Belediyenin bir sevabı ve bir günahı
İLKİ… Konya’da sosyal demokrat yapının zayıflığı, kültürel belediyeciliği daha çok değerler öncelikli çalışmalara zorlar. Gaziantep’te Kocaeli’de, Erzincan’da belediye, halkın parasıyla Kibariye ya da Yıldız Tilbe konseri düzenleyebilir. Hatta bu tarz, “ilgi gören” konserleri Anadolu’nun her yerinde yapmak mümkündür. Tasavvuf geleneğinin yoğurduğu Konya’da ise böyle etkinlikler, ancak küresel markaların sponsorluğu ile yapılabilir. Teravih kıldıran meşhur hafızlara, ilahi söyleyen dünya starlarına verilen paralar bile günlerce Konya kamuoyunda konuşuluyorsa, şehrin muhafazakâr kimliğinin toplumsal değişime dirençli, bu kimliğin kodlarıyla uyuşmayınca çok rahat kırmızı kart gösteren bir siyasi duruş olduğunu gösterir. İster bin yıllık tasavvuf kültürünün tesirinden, ister içine doğduğu yerleşik geleneği güvenli bir liman olarak görmesinden…
Kim ne derse desin, bu ayda Konya’yı teşrif eden Ramazan ekranı hocalarına, teravih kıldıran İstanbul merkezli hafızlara ve Rahmet Akşamları’nda boy gösteren zikirli dualı ilahi gruplarına ödenen cep harçlıklarını makul ve meşru görebiliriz. Öteki şehirlerin kent mobilyalarındaki meyhane şarkıcılarına, pop starlara bakınca, bizim belediyelere faaliyetleri için yatıp kalkıp teşekkür edelim…
Türbeönü diye bildiğimiz, belediyenin ısrarla Mevlana Meydanı dediği yerde birkaç yıldır kılınan teravihler, Konya’nın uzun süredir tanık olmadığı yoğunlukta bir cemaatle kılınıyor. Tok sesini uzun yıllar büyük bir iştiha ile dinlediğimiz, şehrin Ramazan misafirlerinden olan Hafız İlhan Tok hocamız Selimiye’nin asude ortamında, ruhumuzu Kur’anla besleyecek. Ne mutlu bize ki, kalplerimiz zikirle (Kur’an) tatmin olacak.
Konya’nın mana iklimine yakışan bu müstesna programlar için Büyükşehir Belediyesi teşekkürü çokça hak ediyor.
İKİNCİSİ DE… Gazze’deki İsrail zulmü, Suriye’de yaşanan katliamlar, her vicdan sahibi gibi bizi de yaralıyor. Bizi, mazlumlar için neler yapabileceğimizi düşünmeye sevk ediyor. Malum, Gazze hâla bir açık hava hapishanesi. Ambargo kaldırılmış değil, aksine yaşam şartları gittikçe ağırlaşıyor. Refah (Mısır) sınır kapısı dahil dünyayla bağlantısı kesik…
Hal böyleyken, ekranda, tablette, telefonda her yerde gözümüze soktukları hammaddesi hala muamma olan bir içeceği meşrulaştırıp satabiliyoruz. Üstelik daha bir sene öncesinde karar alıp “satmıyoruz” ilanlarıyla kitlesel boykota katılmışken. Bunu satmasak, Akyokuş’a, Alaaddin’e kimse çıkmayacak mı?
20 yıl önce Bosna’ya, Çeçenistan’a, 10 yıl önce Telafer’e, Kerkük’e yardım olup yağan Konya Büyükşehir Belediyesi, 4 yıldır da Suriye için kampanyalar düzenliyor. Hem de tarihin adını iftiharla anacağı şekilde. Kaç TIR ve kamyonun orada yaraya merhem, sofraya aş olduğunun hesabı üç beş günde bile yapılamaz.
Bu yardımlar kadar, bunu içirmeyerek küresel emperyalizme lojistik destek vermeme tarafında olduğumuzu göstermeliydik, ayrıca... İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali “tarafım belli olsun” diyebilmeliydik.
Gayrimeşru Siyonist yayılmacılığını destekleyen ticari firmalardan en büyüğü olan firmanın, tüm sosyal tesislerimizde tüketilmemesi yönündeki tercihinizle, zulmü boykot eden tavrınızı gösterdiniz, hep birlikte destek olduk. Hükümet bile İsrail politikasında herhangi bir değişikliğe gitmemişken, bizim belediye olarak aldığımız kararı iptal etmemizin gerekçesi ne ola ki?
Tavrımız elbette Yahudi karşıtlığı değil, siyonist zulmün öyle ya da böyle vicdanlardan sonra cüzdanlara da mahkûm edilmesi…
Muhtemel “zaten satmıyoruz” itirazlarına karşı arkadaşlardan birisi Akyokuş’ta kamyondan indirilen kolilerin fotoğrafını çekti. Şu meretin reklamı olur endişemiz olmasaydı, o fotoğrafı koyar ispat ederdik.
Dünya Gazze’de olup bitenlere sağır olabilir, ama biz Konya belediyeleri olarak İsrail’in eline bulaşan kanın ortağı olmayacağız. Varsın, İslam dünyası, sessizliğe gömülsün. Biz, hiçbir şey yapamıyor olsak da en azından tarafımızı belli edeceğiz.
Davanız, duruşunuz, kimliğiniz, “Adamlar işi biliyor, yerli kolanın kâr marjı düşük. Satmayalım da ne yapalım” gerekçesinden daha büyükse, satmayın olsun bitsin… Küresel emperyalizm, bizi sevmese de olur…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.