Namık Ceyhan

Namık Ceyhan

ÜLKEYİ SEVMENİN SERTİFİKASI “SAMİMİYET”

ÜLKEYİ SEVMENİN SERTİFİKASI “SAMİMİYET”

Türkiye’de yaşayan kişi kurum ve kuruluşlar zorlu bir sınavdan geçiyor. Bu sınavı başarıyla atlatırsak ülkemiz daha huzurlu ve daha güvenli olacaktır. Ancak bu sınavın başarı formülü daha öncede yazdım 5S+ 1D; yani Sevgi, Saygı, Sabır, Soğukkanlılık, Samimiyet ve Dua. Bu sınavda yer alan aktörlerin en başta elinde olması gereken sertifika “Samimiyet” tir.

Ülkesini seven herkes, terör saldırısını kim yaparsa yapsın adı ne olursa olsun tasvip etmediğini ilan ediyor. Özellikle seçim öncesi bu süreci sabote etmek isteyen provokatör eylemler devam ediyor. Bir tarafta şehit ve yaralı haberleri, bir tarafta da toplu katliam eylemleri. Peki bize ne oluyor? Neden kara bulutlar hep bizim üzerimizde dolaşıyor?

Üç tarafı denizlerle kaplı pek çok ülkeye nasip olmayan doğal güzellikleri, tabii kaynakları, yeraltı zenginlikleri, madenleri, biyolojik çeşitliliği ve son yıllarda gelişen ekonomisiyle dünyayı kıskandıran Türkiye Cumhuriyeti’nin topraklarına göz diken, milli birlik ve beraberliğini bozmak isteyen bizi birbirimize düşürmek, gücümüzü zayıflatmak, kardeşi kardeşe kırdırmak isteyen iç ve dış mihraklar tarih boyunca oynadıkları oyunlarının en kaypağını, en kalleşini son otuz yıldır oynuyorlar, son üç aydır iyice azdılar.

Türkiye yasta. Bizim ülkemiz ve ülkemizin güzel insanları bunları hak etmiyor. Acıyı gözyaşını hiç hak etmiyor. Kimse tabii ki böyle olsun istemez. Sağduyulu her vatandaşımız hangi konumda olursa olsun bu tür hadiseleri söylemleriyle kınıyor, lanetliyor. Eyvallah.

İşte tam bu noktada sormak istiyorum? Ne kadar samimisiniz? Ülkenizi ne kadar seviyorsunuz? Beyler ve bayanlar bu ülkeyi sevmenin sertifikası sizin samimiyetinizin göstergesidir.

Şimdi: Devletimizi katil, Cumhurbaşkanını diktatör, Müslüman’ı tehdit, Güneydoğu’yu Kürdistan, askeri polisi düşman göreceksin sonra da  “Savaşa inat hemen şimdi barış” diyeceksiniz. Bu mudur sizin samimiyetiniz? 

Bir tarafta inadına barış diyeceksiniz, bir tarafta ortalığı kana bulayan eli kanlı canilere terörist diyemeyeceksiniz. Terörist örgüte sırtınızı dayayacak, ekmeğini yediğiniz, suyunu içtiğiniz, maaşınızı aldığınız devletin bayrağını yerlerde süründürecek, istiklal marşını okumayacak, devletimize ve milli birlik ve beraberliğimize karşı vatandaşların ayaklanmasını teşvik edeceksiniz. Bu mudur sizin samimiyetiniz? 

Günler öncesinden izni alınmış bir eylemin yapılacağı yer belli. Toplanma yerleri, miting alanı katılımcıları belli.    Büyük bir coşku ile başlayan gösteri hazırlık ve toplanma safhasında ülkenin en büyük terör saldırısı yaşanmış, ortalık kan gölüne dönmüş. Ülkeyi yönetenler televizyona çıkıp gözümüzün içine baka baka “güvenlik zafiyeti yok” diyebiliyorsa “Bu mudur samimiyetiniz?”

Bir tarafta milliyetçilik nutuklarıyla, “ezan susmayacak, bayrak inmeyecek” diyeceksiniz. Bir taraf ta da vatanımızın birliğine, bayrağımıza, askerimize polisimize saldıran teröristlere karşı gelin birlikte  karşı duralım, gelin el ele verelim diye size uzatılan işbirliği elini tutmayıp, görüşmeye dahi gitmeyeceksiniz. Bu mudur sizin samimiyetiniz?

Bire bir demeçlerde olayı kınayacaksınız. Ama hadisenin hemen sonrasında dört siyasi parti lideri olarak içinizden gelmese de bağrınıza taş basıp, bir araya gelip ülkeyi rahatlatacak teröre karşı birlik ve beraberlik fotoğrafını vermekten imtina edeceksiniz. Bu mudur sizin samimiyetiniz?

En son Ankara Garı’nda oynanan oyun sonrası göstermiştir ki; ülkesini seven her birey karar vermelidir. Hangi partiden, hangi görüşten, hangi mezhepten, hangi etnik kökenden olursak olalım;  ülkenin birlik ve beraberliği için,  barış için, kardeşlik için: Var mısın? Yok musun? 

Evet,ben varım diyorsan, gel kardeşim bizler bir olalım, birlik olalım, el ele verelim, kırgınlıkları dargınlıkları kini, öfkeyi, küçük hesapları bir kenara bırakalım ve vatanımızın bütünlüğüne karşı yapılan saldırılara karşı kalkan olalım “teröre hayır,  barışa evet “ diye haykıralım ve kimse bir daha buna cesaret edemesin.

Yok eğer “ben yokum, bana ne, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyorsan, çık git bu ülkeden! Senin yerin ağa babalarının yanı.

Varım diyen gerçek milliyetçiler için, gerçek yurtseverler için reçeteyi Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu  Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK 20 Ekim 1927’de kaleme aldığı “Gençliğe Hitabesi”nde belirtmektedir:

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin…”

Evet o gün bugün değil de ne zamandır. Hadi bakalım, istiklal ve cumhuriyetimizi korumak için gerçekten samimiysek, Türkiye üzerinde oynanan oyunları hep birlikte bozalım. Dün olduğu gibi bugün de, tarihi dehamız ve şanlı geçmişimizden aldığımız ilhamla bir kez daha yedi düvele haykıralım “Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diye.

Başta ülkeyi yönetenler, siyasiler, idareciler, sivil toplum önderleri, bilim adamları, akil insanlar, medya mensupları, sanatçılar, yazar ve çizerler ile duyarlı vatandaşlar ülkenizi gerçekten seviyorsanız, terörün her türlüsüne karşıysanız bunu tutum ve davranışlarınıza yansıtınız. Bu sevginizin ölçüsü sizlerin samimiyetinizin göstergesidir.
Bizler bütün şer odaklarına inat, daha çok çalışacağız, vatanımızı daha çok seveceğiz. inancımızı daha çok yaşayacağız.Ve daha fazla kenetlenecek ve hep bir ağızdan tüm dünyaya haykıracağız “Teröre İnat Barışa Kardeşliğe Devam” diye. Kalın sağlıcakla.

 

ÇEVRECİ SÖZÜ: Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Namık Ceyhan Arşivi
SON YAZILAR