FATİH VE FETİH DÜŞMANLIĞI
İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör'ün, "Fatih'in Müslümanlığı bile tartışılıyor…" şeklindeki saçma sapan sözlerine tepkilerin gelmesi çok önemli olmakla birlikte Fatih Sultan Mehmet’e karşı yürütülen karalama kampanyalarını Celal Şengör’le sınırlı tutmayıp bu kampanyaların arka planındaki niyetin ne olduğunu da iyi bilmeliyiz.
Konu ile ilgili Akit TV’de “Saklanan Tarih” adlı programda Tarihçi-Yazar Ahmet ANAPALI, tarihi gerçeklerle ilgili somut açıklamalar yapmasına rağmen daha önce bu sözleri söyleyen Haydar BAŞ’ın adını zikretmeyip “tencere tava satan Trabzon’daki bir grup” ifadesiyle geçiştirmesini biraz yadırgadım. Doğrusu, Celal Şengör’den çok Haydar Baş üzerinde durulmalıydı.
Celal Şengör’ün Fatih Sultan Mehmet’in Müslüman olmadığı iddiası ile ilgili sözlerinin benim açımdan hiçbir kıymeti yok; çünkü Celal Şengör açısından bir kişinin Müslüman olup olmamasının çokta önemli olmadığını düşünüyorum.
Ancak, kendilerini İslami bir grup olarak tanıtan grubun başındaki H. Baş’ın Fatih Sultan Mehmet Hazretlerine “Hristiyan” demesi özellikle kendi grubu olmak üzere cahillerin kafasında şüphe oluşturmaktadır.
Bir Müslümanın başka bir Müslümanı kâfirlikle suçlaması Hz. Allah(cc) korusun kişiyi dinden çıkarabilir. Müslüman zahire göre hüküm verir.
Fatih Sultan Mehmet’in Müslüman olduğunun somut delillerini ortaya koyan açıklamalara girmeyi bile saçma buluyor; böyle bir iftiranın çok fazla karşılık bulacağını da düşünmüyorum.
Ben, bir kişiye Müslüman denilip denilmemesinden önce o kişinin İslam için neler yapıp yapmadığına bakarım.
Kaldı ki, bu dünyadan göçüp giden ister Fatih Sultan Mehmet isterse başka biri kim olursa olsun; bir kişiye Müslüman denmesinin veya denmemesinin o kişi açısından sonucu değiştirici bir etkisi yoktur. Fatih Sultan Mehmet Han’ın son nefesini Müslüman olarak verdiğine yüzde 99 inanıyorum; en doğrusunu Hz. Allah(cc) bilir.
Müslüman olarak ölen bir kişiye tüm insanların “Müslüman değildi” demesinin hiçbir kıymeti olmayıp o kişi sonuçta Müslümandır.
Yine, Müslüman olarak ölemeyen bir kişiye tüm insanların “Müslümandı” hatta “Kutbul Aktabtı” demesi sonucu değiştirmez; o kişi Müslüman değildir.
Onun için ölmüş insanların arkasından Müslümandı, Hristiyandı, şuydu buydu gibi tartışmalara girmek cahil insanların işidir. Elbette ki, devlet adamlarının yaptığı işler ölmüş olsalar bile sorgulanabilir, eleştirilebilir.
Benim üzerinde durmak istediğim şey Türk-İslam tarihinin zirve şahsiyetlerine karşı yapılan mesnetsiz iftiralar ve bu iftira kampanyalarına itibar eden cahil Müslümanlardır.
Nasıl ülkemize ve insanımıza yönelik terör örgütlerinin arkasında İslam düşmanı güçler varsa Fatih Sultan Mehmet, İmam Buhari, İmam-ı Azam, İmam-Rabbani, İmam Gazeli Hazretleri gibi zirve şahsiyetlere karşı iftira ve yalanların arkasında da aynı güçler var.
H. Baş’ın iftirasına kadar Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerine “Hıristiyan” denilebileceğine binde bir bile ihtimal vermezdim. Bunlar kıyamet alametlerinden biri olsa gerek; başka bir izahı varsa siz söyleyin; çünkü öyle ters işler oluyor ki izahı mümkün değil.
Bugün olduğu gibi gençlik yıllarımızda da “TÜRK” kelimesinden rahatsızlık duyan bazı kesimler “Kostantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdar ne güzel hükümdar ve onun askerleri ne güzel askerdir” Hadis-i Şerifine uydurma diyerek bu büyük onura, şerefe gölge düşürmeye çalışırlardı.
İstanbul’un fethini bir “TÜRK” hakanı ve askerlerinin gerçekleştirmesi sadece Hıristiyanlara değil, içimizdeki bazı densizlere de dokunmaktadır. Bundan dolayıdır ki, haddi aşarak işi Fatih Sultan Mehmet Hazretlerine Hıristiyan demeye kadar götürdüler.
Açık konuşayım; kavmiyetçi bir kişi değilim; ancak, İstanbul’u fethederek Peygamberimiz Efendimiz Hz. Muhammed(sav)’in övgüsüne mazhar olan başta Fatih Sultan Mehmet Han olmak üzere fethin gerçekleşmesine maddi ve manevi katkı yapan atalarımla onur duyuyor ve hepsini minnetle yâd ediyorum.
Ne diyeyim; Hz. Allah(cc) herkesi sevdikleriyle haşreylesin.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.