EŞLER ARASINDA TÜKENMİŞLİK
Yaşamlarımız, seçimlerimizle ve tercihlerimizle şekillenir. Çiftler, kendilerini güvende hissedecek, değer bulacak, huzurlu bir aile olma niyetiyle yola çıkarlar. Bir yastıkta kocansın temennileri ile başlayan serüvenlerle temelleri atılıyor. Elbette sağlam temellerin üzerine sevgi, saygı güven, harcıyla aile inşa edilmelidir. Temelleri sağlam atılan binaların ömürlük oldukları malum!
Temelin sağlamlığı, özünde kadının kadın olarak, erkeğin erkek olarak sağlam olmasına bağlıdır. Yoksa istediğiniz harcı koyunuz tutmaz. Yıkıntıların altında da çocuklar kalmaktadır.
Evlenmeden önce erkek ve kadın aile inşasına başlamadan kendini inşa etmelidir. Kadın ve erkekler aile içerisinde birbirlerini tamamlamalıdır. Erkek enerji ve kadın enerjisi farklıdır ve birbirlerini tamamlar. Dengesine kavuşmuş enerji kesintisiz akar. Kesintisiz enerji yaşam kaynağıdır, sevinçtir, huzurdur ve güvendir. Hedefimiz, evlenip adamı parmağında oynatmak veya hanımı dize getirmek olmamalıdır.
Kendisine sevmeyen, kendisine saygı duymayan, kendi hak ve ihtiyaçlarının savunuculuğunu yapamayan eşler evlenince tüm bunları eşinden beklerler. Çözülmemiş iç çatışmalarını çözmek, ifade edemediği öfkelerini boşaltmak, bastırılmış duygularını tatmin edebilmek için eşini kullanırlar. İşte bu sebeple bilinçaltının sorunlarını çözmek için seçilen sorunlar eş daha sonra sorunun baş kaynağı ilan edilmektedir.
Eşler arasında iletişimsizlik buz dağının görünen kısmıdır. Asıl problem yetiştirilme tarzı, kişilik problemleri ve psikolojik sorunlar oluşturur. Acı olan evlenmeden önce dikkate alınmayan önemli konuları, evlenmeden sonra farkına varıp ben nasıl oldu da bu kadar kör oldum ve böyle biriyle nasıl evlendim demek!
Bu dönem de kadınlar ne kadar mutsuz ve çaresiz ise erkekler de o denli öfkeli ve hırçınlar. Bu ortamda yetişen evlatlar da durumun parçası oluyorlar. Korku kültürü içinde yetişen ve gelecek nesillere güçlenerek aktarılan bir sisteme dönüşmektedir.
Eşler arasında ilişkilerde değerler çok önemlidir. Maneviyat, huzur, aza kanaat etmek, inanç bütünlüğü, karşıya değer vermek, elindekine şükretmek, incitmemek, değerini yaşarken anlamak ve sabretmek. Bu değerleri eşinize sonradan öğreterek ilişkinizde kolayca yaşama geçmesini beklemek hiç gerçekçi değildir. Yapacağımız orta yolu bularak denge üzerinde ilişkiyi sürdürmektir.
Erkekler sevmeyi kadınlar sevilmeyi tercih ederler. Eşler olumlu duygulara dokunmak isterler. Olumsuz duygulara mesafe koymak isterlerken her iki tarafta bunu karşıdan beklediği için sorun artmaktadır.
Boşanma oranlarının artışı da kimseyi caydırmıyor. Boşananların birçoğu bir an önce yeniden evlenmek ve aşka bir şans daha vermek için can atıyorlar. İnsanı geliştirecek bir tek şeyin aşkın olduğuna inanırlar ve onun peşinden giderler. Sonuç çoğunlukla hüsranla sonuçlanır.
Eşler arasında tükenmişlik fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak artmaktadır. İstemek yerine inanmak olan bir üst frekansa geçmeliyiz. Sevmek ve saygı göstermek için yürek sürdürebilmek için emek gerekir. Kusuru örtersek o zaman kusursuz oluruz. Eşler huzur ve mutluluğu bulmak istiyorlarsa kendileriyle ilgili düşünmeyi azaltmalıdırlar. İçsel gelişiminiz tamamen bunun farkına varmanıza bağlıdır. İçinizdeki ben’in hiçbir şekilde memnun olmayacağını nihayet kavradığımızda kendimize geliriz.
Aydınlanma, aydınlatmayla devam eder. İnsan kendini görmek ve göstermek isteyen Kudretin sanat eseridir. Kudret eli hem kadına hem de erkeklere ayrı özel tasarımlar yapmıştır. Kadın ve erkeklerin yaradılıştan gelen bu farklı bakış açılarını kabullenmek ve inanmak rahatlatacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.