TÜRK TARİHİNİN ŞEREFİ
İslâm Tarihinin önemli zaferlerinden biri olan İstanbul’un fethi, Türk Tarihinin ise övünç kaynağı, hepimizin onuru ve şerefidir.
Elbette ki, bu büyük zafere onur ve şeref katan dünya coğrafyasında bir toprak parçasının elde edilmesi değil; övgülerin övgüde kifayetsiz kaldığı Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed(sav)’in övgüsüne mazhar olunmasıdır.
Efendimizin övgüsüne mazhar olmak, değil İstanbul; dünyalardan bile kıymetlidir.
Bu büyük övgüye mazhar olabilmek için, İstanbul Müslümanlar tarafından defalarca kuşatılsa da Rabb’im bu büyük zaferi Türk Milletine nasip etmiştir. Atalarımızla ne kadar övünsek azdır!
Kuru şişinmelerden, eşinmelerden, övünmelerden hoşlanmasam da Müslüman bir Türk olarak İslam’a hizmet etmiş milletimle övünüyorum, arkadaş!
Asla, kavmiyetçi duygular içinde değilim. Kavmiyetçilik kanser kadar tehlikeli olmasının yanında Müslümanlar için felakettir.
Elbette ki, İstanbul’un fethine sadece Türk askeri değil, tüm Müslüman topluluklardan askerler katılmıştır. Fetihte askerleri olan her topluluk övünç duyabilir.
Her insan kavmini sever ve sevmesinde bir sakınca yoktur; sakıncalı olan kavmiyetçilik ve ırkçılıktır. Üstünlüğe gelince, üstünlük takvadadır.
Övünmemize esas teşkil eden, Peygamberimiz Hz. Muhammed(sav)’in; “Kostantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ne güzel hükümdar ve onun askerleri ne güzel askerdir” Hadis-i Şerifidir.
“TÜRK” isminden rahatsız olan bazı çevreler bu Hadis-i Şerifin uydurma olduğunu söyleyerek bu büyük onura, şerefe gölge düşürmeye çalışmaktadırlar.
Ben, yüzde yüz bu sözün Peygamber Efendimiz(sav)’in sözü olduğuna inanıyorum.
Velev ki, Hadis-i Şerif olmasa bile Müslüman bir Türk’ü bu söz niye rahatsız eder, anlamıyorum!
İstanbul’un fethinin sebepleri, süreci ve sonuçları bir bütün olarak değerlendirildiğinde hiçbir farklı yoruma gerek kalmadan Hadis-i Şerif olduğu anlaşılacaktır.
- Bu söz Peygamber Efendimiz(sav)’in sözü olmasa Raşit Halifeler dönemi olmak üzere Emevîler, Abbasîler, Selçuklular ve Osmanlılar devrinde İstanbul’un fethine sürekli teşebbüs edilir kuşatma altında tutulur muydu?
İlk fetih girişimi Hz. Osman(ra) Efendimiz devrinde 655 senesinde yapılmıştır. Daha sonra Emeviler devrinde Hz. Muâviye(ra) oğlu Yezid kumandasında bir orduyu İstanbul’un fethi için göndermiştir.
İşte bu ordunun içinde büyük sahabi Ebu Eyyüb El Ensari Hazretleri de bulunuyordu. Ebu Eyyüb El Ensari Hazretleri bu sefere katıldığında 90 yaşının üzerindeydi.
-Azıcık düşünün! O günün şartlarında 90 küsur yaşında bir piri fani 3000 km yol kat ediyor ve bu sefere katılıyor; hem de oğullarıyla birlikte, niye?
-Peygamber Efendimiz(sav)’in övgüsüne nail olmak için; başka ne olabilir ki?
29 Mayıs 1453 yılında gerçekleşen fethe kadar İstanbul Müslümanlar tarafından defalarca kuşatılmış ve zafer nasip olmamıştır.
İstanbul’un fethi çok çok önemlidir ve önemli olduğu için “Fethi Celil”, “Fethi Mübin” denilmiştir.
Günümüze dair İstanbul ile ilgili söylenecek o kadar çok sözüm var; ancak, fethin hatırına susmak istiyorum.
Kanayan yara AYASOFYA’nın acısının Yüce Rabb’imden diler; başta Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere fethin kahramanlarını rahmet ve minnetle yad ederim.
Hz. Allah(cc) hepsinden razı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.