ÜÇÜNCÜ JENERASYON HEMŞEHRİMİZDEN BİZE BAKIŞ
Üç kuşak Konyalı bir ailenin çocuğu; 1958 doğumlu, hukuk fakültesi mezunu, yıllarca kaldığı Hollanda’da antropoloji öğrenimi sonunda bitirme tezini “Sorunları Doğuran Zıt İmajlar; Çatışan Kimlikler ve Gerçek Konya” başlığıyla yapmış. Tez çalışmaları amacıyla geldiği kentimdeki sohbet ve gözlemlerini 2007 yılında “Konya, Bir Şehrin İki Hikayesi” adıyla kitaplaştırmış. Yazar Sn. Meltem Çiçekli. Gözlemlerin ve kitabın yayınlandığı tarihten yıllar geçse de üçüncü jenerasyonun Konya bakışını paylaşmak istedim. Bakalım bizi bize nasıl yorumlatmış?
(Zamanın) “Konya Belediye Başkanı’na göre İslâm Dünyası Başkenti. Lâikler için Türkiye’nin Kum Şehri. Bazı gruplara göre İslâmi teşebbüsün en önemli doğum yeri, bazılarına göre Anadolu Kaplanları’nın yatağı.” Yazar, çalışmalarında istatistiki bilgiler elde etmede çektiği zorluğu anlatıyor. (Bence aynı zorluk bugün için bile var. Konya Yıllığı oluşturulmalı/A.Ö)
“Konya bir göç merkezi. Büyük ölçüde kendi ilçe ve köylerinden gelen insanları çektiği gibi Doğu/Güneydoğu Anadolu’dan da göç çekiyor. 1990 verisi toplam nüfus 1.569.640; 71.113 kişi göç almış, 98.297 kişi Konya’dan göç etmiş. Ekonomisinde tarımın payı 1987 yılında % 35; 1994’de % 23. Sanayi payı 1987 ‘de % 14; 1994’de % 16. İlk İslâmi holdingin kurulduğu yer Konya.”
Konyalı “mütevazı” “sade” “manevi değerleri her şeyden üstün tutan” “tutumlu” “zenginliğini sergilemekten hoşlanmayan” kişiler. (Görüşmelerin yapıldığı dönemde) Konya’nın zenginlik kaynağı en başta emlak. Araziyi müteahhide verip katlara sahip olmak yaygın. Sanayide orta büyüklükte kent. “Paradan kazanılan para” bir başka zenginlik kaynağı. Küçük tüccarların büyük firmalarda birleşerek vergi avantajı sağlamaları yaygın davranış. “Zengin tüccarlar şeker değerine oranlı borç verme” ile faiz adından kurtuluyor.”
Konya için klâsikleşen alkol tüketim oranı ve genelev kapatılmasından sonra yaygınlaştığı iddia edilen fuhuş evleri sayısından da söz edilmiş kitapta.
“Konyalılar kendi din ve geleneklerine değer verir ama bunu kimseye dayatmaz.” görüşü yanı sıra “İnsanları geleneksel/dini çerçevede yaşamaya ya da yaşarmış gibi yapmaya zorlayan üst düzey kontrole sahip tutucu bir şehir fakat buna rağmen yaşam biçimi ve dünya görüşü farklılıklarını belli bir dereceye kadar hoş görebilen, esnekliğe sahip bir şehir” tanımlamaları yer almış . Yazar yerli olarak tanımladığı Konyalılara Hz. Mevlâna’nın “ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” sözlerini hatırlatıp “Mevlâna müritleri” gibi yaşamadıkları, imânsız iş yapılmasına karşın dindarlık görüntüsüne sahip olduğunu ortaya koyarak dünyevi riyâkâr olup olmadığımız sorusunu açıkça sorduğunda “ibadet de gizlidir günah da” cevabını aldığını belirtmiş. Siyasi yapımızı “karşıt uçlarda yapıların olmadığı sakin şehir” olarak özetlemiş.
Meltem Çiçekli 1997 yılı gözlemlerini 2007 yılında kitaplaştırmış. Konya hakkındaki gözlemler neredeyse 20 yıl öncesine dayanıyor. Yabancıların Konya’yı “geleneksel ve fanatik dindar” olarak değerlendirdiği, Konyalıların ise fanatikliği reddederek “geleneksel ve dindar” olmayı kabul ettiğini belirtiyor. Yabancıların Konya’ya önyargılı ve ayrımcı olarak baktığı konusunda Konyalıları hemfikir buluyor. Meltem Çiçekli’nin kitabından çok kısa bir özet aktardım. Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor. Ben kentimi ve hemşehrilerimi çok seviyorum. Kentimizin her kesim için huzur kenti olduğunu düşünüyorum. Eksiklerimiz elbette var. Kentimin yaşanılabilirlik indeksinde daha ön sıralara gelmesini, her alanda gelişmesini sürdürmesini diliyorum. Bizim birbirimize tutkunluk konusunda eksiğimiz var bence. Elbette Hz. Mevlâna kentinin evlatları olmanın bize yüklediği sorumluluklar da. Saygıyla…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.