Büyükler ligi
1968 Yılından bugüne kadar Türkiye’nin büyük sanayi kuruluşlarının listesini yapmakta olan İstanbul Sanayi Odası Haziran ayı içerisinde ilk 500 büyük sanayi kuruluşu çalışma raporlarını, Temmuz ayı içerisinde de ikinci 500 sanayi kuruluşu araştırma sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Bu araştırma Türk Sanayisi’nin gelişim ve dönüşüm sürecinde nelerle karşılaştığını ne gibi sorunlar yaşadığını göstermesi bakımından son derece önemli bir bilgi kaynağı özelliği göstermektedir. Yıllarca gelişmiş bölgelere tüm yatırımlarını yönlendirerek büyük bir hata yapan ülkemiz son yıllarda Anadolu şirketlerinin bu listelerde daha fazla yer bulması ile gurur duymalıdır.
2014 yılı sonu itibarı ile Türkiye’nin 1000 büyük şirketinin 617’si Anadolu’da faaliyet gösteriyor. Bursa 66 şirketiyle, Gaziantep 55 şirketiyle, Kayseri 28 şirketiyle, Konya 24 şirketiyle, Denizli 21 şirketiyle listede yer buluyor. Temennimiz bu sayıların artarak devam edebilmesidir. 20 yıldan uzun bir süredir özel sektörde özellikle sanayi kuruluşlarında çalışan biri olarak bu listede yer almanın ve en önemlisi kalıcı olabilmenin ne derece büyük bir emek ve özveri gerektirdiğini biliyorum. Bu açıdan öncelikle Konya’dan bu listeye girmiş bütün şirketlerimizin yönetici ve çalışanlarını tebrik etmeliyiz. Bu şirketlerin Konyamızın ulusal ve uluslararası anlamda temsilcileri olduğunu ve Konya adına büyükler liginde oynamaya çalıştıklarını unutmayalım.
Yapılan çalışmanın satır arası detaylarına bakacak olursak Türk Sanayisi’nin bir çok problemle yüz yüze olduğu gerçeğini görüyoruz. Ülkemizin ihracatının % 60’tan fazlasını gerçekleştiren bu şirketler özellikle Ortadoğu’da yaşanan kaostan en çok etkilenme potansiyeli sahipler. Gayrisafi milli gelirimiz içerisinde son 20 yıl içerisinde üretimin payının % 25 seviyesinden, % 20’nin altına düşmesi ise sanayicimizi tehdit eden başka bir sorun. Evet Türkiye her şeye rağmen büyüyor ancak üreterek büyümenin önemini anlamakta epeyce geç kalmış durumda. En çarpıcı detay faaliyet karlarının düşmesine rağmen dönem karlarının artması. Yani sanayicimiz asıl işinden para kazanmamış 2013 yılına göre daha az kâr etmiş. Asıl büyük problem ise borçların özkaynaklara olan oranı. Şirketlerimizin borçları özkaynaklarının %132’si oranında ki bu 2013 yılında da aynı oranda idi. Dünya da kabul edilebilir oranın % 70’i geçmediğini düşünürsek tehlikenin boyutları daha iyi anlaşılacaktır. İkinci 500’e giren firmaların toplam borçlarında görülen azalmaya rağmen toplam borç miktarı aynı kalmıştır.
Bir başka büyük sorunumuz ise hâlâ toplam üretimimizin % 45’i düşük teknolojik ürünler.% 50’si ise orta teknolojik ürünler. 2014 yılı sonu itibari ile yüksek teknolojik ürünlerin toplam içerisindeki payı % 4’ler seviyesinde. Yıllardır hükümetlerin gündeminde olmasına rağmen birçok teşvik ve destek uygulamalarının hayata geçirilmesine rağmen ileri teknoloji yatırımlarına neden geçemediğimizi de ciddi anlamda sorgulamalıyız. Gıda sektörünün en büyük 1000 şirket araştırmasında 2012 yılından bugüne daha çok firma ile yer alması çıkan başka bir sonuç. Yani toplam sanayi şirketleri içerisinde istikrarla cirolarını artırmayı başaranlar gıdacılar. İstihdam büyüklüğünden, yabancı yatırıma, yarattığı katma değere kadar birçok veriye ulaşmak mümkün.
Sözün özü borçları artan kazandığının yarısını bankalara faiz olarak ödeyen para kazanamadığı için başka işlere yönelen hizmetler sektöründe ya da gayrimenkul işinde daha çok kar olduğunu gördüğü için bırakın yüksek teknolojiye kendi işine bile yatırım yapmayan veya yatırım düşüncesini askıya alan bir sanayici profili var. Bu süreç ne kadar sürdürülebilir bilemeyiz. Türk Sanayicisi’nin halka arz veya tahvil ihracı gibi kaynak yaratma yöntemlerini acilen keşfetmesi, bunun içinde kurumsallaşma ve markalaşma sürecini tamamlaması gerekiyor. Borçlarını ve finansmanını iyi yönetmek yaşadığımız dönemde üretiminizi yönetmekten daha önemli bir hale gelmiş durumda. Çünkü yukarıdaki veriler ışığında şunu net olarak görmek zorundayız. Riskleri ve finansmanı yönetemez iseniz zaten idari anlamda yöneteceğiniz bir şirketiniz kalmayacak.
Bütün bu zorluklarına rağmen üreten istihdam sağlayan ihracat yapan bütün sanayicilerimize gelecek kuşaklar adına hepimiz teşekkür etmeliyiz. Çünkü büyük hedefleri olan Türkiye’nin önünde daha çok üretmekten daha çok ihracat yapmaktan başka alternatif yol gözükmüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.