Ambargo kalkarken
Doğudaki sınır komşumuz İran. 80 milyona yaklaşan nüfusu ve sahip olduğu yeraltı kaynaklarının zenginliği ile büyük bir ekonomik güç. Tarihsel olarak bakıldığında bu coğrafyada yüzyıllardır var olan köklü bir medeniyet. 1979’dan beri süregelen ambargolara 2010 yılında ABD’nin baskısı sonucu bir de ekonomik yaptırımlar eklenince bir türlü ekonomik istikrara kavuşamayan büyük bir ülke. Büyük bir Amerikan bankasının geçen haftalarda yayınladığı rapora göre İran yaptırımlarla uğraşmak zorunda kalmasaydı bu gün Suudi Arabistan ekonomisinden daha büyük bir ekonomi olacaktı. Yine bu raporda yer alan çarpıcı sonuçlardan biri İran yaptırımların kalkması ile beraber yıllık ortalama % 7 büyüme performansı gösterebilir.
15 Temmuz tarihinde Birleşmiş Milletlerin 5 daimi üyesi ve Almanya, İran’a uygulanan yaptırımların aşamalı olarak kaldırılması konusunda anlaşmaya vardılar. Hatta Silah ambargosunun bile esnetilmesi karara bağlanmış oldu. Eğer taraflar anlaşmaya sadık kalırsa önümüzdeki yılın ilk yarısında küresel ekonomi yeni bir oyuncuyu kabul edecek. Ülkenin sahip olduğu kaynaklar ve büyüklüğü dikkate alındığında İran Küresel ekonominin önemli oyuncularından biri olacaktır.
Süreç başlamış ve Amerikan kongresinde tartışılma sürecine girilmiştir. Çünkü İran’a yaptırımların Amerika tarafından yasa ile yürürlüğe girdiği ve ancak yasama organı kararı ile kaldırılabileceği bilinmektedir. Öyle ya da böyle 36 yıldır süren bir ambargo sürecinde sona gelinmiş olup Türkiye’nin gerek siyasi gerekse ekonomik olarak bu durumdan nasıl etkilenebileceğini tartışmak yerinde olacaktır.
Ambargonun kalkmasının Türkiye açısından ekonomik, siyasi ve güvenlik etkilerinin olacağı bilinen bir gerçek. Bu durumda olabilecekleri kısa ve uzun vadeli olarak ayırmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye, İran’ın gecikmiş ihtiyaçlarını karşılamakta kısa vadeli olarak önemli bir rol üstlenebilecek durumdadır. Ancak Orta vadede ve uzun vadede Böylesine büyük bir pazarı herkesin cazip göreceği unutulmamalıdır.2014 sonu itibarı ile 4 milyar dolar ihracatımız olan İran dan 10 milyar dolara yakın ithalat yapıyoruz.(8,2 milyar doları petrol doğalgaz)Dış ticaret açığımız 6 milyar dolara yakın bir seviyede. Ancak İran üzerinde ki yaptırımların kalkması demek petrol fiyatlarının uzun bir süre mevcut seviyelerini korumasını sağlayacak ve bu Türk ekonomisinin cari açığına olumlu katkı yapacaktır. Yine Türkiye İran doğalgazının gelişmiş pazarlara taşınmasını daha rahat gerçekleştirecek böylece jeopolitik enerji köprüsü olma iddiasını güçlendirecektir. İhracat olarak sınır ticaretine olumlu katkıları olacaktır. İhracatımızın ağırlıklı olarak düşük ve orta teknolojik ürünler olduğu düşünülürse İran a olan ihracatımızın çok büyük bir atılım yapmasını beklemiyorum. Fakat Türk inşaat firmalarının uluslararası tecrübeleri dikkate alındığında İran da yıllardır bekleyen altyapı yatırımlardan daha çok pay almaları mümkündür. Bu alanda Batılı ve Çinli şirketlerinde kapıda beklediği unutulmamalıdır. Ben turizm sektörünün bu anlaşmadan en olumlu etkilenecek sektör olduğunu düşünüyorum. Geçen yıl yaklaşık 1,5 milyon İranlı turisti ağırladık. İran’ın büyüyen ekonomisi ve artan refah düzeyi özellikle Türkiye ye gelecek turist sayısında önemli bir artışa sebep olacaktır. İranlı turistlerin kişi başına yaptıkları harcama düzeyinin yüksek olması da dikkate alındığında Türk Turizm sektörünün şimdiden İran pazarına yönelik çalışmalara başlaması gereklidir. Konya Hz. Mevlana gibi bir değere ev sahipliği yapmaktadır. Bu bakımdan artan İranlı turist sayısından en çok payı alan illerden biri olma potansiyeline sahiptir. Geçen yıl Türk işadamları 300 milyon dolara yakın İran da yatırım yapmışlar ve İranlı işadamları da 250 milyon dolarlık yatırımlarını Türkiye de gerçekleştirmişler. Artan ekonomik ilişkiler mutlaka iki ülke arasındaki doğrudan yatırımlara olumlu katkıda bulunacaktır.
Enerji, kimya, gıda ve otomotiv gibi sektörlerin işbirliği imkanlarının olumlu yönde artacağını özellikle Türk Bankacılık sisteminin de bu süreçten olumlu etkileneceğini söyleyebiliriz. Fakat büyük kaynaklara sahip genç ve eğitimli bir nüfus gücü olan İran uzun vadede küresel ekonomi içerisinde yerini alma başarısını gösterecek ve bizim birçok pazarda rakibimiz olacaktır. Birçok girdi kaleminde özellikle enerji maliyetinin yüksek olduğu sektörlerde İranlı rakiplerimizin bizden bir adım önde olduklarını unutmayalım. Bu günkü koşullarda pazara yakınlığımızın avantajlarını kullanan ihracatçılarımız ve iş adamlarımız aynı yakınlıkta İranlı rakipleri ile rekabet etmek zorunda kalacaklardır. Küresel ekonomide oyuncular ve oyun kuralları tekrar değişmektedir ve Türkiye bu değişimlerden olumlu etkilenmek için strateji geliştirmek zorundadır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.