ÇOK YORMUŞUM KENDİMİ
İlişkilerimizde, o kadar umursuz ve bir o kadar ölçüsüzüz ki ne alacağımızın ne de verebileceğimizin ölçüsünü bulamıyoruz.
Maalesef seçici değiliz, ölçüsüzüz. Bu ölçüsüzlük, ilişkilerimizi yıpratıp bizi de yoruyor. Bu yorgunluk, ikili ilişkilerden zevk almayıp uzaklaşmamıza veya bitirmemize neden oluyor. Kızıyoruz, beklediğimiz kadar olmayınca, çünkü bir ölçü koymuştuk. Sonra “olacağına varır” diye bir çırpıda köprüleri yıkmaya yöneliyoruz.
Ama seni sen olarak kabul etmeyip, yaptığın fedakârlığı görmeyen, ilişkiyi sonlandırırcasına senden uzaklaşan insanların gözünde değerin artmıyorsa, sevgine, ilişkine bir şey katmıyorsa, o gönülde durmanın ve fedakârlık etmenin de anlamı kalmıyor. Daha fedakârlık yapayım dersen de yıpranmışlığı yaşıyor, kalbini yoruyorsun. Çünkü fedakârlıktan uzak olanların yüzlerindeki çirkinlikleri, menfaat ve çıkarcılıklarını gördüğün halde sen değer vermeye devam edersen, onlar da kendilerini vazgeçilmez sanıyorlar.
Bugüne kadar vaktiniz boşa harcadıysanız, bundan sonra onlara ayıracağınız zamanı kendinize ayırın da bundan sonraki zamanınız boşa gitmesin. Kalbinizi yormayın, değer bilmeyeni adam yerine koyup hayatınıza almayın.
Unutmayın, herkes layık olduğunu yaşar, layıkıyla ağırlanır. Kim neye layıksa o kadar değer verin, siz onun peşinden koşacağınıza, o layık olduğu değerin peşinden gitsin.
Kalbinizi yormamak ve size yük getirecek insanlarla birlikte olmamak için seçici olmak gerekir. Eğer dostum dediğiniz insan sebebini bilmeden sizi yargılıyor ve varsa hatanız onu size söyleyip düzeltmenizi sağlamıyorsa bir an önce ondan kurtulun, o size, gönlünüze yüktür. Cebimize on liralık bir banknot koyacağımıza, on tane bir liralık demir para koyup ağırlık yapmasına neden oluyoruz ya, adam gibi adamları hayatımıza koymadığımızdan hep yaralanıyoruz. Bu saatten sonra atsan atılmıyor, satsan satılmıyor. Mesafe koyuyor, seçici olarak belli bir noktada kalıyorsun.
Kalbinizi yormak ve kendinizi yıpratmamak adına, “keşke seni tanımasaydım, hay tanıdığım güne” diyeceğinize, tanımaktan memnun olduğunuz insanları katın hayatınıza. Ama maalesef bu da elimizde değil. Zamanla varlıklarına hiç ısınamadığımız o kadar çok insan giriyor ki hayatımıza, bir çırpıda silip atamıyoruz. Ama öyle bir zaman geliyor, beklemediğiniz bir anda hayatınıza biri giriyor ve ilk gördüğünüz andan itibaren içinize akıp, yüreğinize işliyor. Sanki bir eksikliğiniz tamamlanmış gibi oluyor.
Yaşamadığınız bir duyguyu ilk defa yaşıyor gibi heyecanla kalbiniz çarpıyor. “Arkadaşım” demiyorsunuz ona, “Can” diyorsunuz, “dostum” diyorsunuz. “Yıllarca bekledim, nerelerdeydin, neden daha önce gelmedin” diye memnuniyet serzenişlerinde bulunuyorsunuz.
O gelenin yüzü çok hoş gelir size.
Her yüz ki tevhid kaleminden bir satır,
Her yüz ki görünce Allah’ı hatırlatır” der gibi bakışı, senin maneviyatını yükseltiyor, sana huzur veriyor, dünyanız, dünya görüşünüz değişiyor.
Rabbim huzur verecek, Kendisini hatırlatacak, birlikteliğimizden pişman olmayacağımız ve sevgisini Kendi sevgisinden üstün tutmayacağımız kişilerle yaren etsin bizi.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.