CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI
Bu yılki “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” cumhurbaşkanımızın aşağıdaki konuşmasının üzerine tartışmalarla geçmiştir. Cumhurbaşkanımızın konuşmalarından bazı bölümleri alarak bir takım değerlendirmeler yapacağım.
Din görevlileri ile ilgili olarak, “140 bin kişilik bir ordu; bu asla hafife alınamaz; acaba biz inancımızı bu ülkede yaşamak ve yaşatmakta niye başarılı değiliz sorusunu kendimize sormamız lazım diye düşünüyorum” ifadesi özellikle üzerinde durulması gereken en önemli durum tespitidir.
Ülkemizin Cumhurbaşkanı, “inancımızı yaşamak ve yaşatmakta başarılı olunamadığını” açıklayarak acı gerçeği en yalın şekilde ortaya koymaktadır.
Devamında, “…140 bin kişilik böyle bir ordunun olduğu yerde içinizde hayırlı bir topluluk çıksın hayrı güzeli tebliğ etsin. Şimdi bu tebliğler yapıldığı halde acaba neden beklediğimiz neticeyi alamıyoruz?
…Çocukluğuma gittim mahallemizde, mahallede halkın en çok güvendiği kimlerdir diye sorduğumuzda imamdır, muhtardır... Şimdi bu bağlar niye koptu? Bu bağları yeniden tesis edemez miyiz? 140 bin kişilik ordu ülkemizin çehresini değiştirmelidir diye düşünüyorum. Siz gönüllerin fatihi olmanız gerektiği için bunu söylüyorum” açıklamasından sonra en can alıcı soruyu soruyor;
-Cuma hutbelerimizde, günde 5 vakit namazlarımızda düşünmemiz lazım acaba arkamda niye cemaat yok?
Yukarıdaki açıklamalara katılmamak mümkün değil; ancak, camilerde cemaatin periyodik olarak azalmasının sadece imamlardan kaynaklı olduğunu düşünmekte yanlış olur. Elbette ki, bireysel ve kurumsal olarak ele aldığında en sorumlular Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mensupları müftüler, vaazlar ve imamlar olmakla birlikte toplumun tüm kesimleri belli oranda sorumludur.
Kadınların camilere gitmeleri ile ilgili olarak, “…camilere kadınlar giremez diye bir ayet mi var? Ben ne okudum, ne gördüm, ne biliyorum. Bana hocalarım böyle bir şey öğretmediler. Peki kim, hangi kafayla bunu yapıyor? Artık bu yanlış tabuların yıkılması lazım. Garip şeylerle karşı karşıya kaldık. Bir Diyanet İşleri Başkan Yardımcımız kadınsa bunları aştık demektir. Hanımlarımızın ve çocuklarımızın ayaklarını camilerimize alıştıracağız. Çirkin gelenekleri İslam diye gösterenler var. Biz konuşmazsak, diğerleri konuşuyor, meydan onlara kalıyor. Yanlışım var ise beni de uyarın” açıklamasına ülkemiz ve fıkhi gerçekler ışığında baktığımda katılmıyorum. Şöyle ki;
Kadınların edebine ve adabına uygun olarak camilerimizde kendilerine ayrılan yerde namazlarını cemaatle veya cemaatsiz kılmalarına bugüne kadar karşı çıkılmamış olup camiden bir kadının çıkarıldığına rastlamadım.
Kadınların camilere gitmeleri ile ilgili genel açıklamalar fıkıh kitaplarımızda mevcuttur. Fıkhi konularla ilgili açıklamaları ülkenin Cumhurbaşkanı yapmak yerine Cumhurbaşkanına bağlı kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığının yapmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanın görüş bildirmesi kurumu da zor durumda bırakabilir. Ayrıca, Cumhurbaşkanı siyasi bir kişilik olduğu için görüşleri tartışmaların mecrasından çıkmasına da yol açabilir.
Bundan birkaç önceydi “İstanbul, Fatih Camii'nde erkeklerin namaz kıldığı yerde namaz kılma girişiminde bulunan bir provokatör kadının görevli tarafından kadınlara ayrılan yerde kılmasının istemesini protesto eden kadınlar, aynı yerde toplu olarak namaz kıldı” haberini çoğumuz biliyoruz.
Bunların yaptıkları tamamen edebe ve adaba aykırı olup amaçları namaz kılmak değil; şov yapmaktı. Namaz kılmak isteselerdi kadınlara ayrılan bölümde pekala kılabilirlerdi.
Peygamber Efendimiz(sav); “ Kadınların evlerinin en gizli köşesinde namaz kılmaları, herkese açık yerde namaz kılmalarından daha iyidir. Evlerinin herkese açık yerinde kılmaları da camide kılmalarından daha iyidir; onların evleri, kendileri için daha hayırlıdır,” buyuruyor. (Beyhakî, Sünen-i Kübrâ NI/31.)
Ayrıca, kadın Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı ile kadın müftü yardımcıları atanması ile ilgili hususların din adamlarınca değerlendirmesinin en doğru olacağını düşünüyorum.
İslam alimlerinin genel görüşüne göre; Müslüman kadınlar için en iyi olan ibadetlerini evlerinde yapmalarıdır. Dışarı çıkma zorunluluğu hasıl olduğunda namazlarını camilerin kadınlara ayrılan bölümlerinde kılabilirler ve kılıyorlar.
Cami cemaatinin azalmasının sebepleri ve çözüme dönük değerlendirmelerimi önümüzdeki yazımda daha ayrıntılı açıklamaya çalışacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.