“BAKALIM UĞUR BAŞKANINI BUGÜN NASIL SAVUNACAKSIN?”
Biz bu satırları yazarken şuna inanıyordum ki okulların da yerinde ve doğru bir kararla tatil edilmesiyle şehrin yarısı hâlâ sıcacık yatağında idi. Okulların tatil kararı nedeni ile başta Sayın Valimiz Toprak olmak üzere tüm yetkililere teşekkür ederiz.
Tatil yapanlar, onlar da şanslı insanlardı ve bolca yatsınlar. Hiç kıskanmıyoruz. Çünkü Allah bize bu fırsatı ve şansı verdiği müddetçe biz çalışmaktan yazmaktan, çizmekten mutluyuz dahası huzur buluyoruz. Hele hele hayırlı bir işe sebep olabilme adına bir yerlerden toz kaldırabildik mi işte o zaman maksat da hasıl olmuş oluveriyor işte.
Hadi lafı uzatmadan sabah sabah gündem konularımıza paragraflar açalım.
MECLİS ÜYELİKLERİ İÇİN
MÜLAKATLARDA İNSANLARIN
KAFASINDA SORU İŞARETİ OLMAMALI
Dün sabah sosyal medyadan yolların kötü durumu ile dostlarla okurlarımız ile yazışırken bu yazışmaların birinin ardından bir abimiz aradı. Partisinin ismini vermedi ama kendisinin de bir partiden Belediye Meclis üyeliği için müracaatta bulunduğunu söyledikten sonra haklı olarak kafasını karıştıran sıkıntıyı bizimle samimi bir şekilde şöyle paylaştı;
“Uğur abi ismini vermek istemiyorum ama ben de bir partiden meclis üyeliği için müracaatımı yaptım. Mülakatı yapacak bayan partiden gelmiş. Güzel olabilir. Ama bu bayanın kocası da Meram’dan Meclis üyesi, oğlu Büyükşehir’de falan yerde çalışıyor. Belki yasal olarak haklılardır, doğrudur da ama bana hiç etik gelmedi. Bu konuda hiçbir lafa söze meyil edilmeyecek şekilde çalışma yapılmalı diye düşünüyorum. Çünkü bak abi adaletsizlik, karı koca, oğlan kız, kayın enişte baldız ilişkileri yarın önce Başkan’a zarar verecek. Geriye dönüp bir bakar mısın? Allah selamet versin bir şeyi konuşurken Halil Ürün, Ahmet Öksüz, Mustafa Özkafa diyoruz. Hiç Belediye Meclis üyeleri anılıyor mu? Bu durum vallahi en çok Başkan’a zarar verecek.”…
Abimize teşekkür ettim ve telefonu kapattıktan sonra düşündüm. Bu durum hiç aklıma gelmemişti söyleyen de olmamıştı.
Doğru muydu? Sonuna kadar doğruydu.
Haklı mıydı? Sonuna kadar haklıydı.
SAĞLIK İL MÜDÜRLÜĞÜ
ACİL İLE İLGİLİ BİLGİ VERDİ
Cumartesi günü bir vatandaşımızın (Cevdet Çakmak Bey) Meram Eğitim Araştırma Hastanesi acilinde yaşadığı bir olay ile ilgili bilgiyi sizlerle paylaşmıştık. Sağ olsunlar pazartesi günü Sağlık İl Müdürlüğü yetkilileri arayarak konu ile ilgili bilgi verdiler. Hastane yetkilileri o günü ve olay anını dakikalarca kamera görüntüleri ile izlediklerini söyleyerek “Evet söylendiği o anda bir otomasyon hatası olmuş. Rakamlar atlamış o doğru. Ancak söz konusu şikayetçi bayan bu hata sonucu aldığı numaradan önce muayene giriyor. Hem de on sıra önceden. Bu arada bayan doktorumuz ile tartışıyor. Kamerada ses kayıtları yok. Ancak o anda oradaki görevlilerin ifadesi alındı. Bunun üzerine bayan doktor da kendisine diğer tarafta muayene olmasını söylüyor. Öyle diğer hastalara hitaben bir suçlama ya da aşağılama yok. Yine de bu konuda gereken görüşmeler yapıldı” diyordu.
Biz her zaman genel anlamda sağlık çalışanlarının doktorundan yardımcı personeline kadar ne kadar zor ve sıkıntılı bir iş yaptığını hasta ve hasta yakını psikolojisinin durumunu bu satırları yazmadan göz önüne alıyoruz.
Sağlık çalışanlarının da bu dünyadaki imtihanları bu işte. Hem para kazanacaklar hem dua alacaklar arada bir de böyle bir durumu yaşayacaklar.
“TWİTTER’Cİ REKTÖRÜNDEN SES YOK”
Selçuk Üniversitesinde sınav haftasındayız. Dün saat 5 sularından itibaren öğrenciler bize özelden yazmaya başladılar. “Abi okullar tatil mi?” Hepsine üç aşağı beş yukarı aynı cümleleri yazdık “Okullar tatil ama siz okul değilsiniz üniversitesiniz”…
En sonunda üniversiteden bir hoca saat 8.10’da yazdı “Üniversite yıkılıyor senin twitterci rektörden tık çıkmıyor”…
Gerçekten bunu öğrenciler de söylemişti. Sosyal medyadan öğrencilerine 24 saat ulaşan onlara yardımcı olmaya çalışan hele hele geçtiğimiz yağan o karda öğrencilerini dakika dakika bilgilendirerek takdir toplayan ve bunu da köşemize taşıyan biz bu kez Rektör Şahin Hoca’dan bilgi alamıyorduk.
Bu arada başta Sayın Rektörümüz olmak üzere Selçuk Üniversitesini yöneten duyarlı hocalarımıza sormak isterim.
Bakın değerli hocalarımdan saat 09.06’da Kampüs yolundan gelen fotoğraflara..
Şimdi sınava giremeyen ve bütünlemelere kalan öğrencilerin hakkını kim koruyacak? Bu gariplerin analarına babalarına yazık değil mi? Bu kul hakkı olmuyor mu?
Durun şimdi aradan epey zaman geçti aklıma geldi. Belki Rektör Hoca Konya’da değildir. O zaman da hoca Konya’da ya da Türkiye’de değil ise nöbetçi bir rektör vekili koyacak bu rektör öğrenci ilişkisinin en güzel örneğini sürdürecek…Ya da sürdürmeli…
HASTANELERİN ACİLLERİNE
TAKVİYE Mİ YAPILSA…
Önceki gün yani Pazartesi akşamı saat 21.24’te bir okurumuzdan önce şu fotoğraf kareleri geldi.
Sonra okurumuz şöyle diyordu;
“Selamünaleyküm Uğur abi nasılsın akşamın hayırlı olsun. Ellerinden öper bir buçuk yaşında bir oğlum var. Bu akşam ateş yüksekliği burun akıntısı derken soluğu Beyhekim Devlet Hastanesinde aldık. Malumunuz ortalıkta salgın hastalık kol geziyor. Seksen birinci sırayı bize verdiler. Önümüzde 32 kişi var çocuklar desen bazıları baygın yatıyor anne ve babalarının kucağında. Ortalıkta bu kadar salgın hastalık varken bu hastanemizin çocuk acilinde tek doktor var. Allah hekimlerimize zeval vermesin güzel ilgileniyorlar, baştan savmıyorlar. Senden ricam Beyhekim Devlet Hastanesinin Başhekimine bir zahmet duyur da Çocuk Acil’e gece oniki, bire kadar iki veya üç doktor nöbetçi bıraksın. Bu insanları yavruları bu kadar mağdur etmesin. İşlemimiz bittikten sonra gereken ilgili yerlere şikâyette bulunacağımı aracığınızla buradan beyan ediyorum abi.
Tekrar hayırlı akşamlar Allah'a emanet olasın görüşmek üzere abim.
Not: BU ÇOCUK ACİL’E ÇARE BULMADIKÇA BEYHEKİM HASTANESİ DEVLET HASTANESİ BAŞHEKİMİNE VE YARDIMCILARINA ALLAH RAHATLIK VERMESİN ABİ”
…………..
İşte kucağında biricik evladı cayır cayır ateşler içinde yanarken bir babanın psikoloji. Bunu ancak o durumda kalan bir baba ana anlayabilir. Elbette doktorlarımız ve yöneticilerimizde buluyorlar ve anlıyorlar ama sağlıkta çağ atlayan ve Avrupa’dan ülkemize hasta getiren bizim sistemimiz bu tür sorunları anlık çözebilir diye inananlardanım.
RECEP KONUK VE EKİBİNE TEŞEKKÜRLER
Dün bütün gazetelerde ve televizyonlarda haber olarak izlediniz. Ama yerel bir gazeteci olarak Recep Konuk ve ekibinin ülkenin içinde bulunduğu kriz ortamında bu dağıttığı paraya teşekkür etmeliyiz. Dile kolay Recep Başkan KONYA ŞEKER olarak 2018 yılında ÜRETİCİDEN 26 KALEM ÜRÜN ALMIŞ ve bunun karşılığı olarak da tam 2.26 MİLYAR TL ÖDEME yapmış…
Yani bizim yerli kurumumuz devlet ödemesi gibi ödeme yapıyor. Dün bu haberleri okurken aklıma geldi. Recep Başkan biraz elini eteğini çeker gibi yaptı birden kurumu batırdık çıkardık. Oysa çiftçiye bir senede ödenen para bu. Tamam Başkan siyaset ile uğraşırken pek görünmedi ama nasıl büyük rakamlarla uğraştığı da ortada.
Biz bu vesile ile ülkenin içinde bulunduğu dar boğazı da düşünerek Recep Başkan ve ekibine bir kez daha teşekkür ediyoruz.
VALLAHİ DÜN NE BEN NE DE ŞEHİR
İNSANI BİR FARKLILIK GÖREMEMİŞ
Malum dün gün doğmadan dahası gece yarısından itibaren Konya’nın 1 numaralı gündem maddesi kar yağışı dolayısıyla şehir içi trafikti idi.
Şahsen saat 8’e doğru evden çıktım.
Ama bizim gördüklerimiz ve fotoğrafladıklarımızdan önce sizlerden gelen birkaç notu da paylaşalım.
Saat 9’u 6 geçe bir iş adamımız aradı. Organize’ye gidiyormuş. Ankara Yolu’nda çalışma olmadığını söylüyordu.
Alp Bey 8. 47’de şu yorumu bize gönderiyordu;
“Abi bugün çok öfkeliyim, Meram Belediyesinin ve Büyükşehir Belediyesinin önüne gidip bir kamyon bulup kapılarının önüne kasadaki bütün karları boşatmak istiyorum. Yeter artık. Koskoca ovada dümdüz arazide bir yolu açmaktan bile acizler. Sabah şehir içi 20 km yol yaptım ara yollar zaten terk edilmiş durumda ana caddeler de ise bir tane bile belediye aracı göremediğim gibi öncesinde de yolun kardan temizlendiğine dair bir ize rastlamadım. Önceki yıllar kar yağdığında aynı şeyler olmuştu. Koskoca belediyelerin düştüğü bu hal artık beni üzmekten çok isyan etme noktasına getirdi. Aldığım maaşın bir kısmı daha elime bile geçmeden devlete vergi olarak gidiyorsa ben bu paranın arkasına düşerim abi. Boş beleş işlere tonla yatırım yapıp sağa sola reklam vermekle uğraşacaklarına vatandaşın yolunu açsınlar. Her yıl aynı şeyler. Emekli konağı, düğün salonu, taksi durağı, muhtar evi, saçma sapan park bahçeler ve buna benzer onca gereksiz yatırımla doldurdular şehri.”
……………..
“BAŞKANINI BUGÜN NASIL SAVUNACAKSIN?
SEN UĞUR İBRAHİM BAŞKANINI CİLALA”
Dün saat 8.09’da bir bayan üniversite hocası Beyşehir Yolu’na aracı ile çıkamamış yolda kalmış ve öfkesini bizden alıyordu. Bu yolda bir tek çalışan araç olmadığını söylüyordu.
Evet hocanın dediği tek doğru Beyşehir Yolu’ndan o andan 15 dakika öncede ben geçmiştim. Altı donmuş üstü karla kaplı yolda 20 kilometre hızla. Araba oynayıp duruyordu. Ama hocamızın diğer sitemlerine asla katılmıyorum. Evet dün sabah 8 sularında 8.30’a kadar çok ama çok kötü idi.
Buyurun Beyşehir Yolu, Meram Yaka ve Meram’dan Eğitim Fakültesine giden yollardan birkaç kare;
Mesela Yaka Yolu’ndan şehre inmeye çalışıyoruz. MİT’in oradan Gar’a gitmek için alt geçide gireceğiz. Ama ne mümkün? Alt geçitten üst tarafa çıkma şansınız yok çünkü araçlar kayıyor. İnanmayan belediye yöneticileri şehrin kameralarından kontrol edebilirler. Çünkü o anda önümde duran dolmuş ve arkamdan kayarak gelen aracın korkusundan fotoğraf çekemiyordum.
…………….
Sonuçta çalışan başkanlara, müdürlere daire başkanlarına, şeflere, amirlere ve işçi kardeşlerimize haksızlık yapmayalım. Günün doğması ve mesainin başlaması ile çalıştılar. Ancak öyle doğal bir afetin olmadığı günde okullar da tatil iken böyle görüntüler ve tedirgin bir şehir insanı için dün sabah bu günde bu çağda inanın hak etmediğimiz bir çile idi.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Mücadele eden yenilgiye uğrayabilir, mücadele etmeyen zaten yenilmiştir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Saygı sevgi karşılıklı anlayış ve sabrın her yerde her ortamda ve şartta geçerli olduğunu bilip ona göre hareket edebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.