Konya’mı Nasıl Buldunuz?
Konya ile iç içe ancak gurbette geçen uzun yıllarımda bu soruyu değişik sosyokültürel ve sosyoekonomik yapıda çok kişiye sordum. Cevapları kaydetmedim maalesef; kaydetseydim katılımcı sayısı yönünden çok değerli olurdu. Konya’yı nasıl buldukları örneğin Büyükşehir Belediyesi Turizm Bürosu aracılığıyla Otogar, Gar ve otellerimizde konuklarımıza sorulabilir bence ve çok değerli görüşler ortaya çıkabilir.
1992 yılında Kapadokya’da Belçikalı bir çiftle tanıştık. Otellerine kadar aracımızla götürecektim aslında ancak bölgeye üçüncü kez geldiklerini, bölgeyi çok sevdiklerini söyleyince dayanamayıp Konya’yı görüp görmediklerini sordum. Cevapları üzücüydü “Mevlana için bir kez gittik, Konya gibi kentleri sevmeyiz” Otellerine uzak değildik ancak konukseverliğim orada bitti, ilçe merkezinde indirdim. Gençtim genç; bugün olsa yapmam.
Bugün olsa ve onlar da Kilistra ve Sille’yi görseler belki Konya’yı severler.
Konya’mın büyüklüğü insanları şaşırtıyor, bisiklet yolu hoş bulunuyor ancak trafikte ışıksız seyreden bisiklet ve motosikletler ile ailece kullanılan motosikletler araçla gelenlerin korkusu oluyor. Özellikle Konya tarım ürünlerinin bol olduğu dönemde pazarlarımızın kalite ve ucuzluğu alışveriş yapmalarına ve takdire neden oluyor. Mevlana/akide/hurma şekeri, Konya gevreği, semazen dışında Konya hediyesi pek de bulunamıyor. Konya’ma gelenlerin çoğu maalesef konaklamıyor ve yerli- yabancı tüm konukları cezbedecek güzelliklere sahip Konya’m güzelliklerini ortaya koyamıyor.
Botanik turizmi bir turizm çeşididir. Tuna Ekim’in “Türkiye’nin Nadir Endemikleri” eserine göre Konya ve çevresi çok nadir görülen endemik bitki florasına sahiptir. Isparta Keçiborlu lavanta; Isparta gül bahçeleriyle gündemdedir; kiraz çiçekleri dönemi Japonya’nın adeta turizm bayramıdır; Ereğli ve Hadim ile en güzel kiraz çiçekleri güzergahı sayılan Konya’mda buna yönelik tanıtım çalışması yoktur. Sincan ve Silivri lâle yetiştiriciliğinde iddialı olmaya çalışsa da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin açıklamalarına göre 2013 yılında satın aldıkları 14.5 milyon lâlenin 11 milyonunu temin eden Konya Çumra lâle bahçeleri tanıtım beklemektedir ve lâle festivalini yetiştirici olan Konya değil, alıcı olan İstanbul yapmaktadır. Bir yanı Unesco mirası Çatalhöyük, yanı başı lâle bahçeleri olan Çumra’ya yerli-yabancı turist akmalıdır. Çumra lâle bahçelerinin fotoğrafını gösterdiğim Ankara’daki dostlar önce Konya olduğuna inanamadılar, ertesi yıl çoğu görmeye gittiği Konya’dan hayran ancak bir o kadar şaşkın döndüler. Şaşkınlıkları seyir terası, gezi yolları, belirleyici yol işaretleri, oturacak yerler, alışveriş yapma imkanlarının olmayışıydı.
Ben Selçuklu Belediyesi’nin Kelebekler Vadisi projesinin de Konya için önemli bir prestij merkezi olacağına inanıyorum. Geçen yaz bir gemi seyahatiyle yolumuzun düştüğü Rodos adası’nda kelebekler botanik parkı değişik ülkeden yabancı turistlerin en çok ilgi gösterdikleri turdu ve bedeli kişi başı 70 euro idi. Biz atalarımızın eserlerini ziyaret etmeyi tercih ettiğimiz için göremedik ancak kelebeklerin olmadığı dönemde bile böylesi ilgi çeken bir destinasyon benzerinin kentime çok şey katacağına inanıyorum ve Turizm master planı hazırlanmasının Konya turizminde yeni bir anlayış getireceğini düşünüyorum. Ekte Konya lâle bahçeleri görüntüleri görmeniz ve tanıtmanız dileğiyle siz değerli okuyucularımızla.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.