ÜNİVERSİTE- SANAYİ İŞBİRLİĞİ
Artık her ilimizde üniversite var. İlerleme yolunda koşmaya azmetmiş ülkemiz için sevindirici bir durum. Ama bizdeki üniversitelerin çoğu, ilk ve orta öğretimde olduğu gibi ezberci, teorik eğitim veren, yükseköğretim kurumları olmaktan öteye geçememiştir, bu gidişle geçeceği de yok. Birçoğunda verilen lisansüstü eğitimde bile uygulamaya ya hiç yer yoktur, ya da çok yetersizdir. Oysa ülkemiz, uygulama alanı olarak çok geniş imkânlara sahiptir.
Eskiden teorik bilgi hamalı “Ayaklı kütüphanelere” çok itibar edilirdi. Okullarımızdaki bu ezberci, teorik eğitim bağımlılığı, bizim geri kalmamıza sebep olan o tuzaktan hala kurtulamadığımızı gösteriyor. Bilgi, beceriyle birlikte yürümelidir. Eğitimin en iyi tanımı “Davranış değişikliğidir.” Bilginin asıl değeri ve yararı, davranışı veya hayatı olumlu yönde değiştirdiği zaman ortaya çıkıyor. Arabayı kullanamadıktan sonra şoförlük kitabını ezbere bilmenin ne yararı olur?
Yıllar önceki bir Ticaret Odası seçiminde Başkan adayıydım. Basın-yayın organlarında Üniversite-Sanayi işbirliğinin önemini anlatıp durdum. Seçimi benim ekibim kazanamadı ama kazanan arkadaşlar bu fikri yabana atmadılar, gerçekleştirmeye çalıştılar. Ancak bu çok yetersiz bir düzeyden öteye geçemedi. En iyi uygulamalı eğitimi tıp fakültelerimiz veriyor. Doğrudan insan hayatı söz konusu diye, tıp eğitiminde uygulama ciddiye alınıyor. Demek ki aynı özeni diğer fakülteler için de göstersek, aynı başarıyı elde edilebileceğiz. Çünkü dolaylı da olsa, onlar da insan hayatıyla ilgilidir.
Bir mühendis okulunu bitirdiğinde mesleğiyle ilgili sadece teorik bilgileri değil, gerçek hayattaki uygulamayı da bilmelidir. En önemlisi, okul bittiğinde bir ustanın iş becerisi Mühendiste de olmalıdır. Meslek hayatına başladığında, uygulamayı öğrenmek için, emrinde çalışması gereken bir ustanın yanında çırak durumuna düşmemelidir.
Bir zamanlar üniversitedeki ünlü bir hocayla bu konuda tartıştım. Bana göre hoca çok bilgiliydi ama eğitim anlayışı çağın bin yıl gerisindeydi. Gerçek hayatta tamamen uygulamadan ibaret olan derslerin bile ezber edilmesini savunuyordu. Şoförlük kitabını ezberleyince arabanın kullanılabileceğine inanıyordu. Aslında o, kullanılan alet-edevatın tanımlarını öğrencilere ezberletmekle meşguldü.
Üniversite hocalarına her yıl yeterli bir “Eğitim Formasyonu” semineri verilse, ülkemizin daha çabuk kalkınacağına inanıyorum. Bir öğretim üyesi üniversitede beş yıl çalışınca formasyon almış sayılıyor. Yeter sayıda öğretim üyesinin olmadığı eski yıllarda buna gerek duyulmuş olabilir. Ama şimdi durum ortada, öğrenciler iyi yetişmiyor. Artık bu durum değişmelidir.
Gerekirse Çıraklık Okullarında olduğu gibi öğrenciler, okulun yanında mesleğiyle ilgili firmalarda fiilen çalışmalıdır. Birçoğu gereksiz diyebileceğimiz, şu andaki ders yığıntısıyla elbette buna zaman yetmez. Bunun için meslekler daha da alt dallara ayrılmalıdır. Bunu planlayabilmek için hocaların, “Eğitim Bilgisi” bakımından daha da donanımlı olması gerekiyor.
YÖK Başkanı ve üyeleri de dahil, eğitime yön veren bütün idareciler bu ezberci, teorik eğitim ortamında yetiştiği için bu durumu değiştiremiyorlar. Ama bu durumdan bizi kurtaracak radikal değişiklikler, ülkemize inanılmaz faydalar sağlayacak, ülkemizi çok hızlı ilerletecektir.
Üniversite bünyesinde Teknokent kuruldu. Ama TÜBİTAK kadroları, FETÖ terör örgütü tarafından işgal edilince beklenen etkinliği ve faydayı sağlayamadığını anlıyoruz. FETÖ mensupları ayıklandıktan sonra epey bir zaman TÜBİTAK’ın faaliyeti durdu. Şimdi yeni kadrolarıyla tekrar işe başlamış görünüyor. Ama bu kez de 15 Temmuz’dan önce kabul edilmiş ve ilerlemiş olan AR-GE destek projelerini ret ve tasfiye etmekle meşgul olduğunu görüyoruz. Bu çok yanlış bir uygulamadır. FETÖ terör örgütüyle hiç ilgisi olmayan firmaların, son aşamaya gelmiş AR-GE projeleri retle sonlandırılıyor.
Geçmişte FETÖ mensupları çok kritik kamu görevlerine getirilirken bunu eleştirmiş olan insanların bile devam eden AR-GE destek projeleri alelacele ve hiç objektif olmayan bir incelemeyle, hatta inceleme bile yapılmadan, incelenmiş gibi yazılmış raporlarla reddedilerek tasfiye ediliyor. Bu duruma acele müdahale edilmelidir. Yazık, çok yazık! Dün öyle, bu gün böyle; ehil ellere hasret kalan bu güzide kuruma yazık! Bu AR-GE çalışmaları sayesinde bu gün kendi SİHA’larını bile üretebilen, geleceğe koşarak ilerleyen ülkemize yazık! Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.