Viyana ayaklarımın altında!
Türkiye’yi işgal etmek isteyen küresel güçlere karşı büyük bir kahramanlıkla verilen 15Temmuz Vatan Müdafaası (2016), nasıl dünya tarihini etkileyecek derecede önemliyse; I.Viyana Kuşatması (1529)ile II. Viyana Kuşatması (1683) da, sadece Türk tarihini değil dünya tarihini son derece derinden etkileyen tarihin en büyük savaşlarındandır.
Birinci Viyana Kuşatması, Kanuni döneminde Avrupa’nın gözünü korkutmak ve Avrupalıya gözdağı vermek amacıyla 120 bin kişiden oluşan Osmanlı ordusu, hazırlıklı olmadığından ve tam manasıyla donatılmadığından dolayı başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Sonra bu süreci200 yıl sürecek olan Osmanlı-Avusturya savaşları izledi.
İkinci Viya Kuşatması ise, 39 sene tahta kalan ve avı çok sevdiği için “Avcı Mehmed” olarak da bilinen Osmanlı Sultanı IV. Mehmed döneminde ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasında 138 bin kişiden oluşan devasa bir orduyla gerçekleştirilmişti.
Osmanlı ordusu, Viyana'yı rahatlıkla ele geçirebilecek güce sahip olmasına rağmen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın, Viyana'ya saldırmaktan ziyade uzun bir kuşatma yapmayı yeğlemiş olması ve bu arada Avrupa’nın, Viyana’nın yardımına yetişmesinden dolayı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Merzifonlu, başarısızlığının bedelini idam edilerek ödemiştir.
***
Amerika başta olmak üzere Küresel Avrupa Birliği, bütün gücüyle 15 Temmuz’da Türkiye’ye içten FETÖ/PDY yapılanmasıyla ve dışarıdan da diğer terör örgütleri olan PKK ve DEAŞ’ı Suriye ve Irak koridorunda yapılandırmak suretiyle büyük bir saldırı başlattı. Bu saldırıyı Türkiye, önceden haber alarak nizami harp taktiklerini çok iyi bilen sivil güçler ve darbeye katılmayan vatansever askerî güçler tarafından büyük bir ustalıkla püskürttü.
***
II. Viyana Kuşatması’nda alınan yenilgi Osmanlı'nın Avusturya için giderek bir tehlike olmaktan çıkmaya başlamasına nasıl yol açtıysa; Avusturya’nın da içinde bulunduğu Küresel AB Güçleri, 15 Temmuz’da aldıkları başarısızlık ve yenilginin acısıyla Türkiye’nin güçlenmeye başladığını görünce büyük bir telaşa ve korkuya kapıldı. Bilindiği üzere 1699'daki Karlofça ve 1718'deki Pasarofça antlaşmaları Osmanlı'nın yenilgisini resmileştirmişti.
Avrupa Parlamentosu, aldığı bir kararla Türkiye’nin, Avrupa kapılarında hazin bekleyişini dondurduktan sonra bu sefer Avusturya, Türkiye’ye karşı silah ambargosu uygulayacağını belirten bir kararla karşımıza çıktı. Avusturya Meclisi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, altı siyasi partinin girişimiyle sunulan, Türkiye’ye yapılan silah ihracatının engellenmesine yönelik önerge oybirliğiyle kabul edilmiş.
Türkiye'de insan haklarının baskı altında olduğu vurgulanan önergenin gerekçesinde ise söz konusu silahların muhaliflere karşı kullanılacağı iddia edilmiş.
Yeşiller Milletvekili Peter Pilz, yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullanmış: “Bir daha asla Avusturya'dan Türk özel kuvvetlerine keskin nişancı silahı gönderilmesin.”
Karadeniz uşağı ve Huğlu ne güne duruyor...
Bir zamanlar Osmanlı korkusundan altına işeyen kokuşmuş Avusturya’nın “keskin nişancı silahı”nın en alâsını biz yapamaz mıyız?
Evelâllah yaparız.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda bize silah ambargosu uygulayan Amerika’ya karşı kendi savunma silahlarımızı kendimiz yapmaya başlamış, bundan son derece hayırlı neticeler elde etmiştik.
Avusturya da kim oluyor ki, bize silah ambargosu uygulayarak iç işlerimize karışma cüretini kendinde görüyor. PKK ve DEAŞ’ın kullandığı silahlar sizin destek olarak sevkettiğiniz silahlar değil miydi? Bir zamanlar Almanlar da, Leopar tankları bölücü örgütlere karşı kullanılıyor diye Türkiye’ye satmama kararı almıştı.
Şimdi bizim Altay tankımız var.
Size, Avrupa’ya ve Dünya’ya “Dünya beşten büyük” diyerek kafa tutan bir Cumhurbaşkanımız var.
80 milyonluk Müslüman Türkiye’yi, içinize almaktan korkuyor ve elli küsur yıldan beri büyük bir aymazlıkla kapı eşiğinde bekletiyorsunuz ya…
Artık yolun sonu göründü.
Bizi alsanız da, almasanız da Avrupa Birliği ülkelerinde 30 milyonun üstünde Müslüman yaşıyor. Biz Müslümanlar AB’ye girmişiz zaten. 80 milyonluk Türkiye’yi kabul etseniz n’olur etmeseniz n’olur…
Ey AB! Canın cehenneme!
Bizi almayacağınızı biliyoruz.
Zaten parçalanmanın ve dağılmanın eşiğindesiniz…
Şimdiye kadar siz alacakmış gibi, biz de girecekmiş gibi karşılıklı oyun oynadık..
Artık oyun bitti… Takkeniz düştü, keliniz göründü…
***
Avusturya 8-9 milyonluk bir ülke.
Viyana kuşatmalarından dolayı tarihi bağlarımız da var.
Bu ülkede 7 milyon insanın gazete, dergi ve kitap okuduğunu da biliyoruz.
Kitap okuyan millet ve devletlerin, kitap okumayan millet ve devletlere karşı 1-0 önde olduğunu da görmezlikten gelmiyoruz.
AZİZİM DİYOR Kİ…
2003 tarihinde Avusturya’ya gitmiş ve Kara Mustafa Paşa’nın otağ kurduğu başkent Viyana’daki o tepeye çıkarak, Tuna nehrine şöyle bir bakmış ve “İşte Viyana ayaklarımın altında! Osmanlı gerçekten büyük bir cihan devleti olarak Avrupa’yı boşuna titretmemiş” demekten kendimi alamamıştım.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.