TRUMP EKONOMİSİ
Yeni Amerika Başkanı Trump, görevi devraldığından bu güne neredeyse her gün siyasi ve ekonomik gündemi belirliyor. İmza attığı başkanlık emirlerinden tutun ülke liderleriyle yaptığı telefon görüşmelerine kadar her hamlesi ile adeta bütün dünyaya “Karşınızda alışık olduğunuz Amerika yok” mesajı veriyor. Dünya diplomasisi sanırım geçerli kuralları gözden geçirmek zorunda kalacak ama biz asıl ekonomik olarak bu hamleler neye yol açacak bunlara bakalım.
Seçim sonucu neredeyse tüm para birimlerine karşı soluksuz değer kazanan Amerikan Doları, Sayın Trump’un göreve başlamasıyla düşmeye başladı. Zira söylemlerinde doların güçlü olmasını diğer ülkelerin kullandığını ve bundan Amerikan halkının zarar gördüğünü birkaç kez vurguladı. 2008 krizinden bu yana ağır aksak işlemeye çalışan küresel ekonomiyi derinden sarsacak söylemlerde bulunmaktan hiç çekinmeyen Trump, Meksika, Kanada ve Amerika arasında yıllardır yürürlükte olan Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması’nı (NAFTA) iş kaybına neden olduğu gerekçesiyle gözden geçireceğini söyledi. Üstelik Dünya Ticaret Örgütü’nden, Amerika’nın çıkabileceğini de buna ilave etti.
Amerika dışında yatırımı olan şirketleri tehdit eden, Çin’i kurlar üzerinde manipülasyon yapmakla suçlayan Sayın Başkan, görevi almasının üzerinden bir ay geçmeden neredeyse bütün ekonomilerde “acaba?” sorularının artmasına sebep oldu. Yıllardır küreselleşme masalları ile uyutulan dünyada küresel ekonomiyi savunmak ise ne hazindir ki bu yıl Davos’ta şeref konuğu olarak davetli olan Çin Devlet Başkanı’na kalmış görünüyor.
Bütün ekonomik raporlar dünya ekonomisinin toparlanmasının uzun bir süre alacağını ve gelir dağılımında yaşanan bozulmanın bu koşullarda düzelmeyeceğini söylerken, Sayın Başkan oluşturduğu bu belirsizlik ortamıyla adeta “Bırakın her şey dağınık kalsın” mesajı veriyor. Amerika Birleşik Devletleri daha korumacı ekonomik politikalar izleyecek demek mümkün. Fakat bu politikalar dünyanın diğer coğrafyalarında hangi sonuçları tetikler bunu bilmek hakikaten imkânsız.
Özellikle son dönemin parlayan yıldızı Asya Pasifik bölgesi bu kararların oluşturacağı sonuçları oturup izleyecek gibi gözükmüyor. En büyük pazarı Amerika olan bu devler söylemlerin gerçekleşmesi durumunda ne yapacaklar gerçekten bilmek isterdim. Alışık olduğumuz sistemde Amerika tüketir Asya Pasifik ise üretirdi. İşin doğrusu kendisi ticaretin içinden gelen bir başkan olarak bu pazara yatırım yapmış Amerikan şirketlerini hangi gerekçelerle veya imkânlarla buradan çıkmaya razı edecek bilemem. Bu senaryonun Türkiye için faydalı olabileceği tezini birkaç makale de okudum fakat ben bu durumun bu pazara oldukça yakın olan ülkemiz için iyi sonuçlar doğuracağını düşünenlerden değilim.
Almanya’yı, Euro’yu kullanarak AB’yi sömürmekle itham eden, Kudüs’e elçilik açmaktan bahseden, küresel iklim antlaşmasını aldatma olarak niteleyen, ülke liderlerinin yüzüne telefon kapatan bir Amerika Başkanı var. Amerika’da birçok yatırımı bulunan Müslüman ülkelerin bazılarına şimdiden ülkeye gelmeyin dedi bile. Obama yönetiminin İngiltere’nin, AB’den ayrılma kararına karşı oluşu bir tarafa Trump bundan dolayı İngiliz Halkını kutluyor.
Sosyal medyasından attığı imzalara kadar her alanda farklı bir Başkan göreceğimiz kesin. Dünya ekonomisinin amiral gemisinin kaptan köşkünde 4 yıl boyunca ne yapacağı bilinmeyen bir Başkan var. Düne kadar beklentiyi satın alan, gerçekleşeni ise satan piyasaları zor günler bekliyor. Ancak bunu söyleyebilirim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.