Uyuşturucuyla Mücadele
“Sentetik uyuşturucu kullanımı dünya genelinde gün geçtikçe artıyor. Uyuşturucu kullanımı Avrupa ülkelerinin çok gerisinde olsa da Türkiye için de risk giderek artıyor. Uyuşturucu bağımlılığı ile mücadele etmek, gençleri bilgilendirmek ve bu konudaki duyarlılığı artırmak için 2014 yılında Başbakanlık genelgesiyle ilgili tüm kamu kurumlarının bir araya geldiği bir platform oluşturuldu. Bu platform, uyuşturucuyla mücadelede siz medya mensuplarının desteğine ihtiyaç duyuyor.”
***
T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün ‘Uyuşturucu İle Mücadele Eylem Planı’na yönelik bir rehber yayımladı. Yukarıdaki paragraf o rehberin giriş kısmında yer alıyor.
Uyuşturucu bağımlısı gençlerin yaşı 13’lere kadar indi. Konya’da uyuşturucu satıcılarından hap alan İmam Hatip’e giden kızlar bile var. Uyuşturucuya alıştırılan (bağımlısı olan) bazı kızların fuhuş sektöründe kullanıldıkları da bir gerçek.
Geçenlerde tv. ekranlarında, İstanbul’da bir parkta “bonzai” kullanan bir gencin kıvranırken görüntüsü verildi. BYEGM’nin yeni iletişim stratejisi’ne göre; “Uyuşturucu bağımlıları ile ilgili şok etkisi yaratacak dramatik görüntüler, abartılı tekrarlar ile haberle ilgisi olmayan stok görüntülerin kullanımından kaçınılması” gerektiği uyarısı yapılıyor.
Biz gazeteciler ve sorumlu yazı işleri müdürleri, eskiden intihar olaylarını abartılı olarak veriyorduk. Bu konuya dikkat edildikten ve her intihar haberi verilmemeye başlanıldıktan sonra intihar olaylarında bir azalma görüldü. Demek ki medyanın intihar haberini veriş şekli bile önemli olduğuna göre, uyuşturucu ile mücadelede de bu konulara dikkat edildiğinde basın yayın yâni iletişim vasıtalarının ne kadar önemli olduğu da kendiliğinden ortaya çıkmakta.
Bundan böyle biz basın mensupları, yazarlar, gazeteci milleti olarak “Uyuşturucu bağımlıları için ‘kurban’, ‘batağa saplanmış’, ‘esiri olmuş’, ‘tuzağa düşmüş’ gibi nitelemeler yerine; ‘bağımlı’, ‘tedaviye ihtiyaç duyan’, ‘uyuşturucu kullanan’ ifadelerini kullanmaya azami gayret göstermeye çalışmalıyız.
Uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı her geçen sene artıyor. Bununla mücadelede medyaya elbette çok büyük görevler düşüyor.
Meselâ “bonzai” yerine “sentetik uyuşturucu” teriminin kullanılması daha yerinde olur diye düşünüyorum. Ayrıca, “Uyuşturucu maddenin kullanım şekilleri ve malzemelerinin ayrıntılarıyla verilmemesi ve “uyuşturucu temin edilen cadde, sokak adı ya da kullanım yerlerine ilişkin ayrıntıların da verilmemesinin daha uygun olacağını da buradan ifade etme gereği duyuyorum.
Uyuşturucu müptelaları son zamanlarda “uçuyorum” kelimesini çok sık kullanıyorlar. Meselâ, Seydişehir’de geçtiğimiz aylarda bir intihar vakası gazete sayfalarına yansımıştı. Başörtülü genç bir kız, sosyal medyadan arkadaşlarına “ben uçmaya gidiyorum” mesajını attıktan sonra kendisini bir binanın sekizinci katından aşağıya bırakarak intihar etmişti.
Bu intihar vakâsı geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz açısından ve üstelik genç kızlarımız dolayısıyla üzerinde durulması gereken önemli bir hadisedir.
Sosyal bilimciler, psikologlarımız bu tür olaylar üzerine yorumlar ve tahliller yaparak toplumu, aileleri ve gençleri uyarmaları gerekiyor.
***
Uyuşturucu madde yakalamalarında, “milyon dolarlık baskın” gibi maddenin piyasa değerini öne çıkaran ifadeler yerine; ‘büyük miktarda uyuşturucu ele geçirildi’ gibi daha genel ifadeler tercih edilmesi gerekiyor.
Bunun yanı sıra bizler, gerek haberlerde ve gerekse yazılarımızda uyuşturucu bağımlılığını yenen, aktif bireylere ilişkin haberlerde olumlu mesajlarla birlikte oluşturulan metinlere daha fazla yer vererek, mücadelenin toplumsal boyutunu öne çıkarma ve özdeşim kurma imkânı meydana getirme alanlarında benzersiz fırsatlar sunacağını umarak dikkatli davranmamız da icap ediyor. Medyada “Başarı hikâyeleri”nin daha çok yer alması da uyuşturucu maddelerle mücadelede önemli bir kilometre taşı.
Ayrıca, uyuşturucu ile mücadelede sosyal medya ve internet siteleri bizlere bulunmaz fırsatlar da sunuyor. Bunları iyi kullanabilirsek gençlerimizi uyuşturucu bağımlılığı yapan kötü niyetli kişi, kişiler ve organize çalışan uyuşturucu tacirlerinin elinden kurtarabiliriz.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Seydişehirli o üniversiteli genç kızımızı, sosyal medyayı iyi kullanabilseydik ve kendisiyle en yakınındaki arkadaşları iletişime geçebilselerdi, kurtarabilir ve bu hiç de iyi olmayan intihar eyleminden vazgeçirip tekrar yepyeni hayata döndürebilirdik.
İletişim çağı olan 21. Yüzyılda ne büyük bir iletişimsizlik yaşanıyor ve yaşıyoruz.
Buradan anne ve babalara sesleniyorum:
Çocuklarınızı mutlaka takip edin ve aranızdaki iletişimi sakın hiç koparmayın!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.