Necmettin Erbakan Üniversitesi öncülüğünde gerçekleştirilen ‘Doğumunun Doksanıncı Yılında Erbakan Sempozyumu’nun açılış konuşmalarında, bir devre adını altın harflerle yazdıran ve kurduğu partilerin çoğu kapatılan siyaset adamı Prof. Dr. Necmettin Erbakan dile gelirken, Erbakan’ın hayatının bir öz geçmişi olan sinevizyon gösterisinde, devamla Recep Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu karelerin paylaşılmış olmasını ise, dikkate şâyan bulduğumu ifade etmeliyim.

***

Erbakan Sempuzyumu’nu açış konuşmalarında söz alan Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin ile Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker’in babalarının koyu ‘Erbakancı’ ve hatta ‘Millî Görüş’cü olduklarını da ilk ağızlardan öğrenmiş olduk.

Sinevizyonda, Türkiye’nin ilk 1. sıradan milletvekili adayı gösterilen kadını Oya Akgönenç Muğisuddin hanım, Erbakan Hoca’yı bize üç kelimeyle özetledi:

“Azim, Kararlılık ve Sabır”.

***

Sempozyumu Düzenleme Kurulu Başkanı Mahmut Hakkı Akın, sempozyuma 70’in üzerinde başvuru yapıldığını ve 55 kişinin başvurusunun kabul edildiğini beklirterek iki gün boyunca 30’un üzerinde tebliğ sunulacağını kaydetti. Akın, Erbakan Hoca için “Adı ve mücadelesi yıllar geçse de devam edecektir” şeklinde, yerinde ve doğru bir cümle kullandı. Millî Görüş Lideri Erbakan, millî bir gençlik yetiştirdiği için bu söz, yerinde ve doğrudur. Yıllar geçse de Erbakan’ın Millî Görüş fikrini yaşatacak olanlar da şimdiye kadar yetişen ve bundan sonra da yetişecek olan bu millî gençlik olacak. Türkiye’de köklü gençliği olan iki-üç partiden birisi de SP’dir. Salonda tekbir getiren gençlik de bunun bir göstergesidir. Salonda Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı olsaydı herhalde o gençleri, “burası tekbir getirmenin yeri değil” diyerek belki de o gençleri azarlardı.

***

Konuşmasına “Erbakan Hoca’yı, babam koyu bir Erbakan taraflısı olduğu 1969’dan beri tanırım” diyerek başlayan Prof. Dr. Mustafa Şahin hocamızın, Erbakan’ın yargılandığı mahkemede tapelerde yazan bir cümleden hareketle “Biz bu merkezden gitmeliyiz” sözünün diğer tapede; “Biz bu merkepten inmeliyiz” şeklinde yazılması karşısında hâkimin hocaya, bu konuda siz ne diyorsunuz diye sorması üzerine Erbakan Hoca’nın, “Sayın Hâkim bu merkepten inmeyi mi yoksa bu merkezden gitmeyi mi tercih ediyor. Karar sizin…” şeklinde cevap vermesi salonda gülüşmelere yol açtı.

***

Millî Görüş Lideri Erbakan Hoca’yı, en güzel anlatan da oğlu ve Erbakan Vakfı Genel Başkanı Fatih Erbakan oldu.

Fatih Erbakan, Millî Görüş’ün “medeniyet anlayışı” göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerektiği üzerinde durarak babası ve hocası Erbakan’ın “D-8 Projesi, Adîl Ekonomik Düzen,  Müslüman Ülkeleri Birleşmiş Milletleri” ve başka projelerinden bahsetti.

***

Erbakan Hoca’nın aslında, “montaj değil, ağır sanayi” sloganı üzerinde durmakta fayda var. Gerek 1974’de Karaoğlan Ecevit ile yaptığı koalisyon hükümetinde gerekse M.C. Hükümetlerinde devamlı fabrika temelleri atması, onun bu konuda ne kadar kararlı bir duruş sergilediği görmek açısından önemlidir. Necmettin Erbakan’ın “Davam” isimli kitabının “Medeniyet Davamız” kısmında dile getirilen bu fabrikalardan TÜMOSAN, TAKSAN, TEMSAN ve TETAŞ gibi önemli işletmeler sayılabilir. Bunlardan pek azının günümüze ulaşmış olması ve Kayseri’de kurulu stratejik olanlarının kapılarına kilit vurulmasını da iyi değerlendirmek gerekmektedir.

Hoca diyor ki, “İnanç tekeden süt çıkartır. Bunun bir örneği de, Refahyol Hükümeti döneminde getirdiğimiz Havuz Sistemi’dir” diyor.

Günahıyla sevabıyla, hatasıyla kusuruyla Türkiye’nin bir dönemine damga vuran Erbakan Hoca’yı, dönemdeki olaylarla birlikte değerlendirmekte fayda var. 28 Şubat’ın bir yerde Kapitalist düzenin çarklarıyla işleyen büyük küresel şirketlerin tekerine çomak soktuğundan  ‘Havuz Sistemi’ne son vermek için yapıldığı gerçeğini de unutmadan…

AZİZİM DİYOR Kİ…

Türkiye’deki parti liderleri ile dâva adamlarını, fikir ve düşünceleriyle birlikte hükümete ortak oldukları, iktidara geldikleri zaman gerçekleştirdikleri eylemleri ve icraatlarıyla değerlendirmekte fayda var.

“Ameller niyetlere göre” olduğundan daha çok niyetlerine bakmak gerekiyor.

Erbakan Hoca’yı bir sempozyumla anmanın vermiş olduğu gururuyla birlikte…