15 Temmuz cinneti; kendini mehdi zanneden bir meczubun son intihar saldırısıdır. Bu adam kendisini öylesine bitirmiştir ki, koskoca vatan toprağında artık ona verilecek bir mezar yeri de yoktur. Gülen, darbenin lideri olarak dönmeyi hayal ederken, şimdi Türkiye’nin en nefret ettiği insandır.

Gülen’in 20 Aralık 2013’teki 25 Aralık darbesinin talimatı olan bedduası, dönüp FETÖ mensuplarını bulmuş; önleri kesilmiş, yuvalarına ateşler düşmüş, ocakları sönmüştür. Kamu mensubu olarak silahlı kuvvetlerde, yargıda, emniyet teşkilatında bulunanlardan yakalananlar, müstahak oldukları cezaları alacaklar, akrabaları bile onların yüzünü görmek istemeyecektir.

İnsan olanın, vicdanı olanın zaten bundan böyle bu canilerle, teröristlerle irtibatı olamaz.

15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece, milletimizin tarihi demokrasi destanı yazdığı gecedir. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde nevri dönmüş, aklını yitirmiş bir avuç darbecinin çılgınlığı, millet sinesinde bitirilecektir.

Milletçe dik duruşumuz, bundan böyle bütün cunta heveslilerini caydıracak, darbeci zihniyetin kökünü kurutacaktır.

Türkiye’nin istikrarını, milletin huzurunu hiçe sayan bu darbe teşebbüsü içinde olanlarda zerrece vatan sevgisi olsaydı, bölücü terörle mücadele edilen kritik bir dönemde bu çılgınlığa kalkışmazlardı. Devletin ve demokrasinin geleceği ile oynamaya teşebbüs etmezlerdi.

Gülen Cemaati herkesle ilgili bir dosyaya sahipti ve korku cumhuriyetini kurmuştu. Siyasetçileri kasetini çıkartırım diye korkuttu.  “Bu ülkeyi altın nesle emanet edeceğiz”, “Bu ülkeye imanı getireceğiz” diyerek uyuttu. Bazı iş adamlarını bana yanaşırsan Ankara’daki işlerin kolaylaşır diye inandırdı. Her yerden kuşatacağı alanlar vardı.  Onların tutundukları her dal kök salarak büyümüş ki bugün bu duruma gelindi. Aciz görünüşlü, vızıl vızıl ağlayan bu sümüklü meczup bu kadar insanı nasıl kandırdı aklım almıyor. Bu kadar eğitimli bilimle uğraşan, toplum içerisinde saygınlığı olan insanları bugün dahi isimlerini duyduğumda inanasım gelmiyor. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır anlamıyorum.

Konya’da şimdi ne toplantılar yapılıyor, neler konuşuluyor neler… Bazı kurumların artık kendilerine çeki düzen vermelerinin zamanı geçiyor. Bu sefer eğer gerekli önlemler alınmazsa halk oraları basar ve bu milleti kimse durduramaz. Özellikle belediyelerin bir an önce bu konuda gerekli adımları atmaları lazım. Çünkü oralarda da köklü bir temizlik şart oldu.

Konya’mızın gözbebeği Selçuk Üniversitesi’nde ayak oyunlarına yakından şahit olduğumdan her zaman endişe duydum. Bugün isimlerini duyduğum profesörlerden bazılarına ise bu sapkın cemaatin içinde olmayı hiç mi hiç yakıştıramadım ve inanmak da istemedim. "Yok değildir" dediklerim de olmadı değil. Ancak şunu da belirtmek de yarar var.  “Kurunun yanında yaş da yanacak” gibime geliyor. O kadar çok bilgi kirliliği yaşıyoruz ki; ne düşüneceğimizi şaşırmış durumdayız. Herkes artık birbirine şüpheyle bakar oldu. Acabalar havada uçuşuyor. “At izi it izine karışmış durumda.”

Bilinmesi ve hiç unutulmaması gereken şey şudur: FETÖ bir CIA organizasyonudur. Ve bu ülkedeki “sızıntı” tarihleri de 60’lı yıllara kadar uzanır. Korkunç bir saldırı altında olduğumuzu adamakıllı anlamak ve bu gerçeği aklımızdan hiç ama hiç çıkartmamamız gerekir.

Hedefleri topyekûn Türkiye’dir; tehlike de henüz geçmiş değildir. Unutulmasın ki, 15 Temmuz saldırısının esas hedefi Erdoğan’dı. Maazallah, suikast gibi yöntemlere başvurabilirler.

Sayın Erdoğan bu ülkenin sadece seçilmiş cumhurbaşkanı değildir, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” şiarının da mimarıdır.

İç savaş çıkarmak, on binlerce insanımızı katletmek, bu ülkeyi paramparça etmek hedefinden vazgeçmediklerine göre Erdoğan hedefinden de vazgeçmedikleri açık ve nettir.

Bu millet atalarının emanetini silahla değil yüreğiyle savunmaya hazır olduğunu bu kanlı darbeyle bir kez daha bütün dünyaya göstermiş oldu. Darbeye niyet edecekler artık bundan böyle bu ülkede darbe yapılamayacağını da görmüş oldular. Çünkü darbeyi darbeyle durduran bir millet var karşılarında…