Rasim Atalay

Rasim Atalay

Balkanların kanlı gülü: Bosna Hersek

Balkanların kanlı gülü: Bosna Hersek

Avrupa’nın kalbinde yer alan Bosna Hersek, Boşnakların, Sırpların ve Hırvatların iç içe ama birbirinden özerk yaşadıkları bir ülke. Özellikle 1991-1995 yılları arasında devam eden savaş ve katliamın izlerini Bosna Hersek’in her bir zerresinde görebilmek mümkün

Geçtiğimiz hafta yapılan bir program çerçevesinde haftanın ilk günü itibariyle Konya’dan Konyaspor’un yöneticileri, teknik heyeti, futbolcuları, gazeteci meslektaşlarım, Konya Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Konya milletvekilleri ve bir kısım öğrenci kardeşimizle birlikte Balkanlardaki kardeş ülkemiz olan Bosna Hersek’teydik.

Her ne kadar uçağımız yaklaşık 6 saatlik bir rötar ile kalkmış olsa da akşam saatlerinde Bosna Hersek’e ulaşmış ve Saraybosna topraklarına adımımızı atmış olduk.

bosna-hersekte-aksam-1.jpg

Daha önce Bosna Hersek’e gitmek, görmek ve gezmek bana nasip olmuştu. Yaklaşık 10 yıl önce gerçekleştirmiş olduğum seyahat, Bosna Hersek’e iner inmez aklıma geliverdi. O zamanlar demiştim ki, “İnşallah bu güzel beldeye, dost ülkeye tekrar gitmek ve kardeş millet olan Boşnaklarla yeniden biraraya gelmek nasip olur.”

bosna-hersekte-aksam-2.jpg

Konyaspor’un Bosna Hersek’in en köklü kulüplerinden kardeş takımı Zelnejzicar takımı ile yapacağı hazırlık maçı, belki de dostluk ve kaynaşma maçı bizim de Boşnaklarla yeniden buluşmamıza ve kaynaşmamıza vesile oldu.

stadyum.jpg

bosna-hersekte-aksam-4.jpg

BAŞÇARŞI'DA AKŞAM TURU

Akşam saatlerinde ulaştığımız Bosna Hersek bizi bir hayli soğuk karşıladı. Otelimize yerleştikten sonra yüzümüze vuran, içimizi titreten soğuk havaya aldırış etmeksizin soluğu kaldığımız otele yürüme mesafesinde bulunan Başçarşı’da aldık. Başçarşı’ya girince insan ortamın büyüsüne bir anda kapılıveriyor. Tam bir Osmanlı ticaret merkezi. Küçük küçük dükkanlarda çoğunlukla hediyelik eşya satışı yapılıyor. İşletmecilerin çoğu kadın. Daha önceki ziyaretimizde Başçarşı iğne atsanız yere düşmez değimini tam manasıyla karşılıyordu. Ama bu kez, turizm sezonunun kapalı olmasına bağlı olarak oldukça sakindi. Çarşının girişinde bulunan Saraybosna Sebili de tüm ihtişamıyla bizi karşılıyor, adeta ‘hoşgeldiniz’ diyor. Saray Bosna Sebili’nin aynısı güzel şehrimiz Konya’da da Fuar Kültür Park’ta bulunuyor.

bascarsi.jpg

bascarsi1.jpg

saraybosna-sebili.jpg

YAŞANAN ACILARI UNUTMUYORLAR, UNUTTURMUYORLAR

Gün ağarıp tekrar Saray Bosna sokaklarına çıktığımızda ise din kardeşimiz olan Boşnakların, Hırvatlar ve Sırplarla olan acı münasebetinin yaralarını şehrin sokaklarında, caddelerinde, duvarlarında en çarpıcı şekliyle görmeye başlıyoruz. Duvarlardaki kurşun izleri silinmemiş, silinmek istenmiyor. Kalsın ki geçmişte yaşadığımız acıyı unutmayalım diye düşünüyorlar. Bu da yetmiyor. Şehrin muhtelif yerlerinde zeminde kırmızı lekeleri görüyoruz. Bunlar da aslında büyük anlam ifade ediyor. Savaşın katliama ve soy kırıma dönüştüğü dönemlerde Sırp keskin nişancılar tarafından adeta avlanan Boşnakların şehit düştüğü yerlere işaret ediyormuş bu kırmızı lekeler. Aslında şehir savaşın, katliamın, soykırımın tarihe not düşülmüş en acı ve en hüzünlü hikayelerini haykırıyor. Söz sussa, göz görüyor, azıcık mantık yürüten, şehrin dilini çözüveriyor.

AHMİÇİ KÖYÜ, SAVAŞIN EN İĞRENÇ VE EN ACI TABLOSUNUN CANLI TANIĞI

Hüzün kokan Bosna Hersek’in bir başka şehri olan Travnik oluyor ikinci gündeki rotamız. Yolumuz üzerinde bulunan Ahmiçi Köyü’nü görmesek, burada durup bir selam vermesek buraya boş yere gitmiş olurmuşuz ki bunu Ahmiçi’ye ulaşınca anladık. Aslında Bosna Hersek’le katliamları ve savaşı anlatmaya çalışırken uzak bir zamandan değil yakın tarihten bahsediyoruz. Yaklaşık olarak 30 yıl kadar öncesinde burada onulmaz acılar yaşanmış. Ahmiçi Köyü de bu acıların en yoğun yaşandığı yerleşim yerlerinden birisi. Hırvat Savunma Konseyi’nin özel birlikleri 16 Nisan 1993’te Bosna-Hersek’in Vitez şehri yakınlarında bulunan Ahmiçi Köyü’ne girip, sabah ezanlarından sonra saldırıya geçmiş. Savunmasız haldeki 43’ü kadın ve çocuk toplam 116 sivili şehit etmişler. Birçok Müslüman kardeşimiz, evlerinin ateşe verilmesinden ötürü yanarak şehit olmuş.

ahmici-muzesi-1.jpg

ahmici-muzesi-2.jpg

ahmici-muzesi-3.jpg

ahmici-muzesi-4.jpg

Savaşın iğrenç yüzünü ve zalimlerin zulmünü görmek için sadece Ahmiçi köyüne gitmek bile yetiyor. Kundaktaki bebekten yaşı haddi aşan ihtiyara varıncaya kadar kimi gördülerse acımasızca katletmişler. Yetmemiş, cesetleri de yakmışlar. Köyün avlusunda bir müzede sergilenen fotoğraflara bakabilmek yürek ister. İnsanın içi parçalanıyor, insan bu kadar mı canileşir?

ahmici-muzesi-5.jpg

VEZİRLER ŞEHRİ TRAVNİK

Bosna Hersek’teki her bir şehir, her bir yerleşim yeri tarihi yaşatsa da bir şey özellikle dikkatimizi çekiyor. Bölgedeki camilerin çok büyük bir bölümü yerle bir edilmiş. Ama bir tek kiliseye dahi dokunulmamış. Yani Sırplar ve Hırvatlar, gittikleri her yerde İslam’ın izlerini silmeye çalışmışlar. Ama Boşnak Müslümanlar, onların ibadethanelerine hiçbir şekilde dokunmamış, zarar vermemiş.

Konya ile kardeş olan Travnik şehri, tabiatın tüm güzelliklerini de yürekli bir şekilde ortaya koyuyor. Yeşili, tarihi değerleri, Osmanlı’dan günümüze kadar gelen tarihi ve kültürel değerleri ile adeta yaşayan bir tarih… Osmanlı’yı görmek için Travnik’e gitmek gerek belki de. Zaten Travnik bir dönem Osmanlı’nın vezirler şehri olarak anılmış.

Şehirde Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalma çok sayıda türbe ve cami bulunuyor. Bir fotoğraf karesine en az 40 caminin sığdığı söyleniyor. Belki biz sığdıramadık ama Travnik Kalesi’nden Travnik şehrine bakıldığında yükselen minareleri görmek, bu söylemi doğruluyor. Hele ezan vakti geldiğinde bu kaleye çıkıp şehri seyrediyorsanız, ezan sesini dinlemek için etrafta çıt sesinin dahi duyulmamasını arzu ediyorsunuz.

travnic-nehir.jpg

travnic-sehri.jpg

travnik-kalesi-1.jpg

travnik-kalesi-2.jpg

BİR NESİL YOK EDİLMİŞ

Yerleşim yerinin bulunduğu her yerde büyük mezarlıklar var. Bu mezarlıklar bile savaşın ne kadar şiddetli geçtiğini anlatıyor aslında. Saraybosna'nın merkezine geldik ve bizim Fuar Kültürpark'ın girişinde bulunan Saraybosna Sebili'nin orijinalinin önünde durduk. Aliya İzzet Begoviç'in de mezarının bulunduğu büyük bir mezarlık var yakınlarda. Önce oraya gidip Rahmetli Aliya İzzet Begoviç'i mezarı başında ziyaret ettik. Dualar ettik. Allah rahmet eylesin...

Mezarlıkta dikkatimi çeken başka bir şey daha vardı. Mezar taşlarına bakıldığı zaman ölümlerin neredeyse tamamının 1993-1995 yılları arasında meydana geldiği anlaşılıyor. 20-25 yaşlarında, hayatlarının baharında şehit düşmüşler. Bu da bence savaşın ibretlik bir görüntüsü. Bir nesli yok etmişler.

aliyanin-mezari-1.jpg

aliyanin-mezari-2.jpg

aliyanin-mezari-3.jpg

aliyanin-mezari-4.jpg

aliyanin-mezari-5.jpg

BOSNA HERSEK’E HAYAT VEREN TÜNELİN HİKAYESİ

Bir yerde savaş varsa, hele ki bu savaş kural tanımıyor ve soykırım boyutuna ulaşıyorsa orada sefil hale getirip yok etmek adına her türlü yola başvuruluyor. Bosna Hersek de aynı durumu yaşamış. Her bir yanından kuşatma altına alınmış.

Öyle bir hal düşünün ki, yiyecek ekmeğe varıncaya kadar muhtaçsınız. Bu ihtiyacınızı karşılayabilmek için bir çıkış yolu, bir umut arıyorsunuz. Aranan bu umut, aslında Umut Tüneli’nin ta kendisi olmuş. Saraybosna Umut Tüneli, Bosna Savaşı sırasında kuşatma altındaki Saraybosna’yı o sırada Birleşmiş Milletler kontrolünde olan Saraybosna Uluslararası Havalimanı’na bağlamak üzere 30 Temmuz 1993'te açılmış. 800 metre uzunluğunda, 1 metre genişliğinde, 160 santimetre yüksekliğinde bir tünel kazılmış. Bosnalıların İgman Dağı yakınlarında Butmir bölgesinde Kolar ailesine ait evin altından inşa etmeye başladıkları tünelin yapılması 4 ay 4 gün sürmüş. Savaş döneminde günde ortalama bin kişi tüneli kullanmış. Bu tünelden halkın asgari ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmış. Gıda, insani yardım ve cephanenin şehre ulaşması ve insanların şehirden çıkabilmesi için tek çıkış yolu bu tünel olmuş. Tünelin kuzey girişindeki ev, 1996 yılından müzeye dönüştürülmüş. Yolunuz düşerse mutlaka bu bölgeyi de ziyaret edin derim. Tünelde savaşın izlerine rastlayabilir ve Bosnalıların hayata açılan kapısından bir de siz bakabilirsiniz.

umut-tuneli-1.jpg

Ez cümle, her ne kadar yaşantıları itibariyle Avrupalı oldukları gözlense de bölge halkının yani Bosna Hersek’in kalbinin yarısı Türkiye’de atıyor ve biz Türkleri çok seviyor. 10 yıl sonra yeniden Bosna Hersek’i ziyaret etme fırsatını doğuran, aracı olan herkesten Allah razı olsun.

umut-tuneli-3.jpg

umut-tuneli-4.jpg

umut-tuneli-5.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Rasim Atalay Arşivi
SON YAZILAR