Dert ‘Karma Eğitim’ değil!
Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf TEKİN’in; "Şimdi benim Milli Eğitim olarak birincil hedefim ne? Kız çocuklarının okullaşmasını sağlamaktı. O zaman veliyi ikna etmek için biz gerekirse kız okulları da açabilmeliyiz. Veli isterse çocuğunu kız okullarına gönderebilmeli, isterse erkeklerin gittiği okullara gönderebilmeli; karma eğitim isteyen veliler için de kuşkusuz o olacak. Karma eğitim esastır ama benim asli görevim, okullaşma oranını artırmaktır" sözleri bazı kesimlerin öyle tepkisine yol açtı ki, Sayın Bakanı istifaya çağıracak kadar!
“Karma Eğitim” bahaneli tepkilerin eğitim-öğretim amaçlı olmaktan çok daha öte ideolojik ve İslam karşıtlığının bir yansıması olduğuna yüzde yüz inanmıyorum.
Bunların amacı, kadın ve kızlarımızı kullanıp onlar üzerinden İslam’ın koyduğu esaslara saldırmaktır.
Sayın Bakan’ın açıklamasının oldukça makul ve mantıklı olduğunu, bırakınız olumsuz tepki göstermeyi ideolojisi ne olursa olsun başta gelişim psikolojisi eğitimi almış tüm eğitimciler tarafından desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Nasıl bir zihniyet anlamak mümkün değil; sanki, kız okulları açılınca ülkeye ŞERİAT gelecek, kadınlar tüm kazanılmış haklarını kaybedecek!
Siz, bunların bu ülkede daha önce kız okullarının olduğunu bilmediklerini mi zannediyorsunuz; biliyorlar hem çok iyi biliyorlar da dertleri başka!
Karma eğitim üzerine önceki yıllarda yazdığım yazımdan bazı bölümlere tekrar yer vereceğim.
Amacım, Sayın Bakan’a destek olmak değil; bir eğitimci ve Müslüman olarak önemine inandığım bir konuyu tekrar dile getirmektir.
Batılı eğitimcilerin Karma Eğitime ilişkin tespitlerine de yer vereceğim ki, bu tepki gösteren güruh belki işin önemini anlarlar.
Batılı eğitimciler karma eğitimi; “YÜZ YILIN EN BÜYÜK PEDAGOJİK YANLIŞI”, “PEDAGOJİK HAM ÖLÜ” olarak nitelendirilmektedir.
ABD’li Psikolog Prof. Simon Baron Cohen kız ve erkeklerin yaratılışının farklılığıyla ilgili;
“Daha ilk günden farklı. Kadın ve erkek dünyaya farklı beyinlerle geliyor. Erkeklerin beyni, dünyayı sistematik olarak algılıyor. Buna karşılık kadın beyni duyarlılık ve empati yapacak şekilde yaratılmıştır,” açıklaması getirerek karma eğitimin yanlışlığını ortaya koymaktadır.
New York Harlem’de, 2003 yılında yapılan bir araştırmaya göre; ergenlik çağındaki kızların hamile kalma oranı, sadece kızların okuduğu okullarda 40’ta bir iken, karma okullarda 3’te birdir.
– Tam, 14 kat fazla, düşündürücü değil mi?
Araştırmaları önemseyen ABD yönetimi kız ve erkekler için ayrı okul açılmasını teşvik ediyor ve kısa sürede kız ve erkek okulları normalin çok üzerinde çoğalıyor.
Almanya ve Amerika’da yapılan araştırmalar karma eğitimin özellikle kızlara zarar verdiğini, karma sınıflarda kızların yeteneklerini tam olarak geliştiremediklerini ortaya konulmaktadır.
Dr. Birgit Palzkill, “Okullarda Cinsel Tacizin Önlenmesi” isimli makalesinde; “cinsel tacizin her şeyden önce okulda meydana geldiğini” vurguluyor.
Okullarda yapılan araştırmalar; cinsel tacizlerin sanıldığından çok ve görmezden gelinemeyecek kadar önemli olduğu vurgusu yapılmaktadır.
Ayrıca, “Karma Eğitim” İslami yaşama vurulan darbelerin başında gelmektedir.
İslam’ın kadın ve erkek ilişkilerine koyduğu sınırları ortadan kaldırarak gerek normal yaşamda gerekse iş hayatında olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.
İçki, zina, uyuşturucu, cinayetler gibi büyük günahlar yoğun bir şekilde işlenmekte, sosyal yaşam çığırından çıkmış, boşanmalar çok çok artmıştır.
-Sanki, ölüm yok, ahiret yok, hesap yok!
Var, hem de kaçış yok!
Gelin aklımızı başımıza alalım, ateşte yanmak zor hele hele ebedi yanmak, düşüncesi bile insanın aklını oynatır!
-Herkese samimi olarak soruyorum; her kademedeki okullarımız çocuklarımıza milli ve manevi yönden ne kazandırıyor?
Yanlış anlaşılmasın, kızlar cahil kalsın, okumasın demiyorum; tam tersi cahil bırakılmasın; usulü dairesince eğitim öğretim alsın yine İslam’ın izin verdiği ölçüler içinde çalışsın.
Açık açık söylüyorum; ben sadece Karma Eğitime değil; 12 Yıllık Zorunlu Eğitim ve üniversitelerin bu kadar yaygınlaştırılmasına da şiddetle karşıyım!
İsteyen istediği kadar tepki göstersin; esas olan sorumluluk sahiplerinin İslami hayatın tüm hayatımıza daha fazla yansıması için çalışmasıdır.
Her sorumluluk sahibi, sorumluluğu nispetinde hesap gününde Yüce Yaradan’a yaptıklarının ve yapmadıklarının hesabını vereceğini unutmasın!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.