BAYRAM BAYRAMDIR; BAYRAM, ‘TATİL’ DEĞİLDİR
Sokaklarda stantlar şehri tanıtan kartpostallarla dolu… O dönemlerde başka şehirlere gidemez, göremez, bilemezdik. Teknoloji bu kadar ileride değildi. Google amcaya yazalım, bize şehri göstersin tanıtsın olayı da yoktu. Her şeyden önemlisi elimizde kalıcı bir mutluluk belgesiydi. Bayram tebriklerinin yazıldığı, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpüldüğü tebrikler…
Günler öncesinden harçlıklarımızla kartlarımızı alır, biriktirir, sayardık, eksik var mı? Ananem, babaannem, amcam, halam, teyzem vs. Eksik olmamalıydı, ayıp olurdu. Her şeye rağmen paramız yeter, alır ve postaya verirdik. Şimdi durum farklı. Param yok yerine, kontörüm ve zamanım yok diyenlerle birlikteyiz. Tabii bizlerde bu neslin içerisindeyiz. Teknolojinin nimetlerinden faydalanmak gerektiği düşüncesindeyiz.
Mübarek geceler, önemli günler, bayram mesajları hepsi sanal ortamda yuvarlanıp gidiyor. Hazır renkli mesajlar, kartpostal görüntüsünde yerini aldı. Tabii cevap olarak da duygularımızı ifade eden, gönderdiğimiz hazır logolarımız var.
Değerlerimizi kaybediyoruz. Sadece bu mu? İletişim konusunda uzaklaşıyor, yalnızlaşıyoruz. Belki de, kapı komşunuz mesajla ‘gecemiz mübarek olsun’, ‘Bayramınız mübarek olsun’ diyor. Yüz yüze karşılaşmasına rağmen, sanal ortamdan da eksik kalmıyor.
Bayramda şehir dışında olanlar, dönüşte; bayram bitmesine rağmen ziyaretlerini mutlaka yerine getirirlerdi. Büyüğü büyük, küçüğü küçük bilirlerdi.
Maniler söyleyen, mübarek aya manevi anlam katan davulcuları kapıdan kovar hale geldik. Onunda yerini akıllı telefon ya da çalar saat aldı.
Şenlik havasında kutlanan bayramlarımız günümüzde bu özelliğini kaybetmeye başladı. Bayramlaşmak için eş dost ziyaretleri zorunlu olarak yapılırken, tatillerde ön planda devam ediyor. Ne kadar acı bir gerçektir ki; Çocuklarının yollarını huzurevinde bekleyen büyüklerimize değer vermek, onları yalnız bırakmamak adına reklamlarla topluma mesaj gönderiliyordu. Şimdi reklamlarda ‘çocuklarımız bayramda tatile gidiyor’ mesajıyla karşılaşıyoruz.
Yalnızlaşıyoruz. Kuzenler birbirini tanımaz hale geldi. Akraba ilişkileri zayıflıyor. Bu zayıflık birlik ve beraberliğimizi de etkiliyor. Toplumu oluşturan yapı taşı ailedir. Aile ne kadar güçlü olursa, toplum da o kadar güçlü olacaktır.
Çocuklarımıza bayramın anlamını, o gün yenen şekerin, verilen bayram harçlığının, aynı sofradaki kalabalığın, akrabaların, komşuların bir arada olmasının tadına varmasını sağlayalım.
Bayramların yaşamda özel bir yeri ve anlamı vardır. Çeşitli çevrelere göre az çok değişiklik gösterebilir. Genelde günler öncesi yapılan bayram hazırlığı, bayram namazı ile başlar. Toplu olarak erkeklerin gittiği mezarlıklarda, yakınlarına ve tüm ölenlere dua edilir. Evde çocuklar bayramlıklarını giyerken, kadınlar sofrayı hazırlar. Toplu olarak sofraya oturulur. Yemekten sonra eller yıkanır, en büyükten başlanarak bayramlaşma yapılır. Kapı komşudan başlanarak büyükler ziyaret edilir. Bayramın ilk günü büyükler evden çıkmaz, küçükleri bekler. Büyüklerin eli öpülürken, küçüklerin gözleri öpülür ve bayram harçlığı verilir.
Şimdiki küçüklerimiz geleceğin gençleri, yarınların anne ve babaları olacak. Onlar da küçüklerin, çocuklarının yollarını gözleyip, geçmişi hatırlayacaklar. Çocuklara şekerden çok bozuk paraları verin. Poşet dolusu madeni paralarla gezdiniz mi? Şimdinin trilyonlarından daha değerlidir.
Unuttuklarınızı hatırlamanız, kırdıklarınızdan af dilemeniz, küstüğünüzle barışmanız, kaybettiklerinizi bulmanız, sevdiğinizi bugün söylemeniz dileğiyle… İyi bayramlar…
Sevdiklerinizle ve sevgiyle kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.