Esintiler
Cenab-ı Hakk’ın nimetleri ve lütufları bu mübarek günlerde, hiç beklemediğimiz anda gelir ve geçer. Bu esintilerden, yani manevi koku, lütuf ve ihsan olarak bize ulaşırken bunlardan feyizlenmemiz ve sebeplenmemiz gerekir.
Ortasını geçtiğimiz onbir ayın sultanı Ramazanda, bu bereketler ve Cenab-ı Hakk’ın rahmeti üzerimize oluk oluk akmaktadır. Bu esintiler sadece bu ayda tecelli etmemekle birlikte, kâinat var olduğu müddetçe bu esintiler belirli zamanlarda esmektedir.
Bu manevi havaya ve esintilere kulak vermek, yürek açmak gerekir. Aklımız da, fikrimiz de ve yüreğimiz de açık olup bu güzel kokuları, bu manevi esintileri duymamız ve faydalanmamız gerekir. Gönül gözümüz ve kalbimiz açık olarak rahmet ayının bereketini kaçırmamamız gerekir.
Bu rahmet ayı ile birlikte gelen bu esintiyi kimimiz duydu feyizlendi, fırsatı kaçırmadı, kimimiz de gaflet uykusunda olduğundan bu esintiden faydalanamadı.
Bu esinti bizi gaflette, uykuda gördü, bizi vurdumduymaz olarak tanıdı, bizim ilgisizliğimiz karşısında bize hiçbir şey bırakmadan gitti. Yani, kalp gözü açık olup, bu rahmet esintisini bekleyenlere konuk oldu ve nimetlerini bırakarak sebeplendirdi.
Bu esinti, bekleyene de beklemeyene de ayırım yapmadan gelir. Uyanık olan can alır, canına can katar. Uyanık kalmasıyla bu esintilerin sonsuz nimetlerinden faydalanır.
Manevi gözü kapalı olup uyuyanlar, manevi ölüler gibi olup, bu esintiler kendilerine ulaştığı halde sebeplenemediler. Bu mübarek gün ve gecelerin en sessiz vaktinde, gaflet ölüsü olmamak için, gaflet uykusundan uyanmak lazım. Gaflet ölüsünün dirilmesi için bu an ve günlerden yaralanması, elde edeceği tazelik ve canlanmayla cennet ehlinin gölgesinde oturacağı, yemişinden yiyeceği “Tuba” ağacından sebeplenmesi gereğini anlaması ve bu fırsatı kaçırmaması gerekir.
Gerçek Sevgili sevgisini, bu esintilerle kullarına her zaman sunmaktadır.
Dem bu demdir, geçmeden nasiplenmek lazım. Uyanık olmak, gerçek Sevgilinin, manevi lütuf ve kurtuluşumuza vesile olarak gönderdiği bu ihsanları elde etmek gerekir.
Uyan Ey dost!
Uyku zamanı, gaflet anı değil bu an. Hak ile buluşma anıdır. Gaflette olan, bu buluşmadan ve bu buluşmadaki esintinin gücünden mahrum kalır.
Bilmeliyiz ki, bir daha ne zaman uyanık olarak yakalayıp duyacağız bu esintiyi.
Bilmeliyiz ki, kaç günlük ömrümüz kaldı da, bu esintiye bu buluşmaya yaşarken ulaşabileceğiz.
Bu ay, Allah’ın gül bahçesidir. Bu bahçenin kokusundan, güzelliğinden ve nimetlerinden sebeplenmiyorsun. Cenab-ı Hakk sana bu ilahi esintiyi lütfederken görmeyen nankör müsün? Nefsinin arzuları, seni Allah yolundan alıkoyarken, sana yolladığı bu esintiyi görmüyor, gülü koklamıyor dikenlerini avuçluyorsun. Gönül gözün gül bahçesinde olması gerekirken, niçin dünya dikenleri ve kumlarıyla oynamaktasın. Bu diken ve kumlardan ne elde edeceksin.
Ey Can!
Vakit geç değil. Gel bu nefsanî isteklerin kölesi olmaktan kurtulup, Allah’ın gücünü ve büyüklüğünü gör. Gönül körlüğünü; Allah’ın nuruna çevir ve marifet gülistanına ulaş, ulaş ki dikenler bile gül olsun sana.
Haydi!
Kaçırmayalım bu rahmet esintilerini. Değerlendirmemiz gereken son günler kaldı. Uyanık olalım, hiç olmazsa bu son günlerin affından ve cehennem ateşinden kurtuluşumuzu kazanalım.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.