BAĞIMLILIK_II
Bağımlılıkla ilgili ilk yazıda stres, sıkıntı, üzüntü gibi durumların bağımlılığa sürüklediğinden bahsetmiştik. Peki bu durumlarla başetmek için nasıl bir strateji geliştirmeliyiz. Bunun üzerinde biraz düşünelim.
‘’sınırsız bir güç beni, koruyor’’ diye düşünerek kutsala inanan bir insan, ruh gemisini zihinsel bir limana demirler ve dinginlik kazanır. Bu dinginlik akleden kalbi harekete geçirmekle mümkündür.
Hadid suresi 23 ‘’..elde ettiğinize sevinmeyip, elinizden gidene üzülmeyesiniz diye…’’
Hacc,11 “insanlardan kimisi Allaha bir tereddütle ibadet eder. Eğer ona bir hayır gelirse onunla sevinip mutlu olur. Yok eğer bir bela isabet ederse yüz üstü dönüp gider. Onun dünyası da ahireti de perişan olmuştur. İşte apaçık kayıp budur.”
Maide 54’’…inananlar kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte bu, Allah’ın ihsanı ve ikramıdır. Onu dileyene verir.’’
Şuara 89 ‘’kıyamet günü Allah’ın huzuruna selim bir kalple gelenler müstesna bir yere sahiptir.’’
‘’rabbinin hükmüne sabret de balık sahibi gibi olma’’(kalem suresi)( yani rabbinin hükmüne rıza gösterdiğin kadar yükün hafifletilir.
‘’bugün, sözlerine sadık olanların sadakatlerinin hayrını görecekleri gündür. Zemininden ırmaklar çağlayan, içinde ebedi kalacakları cennetler onlarındır. Allah onlardan razı, onlar da Allahtan razıdırlar: işte bu muhteşem bir başarıdır.’’(maide suresi 119)
Avusturalyalı bir adam; Nick Vujicic, yıllarca Tanrıya kızmış, niye insanlara el ayak verdin de bana vermedin, diye. Yıllar sonra der ki (içindeki öfke soğuyunca ): “ey Allah’ım, benim için her ne takdir ettiysen başım gözüm üstüne.” Düşünün ki bu insan önüne yiyecekleri koysanız da ağzına katmasanız karnını doyuramaz. Sonrasında sapasağlam bir hanım onunla evleniyor ve ona yüksünmeden bakıyor.( Dört tane çocuğu olmuş, hepsi sağlıklı) Rabbinin hükmüne rıza gösterdiğin kadar yükün hafifletilir. Ki bu insan müslüman da değil. (inşallah olur)
‘’eğer kullarım sana benden soracak olurlarsa, iyi bilsinler ki ben çok yakınım: bana dua edenin çağrısına hemen karşılık veririm. Öyleyse onlar da bana karşılık versinler ve bana tam güvensinler ki, hak yoluna yöneltilsinler.’’(bakara suresi 186)
‘’ürpererek ve ümit ederek dua edin ona. Hiç kuşkusuz, Allah’ın rahmeti, güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır.’’(Araf suresi 56)
‘’Ey mutmain nefis! Razı edici ve razı edilmiş olarak dön Rabbine’’
Don Juan Amerikalı bir kızılderilidir. O insanları sıradan, avcı ve savaşçı olarak ayırır. Sıradan olan başına ne gelse ya şükreder ya küfreder. Avcı bilgeliğe yol alandır. Bilge olansa sonuca değil sürece odaklanır ve yaşamının amacını görmeye çalışır.
Savaşçı çevre koşullarından bağımsız bir iç huzuru geliştirir. Bu insanın gerçek özgürlüğüdür.
Kendinizi doğru tanımlarsanız sizi mutsuz eden olayla yaşayabilirsiniz. Kendini doğru tanımlama kibri bir tarafa bırakmakla mümkündür. Sorun kişinin dışında değil onun dünyaya bakış tarzında yani paradikmasındadır. Öyle patolojik bakış açıları vardır ki delirmeye davetiye çıkarır. ‘’kahrolası ölçtü biçti yine kahrolası nasıl da ölçtü biçti’’ (Müddessir suresi) bakış açısını asla değiştirmemek..kuran buna kibir der. Kibir önünde duran açık seçik gerçeği görmemektir. Göremez çünkü kibir algı körlüğü yapar. O insan ne burnunun ucunu görür ne de yarınını kestirebilir. Ne kendinde ne de çevresinde olup biteni anlar. İnsanın kendinden daha mühim olan şey hakikattir. (Doğan Cüceloğlu Savaşçı)
Savaşçı kendi hakikatini öğrenme yolunda savaşçıdır. Bu savaşı kazanmada en büyük engel kendi paradikmasına saplanıp kalmaktır. Kibirli:’’ atalarımı neyin üzerine bulduysam ona uyarım’’ der.
Kuran ona sorar ‘’ataların seni alevli ateşe çağırsa da mı?’’
Kibirli: ‘’ben böyle iyiyim’’ der. savaşçı:’’ benim görmediğim, fark etmediğim, gözden kaçırdığım bir şey olabilir mi?’’ diye düşünür.
Sabit fikirli insanların zamanla beyninin küçüldüğü, demans ve alzaymır geliştiği klinik deneylerle saptanmıştır.
Yeni yeni pencerelerin açılması bakış açınızı sürekli değiştirmekle mümkündür.
‘’Allahın rahmeti güzel düşünüp güzel iş yapanlara çok yakındır.’’(Araf 56)
Kimyada billurlaşma diye bir konu var. Bir çok farklı maddenin bulunduğu bir kap içerisine bir kristal koyarsak karışımda bulunan moleküllerden kristalle aynı türde olanlar ilginç bir çekim gücüyle yavaş yavaş kristalin etrafında toplanmaya başlar. Durgunluk devam ettikçe kristal büyür.
Ancak sıvıyı sürekli karıştırırsak, müdahale edersek kristal cılız kalır. Psikolojide de durum aynıdır. Herhangi bir psikolojik durumumuzu bilinçli bir şekilde sürekli aklımızda tutalım. Benzer ruh halleri ve fikirler ilginç bir şekilde gelir yanı başına yerleşiverir. Uzun süre bu ruh hali devam ederse bilincimiz üzerinde baskı kuracak kadar etkili, istediğini yaptıracak kadar masif bir güç oluşur çevresinde. Eğer bu kristalleşme anlık bir sarsıntıya uğramazsa yavaşça muhteşem bir sağlamlığa ulaşır. Ekip sağlam, sessiz ve kalıcı olur...ama bu sessiz kristalizasyonu sükunetle rahat bırakan insan azdır.( Jjules Payot- irade terbiyesi)
Bakara suresinde geçen bir ayette şöyle buyrulur: ‘’kalbinizin kazandıklarından hesaba çekileceksiniz.’’
Saliha Erdim diyor ki: hayatta iki çeşit insan vardır. Öğrenebilenler ve öğrenemeyenler. Öğrenebilenler yük alanlardır. Öğrenemeyenler yük olanlardır. Öğrenemeyenler nasıl daha iyi bir insan olabilirimle kafa yormadığından nasıl karşımdakini daha fazla yıpratabilirimi düşünür, nefret dilini kullanır. Muhalefeti nasıl doruğa taşıyabilirim, nasıl daha fazla zarar verebilirim… bunu düşünür.
Zarar vermeyi düşünen en çok zarar görür. Kötü bir düşünce hangi bünyede mayalanırsa onun bütün hücrelerine kadar sirayet eder. Ona rengini verir.
Kafadaki fikir (yani kalpte yer tutan) hangi kaynaktan besleniyorsa kişi de o kaynağa yakın olur.
Araf Suresi 94. Ayette buyrulur ki: biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek, onun halkını pişman olup iman ve itaate yanaşsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla tutup (silkeledik).
Ankebut 3. Ayette buyrulur ki: yemin olsun ki biz onlardan önceki kavimleri de imtihan ettik. Allah, doğru olanları da mutlaka bilir, yalancıları da mutlaka bilir.
Bakara suresi 155. Ayette buyrulur ki: and olsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele.
Yani Allah insanları deniyor, yaşadıklarından bir şeyler öğrenecekler mi diye. Ancak eğitildiği halde öğrenmemeyi seçen insanlar elbette vardır.
Nisa 91. Ayette buyrulur ki, fitneye her geri çağrılışlarında balıklama dalarlar.
Eğitildiği halde öğrenmemeyi seçen insanlar elbette ki olacaktır. Bakara Suresi,282 de buyrulur ki: ”Allah’tan ittika edin Allah size (ihtiyacınız olan şeyleri öğretir)…
İnsanı bağımlılığa sürükleyen zihniyetlerden kurtulmanın bir çok yolu, yolları var. Hatta bi şekilde bağımlı olmuş olanlar için de yapılacak çok şey var. Amatem de ki bir doktorun söylediklerini hiç unutmuyorum: buraya gelirken bir koluna annesi bir koluna babası girmiş getirmiş birinde tedavi sonuç vermiyor. Kendi ayaklarıyla gelmeli, kendi ağzıyla “ben iyileşmek istiyorum” demeli, demişti.
Burada aklıma İsra suresi 13. Ayet geliyor: “Biz insanın amel kuşunu kendi boynuna doladık”
Bağımlı olmak gibi bağımlılıktan kurtulmak ta kendi tercihinizdir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.