Rasim Atalay

Rasim Atalay

Nasıl bir sene bu sene!..

Nasıl bir sene bu sene!..

Yaz gününde kar geliyor

Hasret bağrımı deliyor

Düşeş atsam yek geliyor

Havar bu sene bu sene

Nasıl bir sene bu sene

Kurudu tüm göller çaylar

Meyve vermez oldu bağlar

Kâr yerine ettik zarar

Yandık bu sene bu sene

Nasıl bir sene bu sene?

Bu dizeleri okuduğunuzda Azer Bülbül muhtemelen aklınıza gelmiştir… Bu sözlerle söylediği şarkı sabah evden çıkıp işe giderken radyoda çalınca sesi biraz daha açmak geldi içimden…

Hakikaten nasıl bir sene yaşıyoruz?

Ekonomide dünyada yaşanan gelişmelere bakıyoruz, bizi teğet geçecek gibi değil.

Amerika ile Çin’in çektiği kılıçlar her ne kadar ülkemiz açısından iyimser yorumlansa da dünya genelinde yaşanan ekonomik dalgalanmaların bize de yansıması oluyor.

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa dönen kriz, kutuplaşmayı da beraberinde getirdiği için dünyayı tehdit eden bir hale bürünüyor.

İsrail’in işlediği insanlık suçu, vahşet, katliamlar konusu zaten başlı başına bir fecaat. Bu konuya girersek, başımıza gelenlerin hiçbirini sorgulamamız gerekiyor.

Diğer yandan dünya genelinde yaşanan iklim değişikliği, adı üstünde iklimi tamamen değiştiriyor. Kış ayında baharı, baharda kışı, yaz ayında güzü yaşadığımız bir dönemi yaşıyoruz.

Toprak strese giriyor, ağaçlar çiçek mi açacağını, yaprak mı dökeceğini şaşırıyor.

Su kaynakları günden güne azalıyor, alışılagelmiş zaman diliminde yaşanması gereken mevsim olaylarının yaşanmamasına bağlı olarak susuzluk tamtamları çalınıyor.

Yaşanan onca sıkıntı bizi de haliyle teğet geçmiyor.

Geçtiğimiz hafta baharın ortasında yaşanan kışımsı hava olayları nedeniyle zirai don riski baş göstermişti. Ekiplerin sahaya inip yaptığı denetimler sonucu korkulanın olduğu ve birçok zirai ürünün donduğu ortaya çıktı.

Ülkemizi etkisi altına alan bu durum Konya’yı da doğrudan etkiledi.

Çok geniş bir yüzölçümüne sahip olan, bir tarafı alabildiğine düz ovayla kaplıyken diğer tarafı çevreleyen dağlar nedeniyle yüksek ve engebeli bir yapıya sahip olan Konya’da tarım ürünleri de bulunulan coğrafyaya göre değişkenlik gösteriyor. Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya, başta buğday ve bilumum hububat ürünlerinde zirvede yer alırken, diğer yandan ayçiçeği, mısır, şeker pancarında da maharetiyle biliniyor.

Yetmiyor, dağa doğru döndüğümüzde çilek, elma, üzüm, kiraz ve hatta kayısı gibi meyve çeşitlerinde de Konya, ürettiği ürünlerin kalitesi ile dünyanın dikkatini çekiyor, her yıl tonlarca ürün ihraç ediyor.

Bu yıl yaşanan kuraklık, ardından gelen don meyve tarımını da vurdu maalesef.

Anlaşılan o ki, bu yıl meyvemiz daha değerli bir hal almış olacak. Üretimin azlığına bağlı olarak ürünler daha değerli hale gelecek. Fiyatı da yüksek gidecek. Dolayısıyla biz son tüketiciler daha pahalıya tüketmiş olacağız.

Adına kıtlık mı dersiniz, kuraklık mı dersiniz, kriz mi dersiniz bilmem ama su krizi beraberinde birçok krizi de tetikliyor.

Hakikaten zor bir sene olacak gibi bu sene… Allah sonumuzu hayreyleye…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Rasim Atalay Arşivi
SON YAZILAR