, şefaat etmesini istiyorlar. Ölü her dilediğini yapamaz. Diri de, her dilediğini yapamaz. Fakat Allahü Teâlâ, sevdiği kullarının ve en önce Peygamberlerin duâlarını kabul buyuracağını söz vermiştir. Müslümanlar, Peygamberlerden ve evliyadan bir şey yapmalarını istemez. Allahü teâlânın bir şeyi vermesi için duâ etmelerini ister. Evliya, kabir başına gelenin dilediğini işitir. Bunu vermesi için, Allahü teâlâya duâ eder. Allahü Teâlâ da, duâsını kabul eder.

Cenâb-ı Hak, İslâm büyüklerini tanımayı ve onların şefaatlarına nâil olmayı nasip eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Recep Dikici Arşivi
SON YAZILAR