Ben Hancı İken
Herkes zaman zaman akrabalarından, dostluklarından, arkadaşlarından çevrelerinden şikâyet ederler. Bunu son zamanlarda bir çok sohbette daha sık duymaktayım. Hemen hemen herkes yaşamının belli kesitlerinde hayal kırıklıkları yaşamış, hatta bu yüzden de “hayatı alt üst olmuş olanlar dahi var.”
İyilik ekmiş fakat “hüsran biçmiş“ çok kişi gördüm. “Gül dikmiş diken biçmiş“ aileler tanıdım.
Ben de bu hususta herkes gibi nasibini alanlardanım. Hep “veren el alan elden üstündür” mantığı ile herkese ulaşmaya çalıştım. Kendimce zaman zaman “Hamster” misali yapıcı ve paylaşıcı olmaya uğraştım…
Tanıdıklarım için kendimi feda ettiğim zaman zaman kendimi bile unuttuğum çok olmuştur.
Hâla da olmaktadır. Bunları yaparken tek beklentim, biraz ilgi, sevgi, şefkat ve biraz da güvenden başka ne olabilirdi ki?
Bunu bile çok görenler oldu. Tescillenmiş dostlarım, sevgili eşim, oğlum ve kızım hariç.
Ama yaşam bana çok şeyler öğretti. 32 yıllık gurbet hayatı bana çok şeyler kazandırdı.
Benden beklenti içinde olanlar beni her zaman aradı sordu.
Hatta ve hatta beni yaş günümde bile arayanlar oldu.
Ama istediklerine kavuşunca “öküz öldü ortaklık bitti” hesabı yollarımız ayrıldı.
Birçoğu ile uzun yıllar görüşemedik ta ki yine benden bir çıkar ve beklenti içinde olana kadar.
O an şöyle başlar, “Senin telefonunu kaybettim. Sana ulaşamadım. Aslında seni hiç unutmadık…“ veeeeeeeee….. Aslında bir ricam olacaktı? vs… Tabii ben de onların kalbini kırmama adına kendi kalbimi kırarak onlara yanıt verirdim... Olabilir, normaldir. vb….
Ama ne mutlu bana ki, bunların yanında her anımda yanımda olan artık tescillenmiş dostlarım da var.
Hep demiştim yaşam iki devreli futbol maçı gibidir diye.
Hatta “ben hancıyım, onlar yolcu benim hana yine uğrarlar” yine diye çok söylemişimdir.
Mutlaka insan insanla iki kez karşılaşıyor yaşamda. Fani dünyada bu maç iki devre oynanırken, asıl final maçı ahirette olacak.
Taaa çocukluğumdan bu yana dostluğa, arkadaşlığa, sağlıklı ve güven veren beraberliğe çok önem vermişimdir.
Onun için yüce Rabbim bana çok kalıcı dostluklar nasip etti. Hem de farklı din, dil ve ırktan dostluklar. Çünkü ben onları, onlar da beni sadece ve sadece “insan” olduğumuz için seviyor ve sayıyoruz.
Neticede hepimiz insan değil miyiz, hamurumuz 46 kromozomdan ibaret değil mi?
Hayat karşıma her zaman doğru yerde, doğru zamanda, doğru insanlar çıkarırken dost diyebileceğim her zaman arkamda koca dağ gibi hissedebileceğim arkadaşlıklar edindirdi.
Hatta ve hatta 20 yıllık-30 yıllık mazisi olan arkadaşlıklar…
Herkesin iyileri-kötüleri, çirkinleri-güzelleri ayırt edebilmesi için, aklı fikri var. Zaman zaman onu iyi kullanmak gerek, duygusal olmadan.
Aksi halde zarar görüyor insan.
Tabii ki zaman zaman da hayal kırıklıkları yaşadım, yaşamaktayım, yaşayacağım da…
Ama bunlar asla tescillenmiş dostlarımdan olmayacak (!)
Diğerlerinin yaptıklarına ise gülüp geçeceğim...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.