Geleneksel bir annenin çağdaş kızı
Birkaç sene önce uçakla, uluslararası bir yolculuk yapıyoruz. Yanımda da bir arkadaşım var.
Business sınıf dediğimiz bölgenin hemen arkasında önceden belirlenen numaralarda yerimizi aldık.
Üç kişilik koltuklarda benim yerim normalde koridor, arkadaşımın ki orta koltuk. Cam kenarında oturacak yolcu henüz gelmemiş.
Birkaç dakika sonra 60’lı yaşlarda, görüntü itibariyle tipik Anadolulu, orta halli, kucağında 1 yaşlarında çocuk olan bayan belirdi. Cam kenarında olan koltuğun kendine ait olduğunu, çocuğu bahane ederek de yer değiştirmemizin mümkün olup olmayacağını sordu. Ben de hiç tereddüt etmeden, elbette, dedim. Arkadaşıma bir koltuk kaymasını istedim. O da hiç itiraz etmedi, zaten cam kenarında oturmayı seven biri olması ile çok da memnun oldu.
Bu arada çocuklu bayanın koltukta yerini alması için yan koltuklardan destekler verildi. Bu arada arkadaşım bir süre çocuğu kucağında tutmak zorunda kaldı. Ne yazık ki henüz bir yaşlarında olmasına rağmen asabi hali ve gülmeyen yüzü ile dikkat çeken bir çocuk durumunda olduğu fark ediliyordu. Arkadaşım da aynı şeyi müşahede etmişti. Kadının da görüntüsü pek memnuniyet verici değildi.
Uçak hareket etmeden hemen önce, kucağında ki çocukla ön tarafa, business bölümüne doğru yürüdü. Birkaç dakika sonra da çocuksuz olarak geri döndü.
Buna bir anlam veremedikse de, kısa süre sonra çocuk ile ilgili açıklamayı kendisi yaptı. Çocuğun torunu olduğunu, çocuğun annesi ile tatile gittiklerini, çocuğun çok huysuz olması ile de kızının bakımı için kendisinden yardım istediğini açıkladı.
Sıkıntılı görülen kadının sesi de hayli yüksekti. Ön ve arka koltuklarda oturanlar kadının konuşmalarını duyabiliyorlardı. Muhtemelen bu konuşmalar da dinlenmişti, tüm konuşmaları da dinlenecekti.
Kadıncağız belki de dertleşmek istiyor, terin-suyun içinde kalmış olarak belli ki içini dökmeye çalışıyordu. Arka koltuktan birisi kadına başka ihtiyacı olup olmadığını sorduysa da, karşılık alamadı.
Bu arada benim koltuk jesti için teşekkür etti. Karşılığını her çocuğa ve yakınlarına söylenecek olan Allah bağışlasın, çok tatlı bir çocuk olarak aldıysa da, annenin normal, kızın lüks sınıftan bilet almasını merak etmedim de değil. Bunu gidermek için de çocuk huysuz ise avutmak için sizde orda olsaydınız dediğimi hatırlıyorum. Kadın, öyle ama bana buradan bilet alındı, dedi.
Belli ki üzülmüştü. Bir anne, bir kız, bir torun; bir eş, bir dede, bir baba; her neyse tümüyle bir aile. Hani eski filmlerde olurdu. Kırsaldan göçmüş bir adam zamanla zengin olur, sosyete ve sonradan görme, muhafazakârlığa ve ülkesel geleneklere karşı bir kadınla evlenir de, adamın köyden gelen yeğenine halayık (hizmetçi) muamelesi yapar ya, işte onun gibi birşey.
Demek ki bu tür bakış ve davranış şekilleri öz kızları veya evlatları tarafından aile büyüklerine ve ana, babaya da yapılabiliyor. Kadın devamını getiremiyor, onurlu duruşu ve hizmeti ile belli ki tüm çabası evladını memnun etmek üzerine kurulu bir büyükanne. Bu arada aynı yaşlarda benim de bir torunum olduğunu, torunların çok sevildiğini söyleyerek kadını biraz daha konuşturmak ve hüznünü dağıtmak istesem de kısmen açılıyor. Kızın tek evlat olduğunu, zengin bir adamla evlendiğini, çocuğun bakıcısı olduğunu, bakıcının izinde olması ile kendisinin çocuğa bakması için davet edildiğini ancak açıklıyor.
Yolculuk bitiyor. Tekerler yere değer değmez kadın uçağın ön tarafına geçiyor. Bizden önce inseler de çocuk oyalıyor ki onlara yetişiyor, yakınlarından geçerken iyi tatiller diliyoruz. Anneden kısın sesle size de cevabını alıyoruz. 30 lu yaşlarda, oldukça şık ve havalı görülen küçükhanımdan “bunlar da kim ki” tavrı ile bir bakış alsak da, biz yolumuza devam ediyor; herkes kendi yoluna diyoruz.
Rabbim, çok paralısını değil; evlat, damat ve gelinin de hayırlısını versin. Âmin.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.